Siyaset uzun soluklu bir sabır testidir. Hele güçlü siyasi parti ve aktörlerin siyaseti dizayn ettiği hatta ipotek koyduğu bir zaman diliminde ortaya çıkmışsanız sabır taşınız çok sert olmalı.
HÜDA PAR 2012 yılında, yalana dayalı kirli siyaseti ret eden ve haram sayan tabanını uzun istişari mülahaza ve mütalaalar ile ikna ederek siyasete atıldı. İnsanı önceleyen temel ilkesiyle evrensel bir kimliğe sahip olmasının yanında, adaletin tavizsiz savunucusu olması hasebiyle adaleti zedeleyen yapı ve partilerle münasebeti ya olmadı ya da çok kısa süreli oluyor. İslamî referansıyla da tek ve örnek parti. Bir çok kannat önderi şahsiyetin, tüzüğüne “medeniyet projesi” dediği genç bir parti. Bu nedenle siyaseti “tezgahlanmış” ve dizayn edilmiş kurallara göre oynamayı bilmez HÜDA PAR. Ancak parti tüzüğünden de anlaşılacağı üzere memlekette dindarların, Kürd’lerin, mağdurların, mahrumların ve gayrimüslimlerin hakkını en geniş çerçevede ve samimiyetle savunan tek partidir Türkiye’de, hatta dünyada.
Ancak buna rağmen hem PKK’nin silahlı gücünü arkasına almış HDP’den hem de devletin imkanlarını eline almış iktidarın direk veya dolaylı saldırı ve baskılarına çokça maruz kalmaktan kurtulamadı. Birçok silahlı ve bombalı saldırıya uğradı. Bir çok mensubu katledildi. Hakeza Bahattin Temel, Sait Şahin gibi önemli kadroları eften-püften gerekçelerle önemli cezalar alarak mahkum edildi.
Seçimlerde ciddi bir başarısı da olmayan bu partinin, İktidar ve HDP tarafından tasfiye edilmek istenmesinin tek sebebi var. Halkın HÜDA PAR’ı hakkıyla tanıması halinde bu iki partinin de özellikle doğuda ciddi oy kaybedeceği ve HÜDA PAR’a yöneleceği gerçeğidir.
Kürdler ve Türkler HDP’ye mi mahkum? Elbette hayır. HÜDA PAR gibi birçok partiden daha sağlam ve güçlü kadrolarla tahkim edilmiş bir teşkilata sahip bir parti. HÜDA PAR’ın çözümü Ankara’da araması, dışarıdan destek almasının kapılarını tamamen kapatıyor. Ankara’nın hoşuna gitmeyecek handikap, hata ve hezeyanlarını da yüzüne söylemekten geri kalmıyor. HDP ile ABD Adana Başkonsolonsunun birlikte Diyarbakır’da kurdukları iftar(ifsad) çadırını yıkmanın bedelini de 6-8 Ekim katliamıyla ödedi/ödüyor. Kürdlerin İslami ve insani haklarını da en üst perdeden Ankara’dan talep ediyor. Kısacası ne Ankara haz ediyor kendisinden ne de Waşington. CHP’nin yeni partilere mecliste milletvekili transferiyle grup kurdurtma niyetine karşın, bir TV proğramında eleştirmek adına, “Hüdanın partisini de meclise taşıyın samimiyetinizi anlayalım” diyen M. Metiner’in ismini dahi doğru dürüst bilmiyor olmasıyla, Yasinleri ve Partisini ancak ara malzeme olarak kullanmaya çalıştıklarını ispatlamış oluyor. Adama sormazlar mı “sen niye meclise taşımıyorsun” diye.
Karadeniz’den Ege’ye sağlam bir teşkilata ve kadroya sahip HÜDA PAR elbet rüzgarın lehine gür eseceği günlere gebedir. Bu çaba asla kaybolmayacaktır. Allah zayi etmeyecektir. Ancak Kandil’in silahına dayanmış, AK Parti’nin masasıyla şerefyab olmuş, CHP’nin kalkanını kuşanmış, İYİ Parti ile gizli aşk yaşamış, Waşington’un Ortadoğu çantacılığına mazhar olmuş, Suud merkezli Körfez’in vaftiz çocuğu olmayı başarmış, FETÖ’ye “stepne” makamına yükselmiş, bütçeden 92 milyon tl almayı başarmış bir HDP ile aynı sonucu beklemek haksızlık olur.
Halbuki HÜDA PAR içeride veya dışarıda birilerine göz kırpsın bakın neler olur... Ama Allah o günleri göstermesin ve Kürdleri de, önüne gelene satan partilerden kurtarsın.
Siyaset, seçim kazanma aracı mı yoksa insan kazanma sanatı mı zaman gösterecek.