Siyaset kurumunda yıllardır üslup sorunu yaşanıyor. Milletvekilleri meclis kürsüsünden konuşurken ya da komisyonlarda görüşmeler yaparken dillerine hâkim olamayıp akıllarına gelenleri düşünmeden söylüyorlar. Muhalefet, iktidarın politikalarını sürekli eleştiriyor, bazen bu eleştiriler çok sert oluyor. Muhalefetin eleştirilerine karşın, iktidardan da aynı sertlikte cevaplar gecikmiyor. Böyle olunca, istenmeyen ve tasvip edilmeyen görüntüler ortaya çıkıyor. Hatta çoğu zaman tartışmalardan sonra fiili müdahaleler yaşanıyor ve bu müdahaleler bazen kavgaya dönüşüyor.
Millete hizmet etmek ve topluma örnek olmak adına görev yapmaları gereken milletvekilleri, seviyeyi kontrol edemeden yaptıkları tartışmalarla aslî görevlerini icra edemiyorlar. Acaba bu gibi durumlarda kendilerine oy verip umut bağlayan vatandaşları hiç düşünmüyorlar mı? Seviyesiz tartışmalar yaparken, nezaket dışı hareketler sergilerken, çok ağır hakaretler ederken topluma kötü örnek oldukları akıllarına gelmiyor mu?
Mecliste ya da meclis dışında faaliyet yürüten siyasetçilerin birbirleriyle seviyesiz atışmaları, bazen de bu atışmaların kavgaya dönüşmesi, en başta siyaset kurumuna zarar veriyor ve siyasetçilerin millet nezdinde itibarını düşürüyor. Ayrıca da, milletin siyaset kurumuna ve siyasetçilere duyduğu itimadı azaltıyor. Böyle olunca da siyaset kurumu sorumluluklarını icra edemiyor. Oysa siyaset kurumu, milletin sorunlarını çözmek ve ülkenin lehine sonuçlar çıkarmak için vardır.
Mecliste grubu bulunan partiler ile 24 Haziran'da başka partilerin listesinden seçime girip şimdi mecliste kendi partileri adına siyaset yapan milletvekillerinin üslup ve nezaket konusunda birbirlerinden aşağı kalır yanı yok! Oysa halk, temsilcisi olarak seçtiği vekilleri topluma örnek bir kişilik olarak görmek istiyor. Ancak ne yazık ki şu anda mecliste siyaset yapan vekillerin çoğu topluma olumlu manada örnek olamıyor.
Böyle mi olmalıydı acaba? Bunca problem varken, vatandaş ekonomik krizle boğuşuyorken, ülkede çözülmesi gereken onca sorun halen karşımızda duruyorken siyasetçilerin üslup bilmez davranışları ve düşmanlığa yol açan rekabetleri kime ne fayda sağlar? Sorunların çözümü için oy kullanan vatandaş, siyasetçileri bu gibi istenmeyen ve hiçbir şekilde tasvip edilmeyen hususlar için mi seçmiş, meclise göndermiş? Hayır! O halde bu çekişme, atışma ve kavgalar neden? Bu atışmaların millete herhangi bir fayda vermeyeceği bilakis toplumu kutuplaştıracağı biliniyorken, siyasetçilerin bu gibi durumları alışkanlık haline getirmelerini anlamak hakikaten zor!
Siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil rakibidirler ve elbette birbirlerini eleştirme hakkına sahiptirler. Ancak bir parti, diğer partiyi eleştirecekse sadece rakip bir parti olduğu için eleştirmemeli, eğer getirilmek istenen maddede gerçekten hukuksuzluk, yanlışlık ve eksiklikler varsa işte o zaman eleştirmelidir. Bu gibi durumlarda yapılacak eleştirilere karşı itirazımız ve söyleyecek bir sözümüz yok! Zaten siyaset kurumunun bir gereği, yapılan yanlışları gündeme getirip seviyeli bir şekilde eleştirmektir. Zira eleştiri olmazsa, diğer siyasi partiler yaptıkları yanlışların farkına varamaz, eksikliklerini göremezler.
Ancak ülkemizdeki siyasi partilerin benimsedikleri rekabet anlayışı, maalesef bu gerçeklikten uzaktır. Partilerin sürekli cebelleşmeleri sonucunda, ‘muhalefet iktidarı sadece eleştirebilir, hiçbir projesine iyidir bile diyemez' kanaati oluşmuştur. Siyasi partiler, bugüne kadar diğer partilerin her projesini milletin ve memleketin faydasına olabileceğini gözetmeksizin eleştirdi ve halen eleştiriyorlar. Bizce bu yanlıştır; siyaset kurumunda eleştiri ölçüsü, politik rekabet mülahazası güdülmeden hak ve hakkaniyet çerçevesinde olmalıdır. Eğer yapılacak eylem doğruysa, topluma fayda sağlayacaksa desteklenmeli, ancak aksi bir netice ortaya çıkaracaksa karşı durulmalı ve eleştirilmelidir.