Ülkede, bir tarafta güvenli bölge meselesi konuşulurken, bir tarafta kadın cinayetleri, bir diğer tarafta yeni eğitim yılı konuşuluyor.
Gündemler çok çabuk değişiyor.
Bazen yapay gündemlerle kamuoyu manipüle edilmeye çalışılıyor, kirli enformasyonla kafalar iyice karıştırılıyor.
Ben bu yazıda kısaca siyasi gündeme değinmek istiyorum.
***
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 30 büyükşehir belediye başkanını çarşamba günü Ankara Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet etti. Bu davetin “kayyım”lardan sonra olması özellikle dikkat çekici. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinden davet edilen belediye başkanlarının Külliye’deki davete ‘icabet edeceğini’ söyledi.
Bu da anlaşılması zor bir tutum.
Kendisi gitmiyor, yargı mensuplarının ve barolar birliği başkanının gitmesine tepki gösteriyor; ama başkanlarının gitmesine izin veriyor.
***
Yeni parti hazırlıkları içinde olduğu bilinen Ali Babacan, bazı açıklamalar yaptı:
“Öncelikle ekibin gerçekten gönlümüze uygun bir ekip olması lazım. Çok sayıda insanla görüşüyoruz, değerlendiriyoruz. Bu biraz vakit alacak. Bunları dikkate aldığımızda gönlümüzden geçen takvimler 2020’yi göstermeden tüzel kişiliği kurmak.”
Sanki tarihler bir kez daha güncellendi gibi. İkna edilmesi için uğraşılan isimler mi var, yoksa yeni bir ekonomik kriz beklentisi mi?
Yalnız zamanın ileriye alınması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da işine yarayabilir. Sınır ötesi bir operasyon ve bunda elde edilmesi muhtemel bir başarı durumunda Ali Babacan’ın partisi pek de “ses” getirmeyebilir.
***
TBMM eski Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezayı doğru bulmadığını ve söz konusu cezanın ‘siyaseten’ Kaftancıoğlu’nun lehine olduğunu vurguladı. Arınç ayrıca yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de ‘terörle ilişkisinin olmadığını’ söyledi.
Bunlarla da yetinmedi Arınç ve yeni parti arayışında olanlara yönelik “hain” söyleminden rahatsız olduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“Ben onlara birilerinin yaptığı gibi hain sıfatını kesinlikle yakıştıramam. Belki bu sözü gelişigüzel kullananların kendileri o sıfata daha layıktır.”
Bu açıklamalar siyasi alanda yeni bir “konum belirleme” ilanı olarak da anlaşılabilir.
Çünkü bu sözler eğer “öylesine” söylenmiş sözler değilse “hedefi belli” sözlerdir.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni parti kuracağı konuşulan isimlerle ilgili, "Birileri parti kuruyormuş hiç bunları kafanıza takmayın. Bu tür ihanetlerin içerisinde olanlar bu işin bedelini de ağır öderler'' demişti.
***
“Evlatlarını isteyen anneler” için CHP’den hiçbir açıklama gelmemesi özellikle hükümet çevrelerinde eleştiriliyordu.
Nihayet bir açıklama gelmiş.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, HDP il binası önünde PKK’ye gönderilen çocuklarını isteyen ailelerin acısını paylaştıklarını, ancak 'bir siyasi partinin kapısında çare aranmaması gerektiğini, hacet kapısının devlet kapısı olduğunu' söylemiş.
Bu kadar bekledikten sonra Meral Akşener’in açıklamasının altına sığınmak…
Mesele PKK olduğunda CHP’nin “siyaset üretme kabızlığına” düştüğüne dair önemli bir örnek…
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yapılan zamlarla ilgili verdiği cevapta “Benim yaptığım İSPARK'ta bir finansal düzenlemeydi, zam değildi, bu zam yapılmayacağı anlamına gelmiyor dedim; ama bu finansal düzenlemeydi' demiş.
Hükümete yakın medya da son zamanlarda yapılan zamlar için “fiyat düzenlemesi” demeye başlamıştı.
Demek “imaj makerlar” isim değiştirilince tepkinin azalacağını söylemişler.
Yani bundan sonra işten çıkarmalara da “istihdam düzenlemesi” denilebilir.
Hatta İçişleri Bakanlığı da bundan sonraki “kayyım atamaları” için “Siyasal ve hukuki düzenleme” diyebilir.