Meclise gelecek güvenlik soruşturmaları konusundaki tepkileri dile getirdiğimiz bir zamanda bir kaç ahlaksızın sosyal medyadaki hakaretamiz saldırıları üzerine gündem tamamen sosyal medya oldu. Cumhurbaşkanı ve iktidar cenahının sosyal medya ile ilgili yeni düzenlemeye işaret etmeleri ‘Siyasi anlayışa göre sansür mü, yoksa genel ahlak ve ilkelere göre denetim mi?’ Sorularını akla getirdi.
Dijital dünyaya dair raporları yayınlayan We Are Social, Şubat ayında 2020 yılının ilk sosyal medya raporunu yayınlamıştı. Yayınlanan raporda, Türkiye’de sosyal ağ kullanımıyla ilgili çarpıcı veriler yer alıyordu.
Sosyal medyayı en aktif kullanan ülkelerden olduğumuzu biliyorduk, ancak yayınlanan söz konusu son raporda da önlerde olduğumuz bir alan var; Facebook! Raporda dünyanın en popüler sosyal medya platformları sıralamasında Facebook yine ilk sırada yer aldı. Türkiye 37 milyon aktif kullanıcısı ile dünyada Facebook kullanan ilk 10 ülke arasında bulunuyor. İlk sıralarda Hindistan, ABD ve Endonezya yer alıyor. Yine aktif kullanıcı sayısına göre bakıldığında Avrupa ülkeleri sıralamasında ilk’te yer alıyoruz.
Sosyal medya platformları arasında en fazla kullanıcıya sahip olan Facebook’u, 2 milyar kullanıcı ile YouTube takip ediyor. 2017 yılından beri ikinciliği devam eden YouTube, Türkiye’deki mecralar arasında da en çok ilgi gören alanlardan biri olarak görülüyor.
Dünya genelinde 1 milyar kullanıcı sayısı ile en popüler sosyal mecralar sıralamasında 3. sırada yer alan Instagram’ın en çok kullanıcısı ABD’de bulunuyor. 2019 yılından bugüne %2.7’lik bir artışla 38 milyon kullanıcı sayısına yükselen Türkiye ise Instagram kullanan ülkeler sıralamasında 6. sırada yer alıyor.
2020 itibariyle kullanıcı sayısı 340 milyon olan Twitter’ı en çok kullanan ülkeler listesinde ilk sıralarda yer alıyoruz. Listenin başında ABD var. Türkiye şu an Twitter’de 11.8 milyon aktif kullanıcısıyla dünyada 6. sırada, Avrupa’da ise 2. sırada bulunuyor. Twitter’i özel kılan husus, dünyada özellikle siyasi erkin ve devlet yöneticilerinin kullandıkları alan olması.
Verilerden de anlaşıldığı gibi sosyal platformlar sadece Türkiye’de değil dünyada önemli bir güç haline geldi. Bu gücü ele almak için kullanıcıları etkileyecek siyasetleri icra etmek çok önemli artık.
Siyasetin veya önemli organizasyonların istifade ettiği mecralar olmanın yanında, konvansiyonel medya dediğimiz klasik basında seslerini duyuramayanların da istifade ettiği önemli bir alan oldu, sosyal medya platformları.
Artık sadece elinde gücü ve parayı bulunduranın değil, bir sosyal medya hesabına sahip her bireyin sesini duyurabildiği bir zaman içerisindeyiz. Bu imkan önemli, ancak her yerde ve düzlemde olduğu gibi bu imkanları yerinde kullanmayan kişiler veya mihraklar olabilir. Onlara karşı alınacak önlemler gerekebilir ve o önlemlerin alınmasında da bir sakınca olmaz.
Fakat eğer sosyal medya mecralarında kötülük, hakaret ve ahlaksızlığı yayanlar üzerinden tam kısıtlama veya kapama söz konusu olacaksa, seslerini duyurma noktasında farklı seçeneklere sahip olamayan bireylerin tepkisi işin tamamen bozulmasına ve çığırından çıkmasına sebep olabilir. İşte bu inceliğe dikkat etmek lazım.
Onun için başta ifade ettiğim gibi, eğer mesele, kimi hesapların ahlaksızlığından yola çıkarak tamamen siyasi bir sansür uygulamaksa bunun doğuracağı tepki bireylerin siyasi tercihlerini bile etkileyebilir, etkiler. Yok eğer mesele bu mecralara bir denetim getirmekse ve sadece suç, hakaret, ahlaksızlık gibi kötülüklerin önüne geçmekse, o zaman bu denetimle ilgili ehli vicdan sahibi kimsenin söyleyeceği aykırı bir söz olmaz, olmamalıdır.
Bir de belki başka bir yazının konusu olur ama bu ahlaksızlık ve sersemlikle ilgili işin aslına inmemiz gerekmez mi? Allah aşkına! Bugün televizyonlarımız, okullarımız, sözde sanatçılarımız veya rol model diye sunduğumuz kişilikler, kurumlar ne durumda acaba?! Aile ile ilgili çıkarılan yasalar ve buna bağlı olarak İstanbul Sözleşmesi... Belki genelleme olur ama ne ahlaklı genç ne de aklı başında yaşlı, kadın-erkek kalmadı neredeyse! Herkes bir şekilde ya bu bataklıkta veya bu bataklığı normal görür vaziyette. Öyle ya! İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız!
Sonuç olarak daha önce de ifade ettim: Ahlaksızlık suçtur ve sonuçtur. Suçun cezası olur, olmalı. Ancak sebep-sonuç ilişkisinden de asıl bataklık hedeflenerek sebeplerin ortadan kaldırılmasına yoğunlaşılmalı. Ne özgürlük diye sınırsız serbestlik ne de bu alanda suçlular var gerekçesiyle platformlara mühür vurmak çözüm olur! Çözüm ıslahtır! Onun da yolu, siyasi sansürden değil, ilkeli denetimden geçer.
Selam ve dua ile.