ŞIRNAK - Memur-Sen Şırnak İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Hakan Usal; Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun, kademeli eğitim modelini 18. Milli Eğitim Şurası'nda önerdiğini belirterek, "Yasaya İmam Hatip'lerin orta kısmı açılacak diye itiraz etmek, Türkiye gerçeklerine uzaklığın göstergesidir. 28 Şubat sürecinde kesintisiz eğitimi eli kalem tutan değil, eli silah tutanlar dizayn etmişti. Yeni modelle eğitimde ara rejim bitiyor" diye konuştu.
Eğitim sistemi içeriğinde tercih etme imkânlarının ayrı bir öneme sahip olduğunu ifade eden Usal, "Eski model tek tip vatandaş yetiştirmek için oldukça uygun bir sistem. Bunun yerine, eğitim sisteminin kademelendirilmesi ve ortaokuldan başlayarak çocuklara (ebeveynlerinin de desteğiyle) tercih hakkı verilmesi, demokrasi ve sivilleşme açısından son derece önem arz ediyor" dedi.
Herkes İmam Hatip'i Konuştu
Bu yasa ile İmam Hatip Liselerinin ortaokul kısmının açılabileceğine ilişkin tespitin doğru olduğunu dile getiren Usal, yanlış olanın, bundan rahatsız olmak ve bunu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte hayata geçirilecek sisteme karşı çıkma noktasında temel dayanak olarak kullanmak olduğunu söyledi.
Modelin Getirdikleri
4+4+4 şeklinde formüle edilen model, yükseköğretim öncesi eğitim döneminin üç ana kademeden oluşmasını öngörüyor. Bunları, ilkokul, ortaokul ve lise olarak tanımlayabiliriz. Bugün uygulanan sistemden temel farklılığı, sekiz yıllık ilköğretim evresini dört yıllık ilkokul ve dört yıllık ortaokul olmak üzere ikiye ayırmasıdır. İlkokul dönemi, bütün çocuklar için ortak programın uygulanacağı bir eğitim süreci olarak tasarlanıyor. Ortaokul sürecinde ise, farklı programlar ve farklı ders içerikleriyle, çocukların kendilerini gerçekleştirmesine ve ilgi, istek ve kabiliyetleri doğrultusunda tercihlerde bulunabilecekleri bir eğitim süreci söz konusu olacak.
Bu Değişikliğe Karşı Çıkanları Derdi Eğitim Değil
Bu değişikliğe karşı çıkanların derdinin, eğitim modeli veya eğitim süresi olmadığını ifade eden Usal, "Vesayet sisteminin devamı, ikna odalarını kuranlar, kuranları destekleyenler bu yasaya karşı çıkıyor. Ha Kenan Paşa ha Nur Serter, fark etmiyor. Karşı koyanların hiç bir gerekçesi yok. Türkiye normalleşiyor, demokratikleşiyor ve sivilleşiyor. Bunun doğal sonucu olarak da diğer bütün alanlarda olduğu gibi eğitim sistemi de vesayetçilerin elinden kurtuluyor ve vesayetçi kalıntılardan temizleniyor. Rahatsızlığın temel nedeni budur. Resmi ideolojiye müntesip yetiştiren, müesses nizama direnmeyen birey tipolojisine odaklanmış eğitim sistemine son verilmesinden rahatsız oluyorlar. Yoksa bilimsel ve özellikle de pedagojik temelli bir gerekçe ortaya konabilmiş değildir" dedi.
Türkiye Bu Modele Altyapı Olarak Hazır Değil Ancak
4+4+4 şeklindeki kademeli eğitim sisteminin sorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacak bir altyapının var olduğunu iddia etmenin doğru olmayacağını dile getiren Usal, "Ancak, kapsamlı ve kısa vadeye yönelik hedefli bir çalışmayla altyapının oluşturulmasını mümkün görüyoruz. Kaldı ki; bu amaçla kanunda, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının 2012-2013 öğretim yılında başlaması öngörülmekle birlikte Bakanlar Kurulu'na uygulamayı bir yıl erteleme yetkisi veriliyor" ifadelerini kullandı.
Kaç Öğretmen, Derslik ve Okula İhtiyaç Var
Bugün itibariyle, eğitim sisteminin fırsat ve imkân eşitliği noktasında iddia sahibi olabilmesi için 120 bine yakın öğretmen ihtiyacı olduğunu belirten Usal, yeni sistemin, en az 200 bin yeni öğretmenin istihdam edilmesini, on binlerce yeni derslik, ilkokul, ortaokul başta olmak üzere toplamda binlerce yeni okul yapılmasını gerektirdiğini kaydetti.
Bu Sistemin Sağlıklı İşleyebilmesi İçin Öğretmenlerin Konumu
Türkiye'nin en önemli sorunun eğitim, eğitimin en önemli aktörünün ise öğretmenler olduğunu ifade eden Usal, sözlerini şöyle sürdürdü. "Eğitim sistemine yönelik kapsamlı bir değişim sürecinin sadece fiziksel noktada altyapıya değil zihinsel bakımdan da desteğe ihtiyacı var. Zihinsel açıdan desteğin öncüsü hiç şüphesiz öğretmenlerdir. Böylesi önemli bir görevi yüklenen öğretmenlerimizin de bu süreçte hem desteğe hem de motivasyona ihtiyacı vardır. Bunun için;
1 - Eğitim sisteminin sınav odaklı ve öğretmeni değersizleştiren yapısı değişmelidir.
2 - Öğretmenin rehber kimliğinin önü açılmalıdır.
3- Öğretmenin sosyal saygınlık ve statü noktasındaki geri planda oluşuna son verilmeli, bu çerçevede öğretmenlerin çalışma şartları, mali ve sosyal hakları geliştirilmelidir.
4 - 666 sayılı KHK ile ek ödeme noktasındaki mağduriyeti giderilmeli ve göreve yeni başlayan öğretmenin maaşı en az 2000 TL olmalıdır.
5 - Ek ders ücreti artırılmalı, kalkınmada öncelikli bölge tazminatı, büyükşehir tazminatı gibi ödemelerle pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.
6 - Öğretmenlerin kamuoyunda haksız şekilde sorgulanmasına neden olan, öğretmenlerin çalışmadığı, çok tatil yaptığı gibi gerçekle ilgisi olmayan beyanlardan vazgeçilmeli ve öğretmenlere değerli oldukları hissi öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmelidir." (Emcet Yalçın - İLKHA)