HÜDA PAR Şırnak İl Başkanlığı yaptığı açıklamayla, Şırnak'ın il statüsünden çıkarılma girişimlerini eleştirerek bu durumu "kaş yapılırken gözün çıkarılması" olarak değerlendirdi.
Şırnak'ın 1990 yılında il yapılmasının ardından bölgede ekonomik kalkınmanın yaşandığına dikkat çekilen açıklamada, "Şırnak ilimiz, Siirt’e bağlı bir ilçe iken, jeopolitik konumu nedeniyle oluşan ihtiyaca binaen 16 Mayıs 1990 tarihinde çıkarılan 3647 Sayılı Kanunla Türkiye’nin 73. İli olmuştur. Coğrafi olarak, bütün ilçelerin ortasında yer almaktadır. Şırnak’ın il olması ile bölge halkı rahat bir nefes almıştır. İl yapıldıktan sonra dışardan aldığı göçlerle kısa sürede nüfusu katlanmış, bölge canlanmış, güzel bir kalkınma süreci başlamıştır. 70 bini aşkın nüfusa sahip Şırnak il merkezinin bütün hayat şartları, il statüsüne göre oluşturuldu." denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: "Fakat Şırnak il merkezinin tekrar ilçeye dönüştürülmesi hususu gündeme girdiğinden beri halkta kaygı dolu bir belirsizlik yaşanmaktadır. 27 yıldır il merkezi statüsü ile yaşamaya alışan şehir halkı, şehirlerinin tekrar ilçeye dönüştürülmesinin ne anlama geldiğini iyi bilmektedir. İlçeye dönüşmesi demek, ekonomik ve sosyal olarak şehrin ölmesi ve bütün yatırım ve kalkınma projelerinin dumura uğraması demektir. İl olduğu 1990 yılından bu yana yaşanan olaylardan belini doğrultamayan Şırnak ve halkı büyük travmalar yaşamıştır. Özellikle son dönemlerde, PKK ile FETÖ’nün ortaklığıyla bölgemizde girişilen çukur siyaseti, Şırnak için vahim sonuçlar doğurmuştur. 14 Mart 2016 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sekiz aylık bir yasak sonrası Şırnak, deyim yerinde ise yerle bir edilmiştir. Şehrin kadim yapısı, mimarisi ve kültürü yok edilmiş, tarihi geçmişinin derin izleri tamamen silinmiştir."
Şırnak'ın il statüsüne alınması halkın cezalandırılması demektir
"Çözüm Süreci" ile bölgenin PKK'ye telim edildiğinin, bununda çok vahim sonuçlar doğurduğunun belirtildiği açıklamada, bu duruma sebep olanlar hakkında herhangi bir şey yapılmazken Şırnak halkının cezalandırıldığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Çukur siyaseti ve sekiz ay süren çatışmalı sokağa çıkma yasağı sonucu yıkılan şehrin 3/2’lik kısmı olduğu gibi duruyor. Yani şehir halkının 3/2’si şu an evsiz, barksız, derin bir mağduriyet halindedir. Bu yıkım ve mağduriyet olduğu gibi dururken bu defa kendisinden il statüsünün alınması demek, halkın cezalandırılması demektir. Biz, bu cezalandırılmayı hak etmedik. Şehri yıkıma götüren süreç ortadadır. Bunun başlangıcı tam anlamıyla bölgenin PKK’ye teslim edilmesiyle neticelenen ‘Çözüm Süreci’ politikası ile olmuştur. Bu politikanın devlet nezdinde failleri ortada iken ve onlarla alakalı olarak hiçbir hukuki işlem veya soruşturma açılmamışken Şırnak halkının cezalandırılması hiç adilce değildir."
"Hukuken ve de insani olarak, verilmiş hakların geri alınması diye bir usul yoktur"
Verilmiş hakların geri alınması diye bir usul olmadığının vurgulandığı açıklamada, Şırnak halkının yaralarının sarılabilmesi için il statüsünde kalması gerektiği belirtilerek, "Şırnak’ı 1990 yılında, küçük bir ilçe iken il yapılmasına götüren sebep ve saikler her ne ise bunlar olduğu gibi yerinde durmaktadır. Bu jeopolitik şartlarda bir değişim söz konusu değildir. Hukuken ve de insani olarak, verilmiş hakların geri alınması diye bir usul yoktur. Şırnak halkının mağduriyet ve yaralarının sarılabilmesi, kendi konjonktüründe ülkeye ve millete gelecekte pozitif katkı sunabilmesi için il statüsünde kalması gereklidir. Şırnak’ta bu potansiyel vardır. Türkiye’de birçok küçük il vardır. Şırnak’ın da bunlardan biri gibi bırakılmasına hiçbir engel yoktur." denildi.
"Şırnak’ın il statüsünden çıkarılması demek kaş yapılırken gözün çıkarılmasıdır"
Cizre'nin il yapılmasının bölgeye katkı sunacağı, ama kaş yaparken göz çıkarıldığının belirtildiği açıklamada, "Şartların oluşması ve ihtiyaç hasıl olması durumunda Cizre’nin de il yapılması, bölgeye katkı sunacaktır. Ancak Cizre il yapılırken Şırnak’ın il statüsünden çıkarılması demek, kaş yapılırken gözün çıkarılmasıdır. Bunların bir birine engel veya alternatif olarak sunulması sosyal ve siyasi bir basiretsizliktir." ifadelerine yer verildi. (Ahmet Uçar - İLKHA)