Gündem çok yoğun geçiyor. Bir taraftan Cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmeleri, milletvekili aday adaylarının başvuruları, siyasi ittifak için partiler arası yapılan görüşme trafikleri. Diğer taraftan esnaf ve iş dünyasının kaygıları, zamlar ve belirsizliklerden dolayı yaşanan ekonomik sorunlar…
Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi partilerin yol haritası büyük ölçüde belirlendi. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak dün açıkladığı Muharrem İnce ile beraber şuan 6 Cumhurbaşkanı adayı isimleri netleşti. Siyasi partilerde ise Ak Parti, MHP ve BBP “Cumhur İttifakı” bloğu, CHP, İYİ Parti, SP ve DP de “Demokrasi ittifakı” bloğunu oluşturdular.
“Cumhur” ve “Demokrasi” ittifakının dışında kalan Vatan Partisi, HDP, BTP ve HÜDA PAR ise müstakil olarak seçime girecek gibi görünüyor. Her ne kadar mevcut siyasi yapı bu şekilde olsa da “Siyasette 24 saat uzun bir zamandır” kaidesine göre her an farklı bir değişiklik olma ihtimali de yok değil.
Her iki siyasi ittifak bloğu ve ittifak dışı olan siyasi partileri analiz ettiğimizde iki önemli husus dikkat çekiyor. Biri “Türkiye'de sol partilerin bir blok oluşturacak kadar yeterliliklerinin kalmadığı”, diğeri ise “Tabanının çoğunluğu Kürtlerden oluşan Partilerin İttifak dışında tutulması”. Bu iki hususu sırayla analiz etmeye çalışalım.
İster kabul edelim veya etmeyelim Türkiye'de artık sol ideolojinin ciddi bir karşılığı kalmamıştır. Gerek eğitim camiasında gerek STK çalışmalarında gerekse siyasi arenada topluma gelecekle ilgili makul bir vaade bulunamayan sol cenah, tedrici olarak bir çöküş yaşıyor. Dolayısıyla Müslüman halkımızı çağırdıkları o köhnemiş ideolojileri ve tutarsız teorileri de çökmüş durumdadır.
Her geçen gün daha çok taban kaybeden sol cenah, artık Türkiye'de siyasi bir blok oluşturmada dahi aciz kaldığı bir gerçektir. Bundan dolayı ana muhalefet, bir önceki Cumhurbaşkanı seçiminde MHP ile ittifak etmiş, şimdi ise karma sağ partiler ile ittifak yapmak zorunda kalmıştır. CHP, İdeolojik kardeşi olan HDP'yi “Demokrasi ittifak”ına dâhil etmek istese de, diğer ortakların tepkisinden dolayı alamamıştır. Dolayısıyla içinde bulunduğu ittifakta dahi yaptırımı kalmamıştır.
Hâsılı, çeşitli ayak oyunlarıyla yıllardır Müslüman halkımızı yöneten sol cenah, hem ideolojik hem de siyasi olarak ciddi bir düşüş yaşıyor ve mevcut gidişatı devam ettirdiği takdirde yakın bir zamanda Türkiye'de üçüncü parti olma olasılığı ile karşı karşıyadır.
İkinci hususa gelince, HÜDA PAR ve HDP ideolojik olarak zıt kutuplu olsa da tabanlarının çoğunluğu Kürt halkından oluşuyor. Kurulan “Cumhur” ve “Demokrasi” ittifakında bu iki parti veya ikisinden biri yer almadığı takdirde, Ak Parti başta olmak üzere bütün siyasi partilerin Kürt oyları ciddi olarak düşecektir.
Kürt halkının nazarında; “Bu iki parti, Kürt oldukları için İttifaklara dâhil edilmedi” kanaati doğal olarak oluşacak ve Türkiye siyasi tarihinde hep bu örnek verilecektir. Gelecekte bir fitneye kapı aralayacak bu durum için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.