Dünyada çatışmalı bölgelerin neredeyse her yerinde genel bir kabul vardır: Askerler şiddet taraftarı, siviller ise nispeten daha barışçı…
İşgal edilen Filistin topraklarında durum farklıdır.
İşgalci siviller, askerlere göre daha saldırgan, daha vahşi, daha kural tanımazdır.
Hatta bırakın sivilleri, şiddeti asıl destekleyenler Yahudi din adamlarıdır.
Bundan bir süre önce din adamları öncülüğünde Siyonist kudurganların “hepsini öldürün” çığlıkları ile Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını tüm dünya gördü aslında.
Haham Meir Kahane’nin yaptıklarını ve “Kahane yaşıyor” örgütünün cinayetlerini isteyen arayıp öğrenebilir.
Şimdi somut bir örnek daha çıktı ortaya...
İşgal rejimi Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, bundan bir süre önce ‘son zamanlarda yaşanan olaylardan yola çıkarak askerlerin Filistinlilere yönelik müdahaleleri abarttığını, bazı durumlarda ölüme sebebiyet veren kurşun kullandığını itiraf etti ve sorumlulardan hesap sorulacağını’ söyledi.
Bu “hesap sorma” her ne kadar haylaz çocukların enselerine şaplak vurma kabilinden de olsa bazılarını rahatsız ediyormuş.
Bir grup Yahudi din adamı ve işgal topraklarındaki yerleşim lideri, buna tepki gösterdi, şiddetin artırılmasını ve Filistinliler üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması çağrısında bulundu. Askerlerin savaşçı ruhunun üst seviyelere çıkarılması istenen açıklamada "Yahudilerin hayatları, düşmanlarının hayatlarından daha önemlidir" denildi.
Düşmanlar derken topraklarını işgal ettikleri, evlerini yıktıkları Filistinlileri kastediyor tabii.
Şaşırdıysanız, “böyle şey mi olur” diye düşünüyorsanız, ya bu dünyada yaşamıyorsunuz ya da çok safsınız.
Şaşırmanız gereken Yahudi din adamlarının şiddeti artırın çağrısı değil askerin itidal tavsiyesidir.
Şimdi size başka bir örnek vereyim.
Bir alıntıyla…
“Haham Ovadya Yosef’in geçen hafta Cumartesi aksamı verdiği vaazda, Yahudi olmayanların Sabat günleri yapabilecekleriyle ilgili yasalar konusuna değinirken “Goylar (Yahudi olmayanlar) bize hizmet için doğarlar. Yalnızca israil halkına hizmet için. Bunu yapmazlarsa dünyada yerleri yoktur” dediği ortaya çıktı.
Jerusalem Post’un haberine göre, israil’deki Yahudi olmayanların da Yahudiler zarara uğramasın diye Tanrı tarafından korunduklarını öne süren Haham, bu konuda sözlerini söyle sürdürdü:
“Israil’de ölümün hükmü onlara geçmiyor. Yahudi olmayanların da herkes gibi ölmeleri gerek. Ama gelin görün ki, Tanrı onlara uzun ömür veriyor. Neden mi? Düşünün ki, eşeğiniz öldü. Ne olur? Para kaybedersiniz. Çünkü o hizmetkârınızdır. İste onun için ömürleri uzun. Yahudiler için iyi çalışsınlar diye. Yahudi olmayanlar neden gerekli? Çünkü çalışacaklar, ekip biçecekler. Biz de efendi gibi oturup yiyeceğiz. Goyların yaradılış sebebi budur.”
İnanın bana bu çok uçuk bir örnek değil.
Yahudi din adamı kimliğiyle ortaya çıkanların ekseriyetinde bu düşünce hakim. Eğer bu tip sözleri çok sık duymuyorsanız duymanızı istemedikleri için aldıkları önlemler dolayısıyladır.
Dünyada Yahudilerin dışındaki insanlara bu şekilde bakan bir topluluk var ve bu topluluk aleni olarak işlediği zulümler için 80 sene öncesinin mağduriyetini örtü yapıyor.
İşgal ediyorlar, insanları evlerinden çıkarıp yerleşiyorlar, mabetleri yıkıyorlar, kuşatıp ambargo uyguluyorlar ve kendilerine karşı çıkıp direnenleri de terörist olarak suçluyorlar.
Her şey ortada öyle değil mi?
Ama bazıları algılar üzerinden gidip “Taliban’ın vahşi uygulamaları” diye insanların zihin dünyasını iğfal etmeye devam ediyor.
Filistin’de erkekler de, kadınlar da, çocuklar da, tarih de, ağaçlar da, hayvanlar da zulme uğruyor; ama birileri “Taliban kadınlara zulmedecek” diye gündemler oluşturmaya çalışıyor.
Yapay gündemlerle “zulmün kurumsallaşmış hali” olan Siyonist çeteyi unutturmaya çalışıyorlar.
Temele yalanı oturtuyor, üstüne yalanlarla hikayeler inşa ediyorlar.
Aynı yalanı tekrar ede ede insanları inandırdıkları gibi kendileri de bir süre sonra inanmaya başlıyorlar.
“Şeytana iş bırakmamışlar” deniyor ya, aynen öyle bir şey!
Lanet olsun böyle zihniyete!