Avrupa'da insan sever solcular varmış. Güney Amerika'nın solcuları emperyalizme düşmanmış. Olabilir.
Onlar nasıl olursa olsun, bizim solcularımız emperyalizmin piyonudur. Batı'yı “kayıtsız şartsız” taklit üzerine aklını tatil etmiş, ait olduğu toplumun bütün değerlerine düşman kesilmiş bir “sürü”dür.
Bizdeki solcuların insan hakları iddiası, basın özgürlüğü, işkence karşıtlığı, kadın hakları savunuculuğu hepsi sadece yalandır.
Charlie Hebdo dergisinin ifade özgürlüğüne sahip çıkıyorlarmış, hatta bu uğurda kendi toplumlarının en büyük değerlerine küfretmeyi bile göze alacak kadar fedakârmışlar. Hadi oradan…
Bunların sözü edilen dergiye sahip çıkmalarının tek bir nedeni vardır: Batı'nın söz konusu dergiye sahip çıkması…
Bu, bir efendi-uşak ilişkisidir. Ötesi safsata…
Batı, bu dergiye sahip çıkmasaydı Türkiye'de sahip çıkacak bir tek solcu çıkar mıydı? Efendileri “Haydi işbaşına” demeseydi bunlar böyle davranır mıydı?
İslam dünyasındaki solculuk Batıperestlikten başka bir şey değildir. Batıperestlerin Batı'ya yönelik yaklaşımın nasıl bir şey olduğuna iki örnek: Biri kültür dünyasından, diğeri siyasetten.
Geçen yüzyılın başında Hüseyin Cahit Yalçın adlı ünlü Batıcı yazara sorarlar: “Roman, nasıl yazılır?” Hüseyin Cahit, bir saniye bile düşünme gereksinimi duymaz, cevabı verir: “Fransızlar nasıl yazıyorsa biz de öyle yazarız. Pantolonu nasıl değiştirmeden aldıysak romanı da öyle alacağız.”
Burada kafa yok, sadece taklit var.
Başbakanlığa zorunlu tayin edildiği günlerde Bülent Ecevit'e sordular: “Afganistan'a müdahale konusunda ikna oldunuz mu?” Ecevit, cevap verdi: “Müttefiklerimiz ikna olmuşsa biz de olmuşuzdur.”
Hepsi bu kadar… Burada milli menfaat yok, emre itaat vardır.
Türkiye'de solcular okur ama düşünmez. Düşünselerdi çelişkiyi bulmazlar mıydı?
Charlie Hebdo'ya sahip çıkmak için onun cürmünü taklit ediyorlarmış. Siz, çocuk katili birinin yargılama sırasındaki insani haklarını savunmak için çocuk öldürür müsünüz?
Ya da bir tecavüz sanığının durumunu duyurma adına tecavüzün taklit edilmesi gerektiğine inanır mısınız?
Mesele insan hakları savunuculuğu değil. Sizin Batı'yı efendiniz görmeniz ve Batı'ya her türlü girişim karşısında “koruma polisi” refleksiyle efendiden daha çok çırpınmanızdır.
İfade özgürlüğü mü? Türkiye'de hâlâ bir koruma kanunu var? Pek çok kişi, o kanundan cezalar aldı, hapis yattı. Cumhuriyet gazetesi de bizzat o hapisleri savundu.
Sizin efendilerinize hakaret edilince ceza, başkalarının Efendi'sine hakaret edilince destek… Bu çelişkinin ebediyen saklı kalabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Solun bizdeki özgürlükçülüğü bir efsane bile değil, basbayağı bir sokak yalanıdır. Her şeyin saklı kaldığı dünün dünyasında bu yalanı kitleler görmeyebilirdi. Ama bugün artık onun saklı kalması mümkün değildir.
Hepimiz “Charlie Hebdo'yuz” diyorsunuz. Yalan söylüyorsunuz. Siz, Charlie Hebdo olamazsınız. Ancak Charlie Hebdo'da hizmetli olursunuz, uşak olursunuz.
Ve CHP… Hani dinî değerlere saygılıydı. Geçmişin sözde birkaç milliyetçi muhafazakârını belediye başkan adayı göstermişti. Hatta geçmişten bu yana solcuların her türüyle can dostu bir “İslamcı” doktoru alıp halkla ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı bile yapmıştı.
Aynı CHP, Charlie Hebdo dergisinin Türkiye taklidini destekliyor. Galiba bunlar seçimlerden umut kestiler ve Batı destekli bir darbe yönünde ciddi ciddi umutlandılar.
Zira bunu yapacak bir partinin halktan dilediği desteği alması mümkün değildir. Bunu yılların siyasetçisi biliyordur, herhalde…