Efendim, Başbakan Erdoğan Perileri izlemiş. Periler de kim, diye soracaksanız, bizim dini ve ahlaki olarak telakki edemeyeceğimiz kıyafetlerle basketbol oynayan bayanlar olduğunu bu vesileyle ben de öğrenmiş oldum. Bu arada ‘Sultanlar’ın da voleybol oynayan bayanlar olduğunu belirtmiş olalım ki biraz daha bilgilendirmiş olalım. Bu yanlış ve kabul edilemez oyun ve eğlenceleri icra eden Müslüman halkın çocuklarına verilen bu övücü sözcükleri şimdilik tartışmayalım da Müslümanların oylarını almış bir Başbakanın bu oyunlara ilgisini azıcık tartışalım.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, (A) Milli Kadın Basketbol Takımı’nın, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda Angola ile oynadığı maçı izlemek için Basketball Arena’ya geldi ve bayanların maçını izledi. Başbakan Erdoğan, Türkiye-Angola (A) Grubu ilk maçını eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan ile birlikte izledi. Erdoğan maçtan sonra maçın galibi ‘perileri’ soyunma odasına inerek tebrik etmeyi de ihmal etmemiş. Hatta burada Başbakan bir eksiğimize(!) de vurgu yapıp “Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede bugüne kadar bir olimpiyat düzenlenmedi. Sorarlar insana niçin? Ne eksik de yapmıyorsunuz?” diye sormuş. Karşılaşmayı izleyenler arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da yer almış.
Bunda ne var? diyeniniz olabilir. Helal haram açısından bakacak olursak ‘ben Müslümanım’ diyen biri için çok şey var, diyorum. ‘Ben Müslümanım’ deyip İslami hassasiyet taşıyan birinin bir kere böylesi haramlara tevessül etmesi olacak şey değildir, haramdır. Başbakan’ın birçok konudaki müspet tavrı yanında böylesi çıkışları anlaşılır gibi değildir. Ülkedeki iffetsizlik ve hayâsızlığın vardığı nokta da ayrı bir konu. Bunu da dillendirmek gerekiyor tabi ki. Bir Başbakan’ın böylesi organizasyonlara katılıp eşlik etmesi, mevcut yozlaşmayı teşvik anlamına gelmiyor mu? İstediğiniz kadar “vardır bir hikmeti” deyin. Ben inanmıyorum bunun başka bir hikmetine!
Sayın Başbakan nasıl ki alkol melaneti için anayasa kitapçığını eline alarak ‘gençliği alkolden uzaklaştırmak devletin görevidir’ deyip buna karşı duruyorsa, özellikle bu yıl, başını almış giden şu üryanlık için de anayasadaki “genel ahlak” kuralını hatırlatması icap ediyor.
Özgürlük diye diye sahil-i selamete varacağımızı hayal ederken karşılaştığımız bu acayiplik ve çelişkiler de neyin nesi oluyor?! Bedenlerini kullanarak ecanibe çalışan ve bir hançer gibi İslam âlemi ve Müslüman gençliğin kalbine saplanan şu hayâsızlık ve iffetsizliğin ulaştığı noktaya bir bakın! Bu manzaralar bir İslam ülkesine ve onun Müslüman Başbakanına kesinlikle yakışmıyor. Özgürlük naralarıyla hayâsızlık diz boyu iken, altını çizerek söylüyorum, bir başörtüsü özgürlüğü için, lokal göz yummalar dışında bir arpa boyu yol almış değiliz. Bu alanda esastan bir özgürlük sağlanmış değil. Ak Parti iktidarında hala başörtüsü yasak. Özel sektörde, Aras’ta olduğu gibi hala bir çok yer o çağdışı tavır içerisinde. Başörtüsü özgürlüğüyle ilgili beni haksız görecek okurlarıma daha birkaç ay önce çocukları başörtüsüyle okula giden Güllü Çevik, Aziz Kayalık ve Mehmet Polat isimli velileri örnek gösterebilirim. Bunlar çocukları başörtüsüyle okumak istiyor diye hapis cezalarına çarptırılmadı mı? Bir yandan bunlar yaşanırken diğer yandan ülkenin hayâsızlık sarmalıyla serhoşane ve üryane bir tablo sergilemesi iktidarın yapıp ettikleri açısından bütün bunlar birer samimiyet testidir bence.
İktidar bu tabloya daha fazla göz yummamalı. Özellikle büyük şehirlerdeki sınırı aşmış hayâsızlığa Anayasada da belirtildiği gibi “Genel ahlaka aykırılık” ilkesiyle bir set ve sınırlama getirmelidir. Bu halk sizi Müslüman biliyor ve bunun için oy veriyor. Bu konuda zamanında mağduriyetler de yaşayan insanlar ve Müslümanlar olarak bugünkü tablo ve mağduriyetleri görmezden gelmeniz anlaşılır değil.
Ne yaparsanız yapın, inanın karşı cenahı razı edecek değilsiniz. Bakın sizin perileri izleme olayını malum bir gazetenin malum yazarlarından biri nasıl değerlendiriyor: “Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, iktidardaki bütün AKP ileri gelenlerinin kafalarındaki düzen Türkiye’de geçerli olsaydı, Türkiye bu kızlarla gurur duyabilir miydi? Kız çocuklarını küçük yaşta tesettüre sokmak isteyen bu zihniyetin şimdi kız sporcuların başarılarıyla övünmeye hakkı var mı? ….bu beylerin hayal ettiği düzen olsaydı, bu kızların hepsi 12-13 yaşında tesettüre girecekler ve asla böyle bir spor yapamayacaklardı. Büyük çoğunluğu da evlendirilmiş olacaktı, akıl baliğ oldu diye!”
Hülasa, olimpiyatlar için kıtalar da kat etseniz, başörtüye esaslı bir özgürlük sağlamadığınız gibi üstüne başörtülülere cezalar da verseniz, Ahmet-Mehmet, Ayşe-Fatma’nın oylarıyla seçtirdiğiniz vekilleri sahillerde sere serpe ve sarmaş dolaş bulundursanız da, bu mahallenin sizi kabul edeceği yoktur! Eğer sizin de mahalleniz değişmişse ha o zaman ona denecek bir şey yoktur. O vakit siz perileri izleyedurun, hal-i pürmelâlimiz için de Allah kerimdir!
Vesselam