Hayatın her alanında çeşitli sınavlarla karşılaştığımız için sitemlerimiz de kaçınılmaz olacaktır. Sınavlara maddi perspektiften bakanlar, bu ne kadar sınavdır. Niçin bitmiyor, sınavsız bir hayat olacak mı? Görebilecek miyiz? Yok, yok bizler göremeyeceğiz. Galiba ömrümüz yetmeyecek. İnsanların zihinsel dünyası böyle olunca zihinsel şeması da bu yönde çizilecektir.
Sınav süreçlerinde sürecin en önemli aktörlerin biri aile, diğeri öğrencidir. Bu iki anlayış, toplumun hangi aşamada olduğunun ipuçlarını yansıtır. Günümüzün sosyolojik sorunlarından biri mükemmeliyetçi ailelerin yaş faktörünü dikkate almadan çocuklardan çok şey beklemesi. ikincisi ise çocukların, yaş faktörünü dikkate almayan ebeveynlerin tecrübelerine yaşlarına olan hürmetsizlik.
Bu iki anlayışı araştırmalarla izah etmeye çalışacağız.
Mükemmeliyetçi ebeveynler çocuğundan her şeyin en iyisini bekler. Kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocukların gerçekleştirmesini isterler. Mükemelliyetçi anne ve babanın anlayışı, çocuğu sınıfın birincisi hatta okulun birincisi olmalıdır. Ayrıca çok iyi resim yapmalı, sesi güzel olmalı, lider olmalı, iyi yüzmeli, koşmalı, herkesin parmakla göstereceği örnek davranışlar sergileyen çocuk olmalıdır.
Bu tutumda olan anne ve babalar, çocuğu olduğu gibi kabul etmez. Onun bilgi yönünden iyi yetişmiş olmasını istedikleri gibi, bedensel ve zihinsel yönden gelişmesi için özel öğrenime tabii tutarlar. Çocuğun eksikleri varsa özel derslerle telafi etmeye çalışırlar. Çocuğun kaldırabileceğinden çok daha fazlası ona yüklenir. Çocuğun yanlış yapmaya kesinlikle hakkı yoktur. Mükemelliyetçi ailelerde anne- babaların kuralları kalıpları vardır. Çocuklar bu kurallara uymak zorundadır. Mükemmeliyetçi anne ve babalar çocuklarından, aşırı şekilde toplum kurallarına uyum beklerler. Çocukların, çocuksu bütün davranışları yasaklanır. Çocuğun arkadaşlarının seçimi ise ailesine aittir.
Çocuk anne- babanın kurallarına ters olan hareketlerde bulunduğunda çocuğa verilen cezalar da katı ve sert olmaktadır. Önce duygu sömürüsü, sizin için her şeyimi feda ettim. Bunlar işe yaramazsa fiziksel şiddet, bunlar da çocuğumun iyiliği için mantığından yola çıkılarak meşrulaştırılır.
Bireylerin zihinsel şemalarını etkileyen diğer faktör yaş faktörüdür. Bireyler kendi dönemlerine göre dünyayı algılar, anlamlandırır, yorumlar. Bütün gelişim psikologları yaş faktörünü önemserken günümüzün hâkim kültürü tecrübeyi, yaşı görmezlikten gelip tecrübe faktörünü önemsememiştir. Tecrübe-i hayat timsali olan bu kuşağın genç kuşak tarafından bağlarının koparılmasını meşru görüp bu tecrübelerin huzur evlerine bırakılarak huzurlu bir yaşam süreceklerine inananlara şu hadis-i şerifi hatırlatmakta fayda buluyorum.
‘'İçinizde beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar sel gibi üzerinize dökülecekti.''
Öğrenci kardeşlerimiz geçmiş yıllara ait soruları çözüp tecrübe kazandıkları gibi kendilerinden yaşça büyük olan yakınlarını gözeterek gönül sınavını kazanmaları gerekir. Sağlıklı sonuçlar elde etmek istiyorlarsa geçmiş ve geleceği aynı değerler içinde yorumlamalıdırlar. Büyüklere saygıyı ve küçüklere sevgiyi gözeten bir anlayış bütün güzellikleri kazanmıştır.
Selam ve dua ile…