İSTANBUL-Mazlum-Der İstanbul Şubesi Konferans Salonu'nda gerçekleşen Program, Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal'ın açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasının ardından Cezaevi Söyleşilerinin 12. konuğu, 28 Şubat sürecinde ve sonrasında örgüt üyeliği iddiasıyla 4 defa gözaltına alınıp üç buçuk yıl cezaevinde kaldıktan sonra beraat eden Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu (MİNHAP) Başkanı Cemal Çınar oldu.
28 Şubat sürecinde Müslümanlara karşı başlatılan gözaltı ve tutuklamaların mağdurlarından biri olan Cemal Çınar, o dönemde Müslüman bir ülkede Müslümanlara yapılan işkenceleri anlattı. Çınar, gözaltına alınıp işkencelere maruz kaldığı o günleri anlatmaya utandığımız muameleler ile karşılaştık dedi.
"BİZ KURBAN ARIYORUZ. SENDEN DE İYİ BİR KURBAN BULUNMAZ"
1985 yılında Şanlıurfa'da imam olarak görev yapmaya başladığını anlatan Çınar, 28 Şubat sürecinde Müslümanlara karşı bir gözaltı ve işkence furyasının başlatıldığını ifade etti. Çınar,
"O dönemde her yerde bir kurban arıyordu 28 Şubat zihniyetine sahip insanlar. Benim bulunduğum ilde de beni seçtiler. Bunu bana görev yaptığım ilin müftüsü beni yanına çağırarak bizzat kendisi 'biz kurban arıyoruz. Senden de iyi bir kurban bulunmaz' diye söyledi. Bu konuşmadan sonra görev yaptığım şehir merkezinden bir köye sürgün edildim.
İlk olarak 1998 yılında imam olarak görev yaptığı köye panzerlerle baskın yapılarak gözaltına alındım. Panzerlerle beraber gece yarısı evimi bastılar hakaretlere ederek beni alıp polise teslim ettiler. Beni gözaltına alırken 'ifadeni alıp seni hemen bırakacağız' dediler." diye konuştu.
POLİSLER İŞKENCEYE NAMAZ! MOLASI VERİYORLARDI
Beni 4 gün 4 gece gözaltında tuttular. Bu zaman zarfında üzerimizde elbiseleri soyup bizi anadan doğma çırılçıplak bırakarak işkenceler yaptılar. Yaptıkları işkenceler arasındı elektrik verme, tazyikli su sıkma ve bize işkence yapan polislerini tabiriyle Filistin askısı dedikleri siyonistlerin Filistinli Müslümanlara işkence yapmak için kullandığı askıya astılar. Üzerimizdeki bütün elbiselerimizi aldıkları için namaz vaktinde namaz kılmak için onlardan elbise istedim. Onlar elbiselerimizi vermedikleri gibi dalga geçerek 'siz Müslüman değilsiniz, namaz kılmayın' diye dalga geçtiler. Aynı şekilde bize işkence yapan polis uzun bir süre işkence yaptıktan sonra, 'ben işkence etmekten yoruldum. Ara verip namaz kılacağım' diyordu. Bunlar işkence yaparken biz sizin üstünüzde iz bırakmayacak şekilde işkence yapıyoruz, bu işkencelerin izlerini ömür boyu taşıyacaksınız diyorlardı. Ben bu işkencelerin izlerini hala taşıyorum.
İŞKENCE YAPAN POLİSLER BİZ EMİR KULUYUZ DEYİP İŞKENCE YAPIYORLARDI
İşkencelerin sonunda kılıfına uydurulmuş dosyalarla mahkemeye çıkarıldıklarını ve tutuklandıklarını ifade eden Çınar, "Yine aynı şekilde bize işkence yapan polisler biz emir kuluyuz deyip işkence yapıyorlardı. 4 gün ağır işkenceler yaptıktan sonra bir masanın üstünü silah doldurarak bizi o masanın önüne çıkartıp gazetecilere gösterdiler. Bu silahlar benimle beraber yakalanmış gibi gösterdiler. Ben bize işkence yapan polislere nasihat ettim dinlemedikleri gibi dalga geçiyorlardı. Ben onlara şunu söyledim: 'eğer biz davamızda yalancıysak Allah bize fırsat vermesin. Ama eğer biz Allah yolunda gidiyorsak ve O'nun için mücadele ediyorsak, sizde bunun hak olduğunu bile bile bize karşı mücadele ediyorsanız kendinizden hayır görmeyin' bunları söyleyince oradaki polislerden biri böyle söyleme dedi. Sonrada öğrendim bize işkence yapın polislerden birisi intihar etmiş. Geceleri yatarken bağırarak kalkıyormuş ve eşine 'o hoca beni boğmaya çalışıyor' diyormuş. Birkaç kere böyle yatıp kalktıktan sonra mutfağa giderek kafasına silah sıkarak intihar etmiş.
.
Mahkemeye çıkarıldıktan sonra tutuklanarak cezaevine konuldum. 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra çıktığım ilk mahkemede beraat ettim. 2000li yıllarda tekrar gözaltına alındım. Yine 4 gün gözaltında kaldım. Bu 4 gün boyunca yine gözlerimiz bağlı şekilde çok ağır işkenceler yaptılar. 2000 yılında 25bin Müslüman gözaltına alınarak işkencelerden geçirildi. Yine gözaltından sonra beni mahkemeye çıkardılar tutuklandım ve 3 yıl cezaevinde kaldıktan sonra bu dosyadan da beraat ettim. Beraat etmeme rağmen Diyanet 'akideniz bozuk' diye görevime dönmeme izin vermedi." ifadelerini kullandı.
TELEFONDA "HIM" NE DEMEK DİYE SORDULAR
2011 yılında yine İstanbul'da evine baskın yapılarak gözaltına alındığını ve hakkında dava açıldığını ifade eden Çınar, bu dosyadan da beraat ettiğini söyledi. Bu dosyada kendisinin beraat etmesine rağmen aralarında yazar, gazeteci ve sivil toplum kuruluşu üyelerinin içinde bulunduğu 13 kişiye hukuksuz bir şekilde ceza verildiğini belirten Çınar, "Son gözaltında polisler bana telefonda yaptığım konuşmalar suçmuş gibi soru yönelttiler. Bir taziyeye gitmek için yaptığım konuşmanın, konuşurken birine hoca diye hitap etmemin yada bana hoca diye hitap edilmesini ve telefonda konuşma arasında 'hım' demenin ne olduğu gibi akla ziyan sorular soruldu." diye konuştu.
Son olarak Türkiye'de cezaevlerinde mahkumlara karşı kötü muamelelerin devam ettiğini aktaran Çınar, yapılan işkencelerin de örtbas edildiğini söyledi. (Erkan Yavuz-İLKHA)