Türkiye’de son zamanlarda soğan ve patates fiyatlarında yaşanan fiyat artışları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ürünleri stoklayanlar hakkındaki sert açıklamalarını, Türkiye Sebze Halleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa Sebze ve Meyveler Komisyoncular Başkanı Faruk Akbaş ile konuştuk.
Konuyla ilgili uzmanların dışında herkesin görüş beyan ettiğini belirten Türkiye Sebze Halleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Akbaş, "Son günlerde kamuoyunu yakından ilgilendiren, meşgul eden soğan ile başlayıp akabinde patates ve domates ile devam eden bir spekülasyon ile ilgili görüşlerini beyan edeceğim. Üzüldüğümüz nokta, kamuoyunda bu işin uzmanları dışında herkesin görüş beyan etmesidir. Soğan depolamak bir suç oldu, bir örgüt suçu haline geldi. İnsanlar bu işi yapan meslektaşlarının şu anda ne yaptığını bilemez duruma geldiler.” ifadelerini kullandı.
“Soğan, patates, elma ve nar gibi ürünlerin 8’inci, 9’uncu ayda hasadı yapılır”
Bahsi geçen ürünlerin hasat vakitleri ve piyasaya arzları ile ilgi bilgi veren Akbaş, “Soğan, patates, elma ve nar gibi ürünlerin 8’inci, 9’uncu ayda hasadı yapılır. Bu ürünlerin yılın 3’üncü, 4’üncü ayına kadar başka şekilde hasadı söz konusu değildir. Bizler 8’inci, 9’uncu ayda hasat edilmiş ürünleri depolara koyar, ondan sonra talebe göre piyasaya sunarız. 7 ay 8 ay boyunca bu ürünleri piyasaya satarız. Çünkü kış aylarında tarlada bu ürünler yoktur. Şimdi depodaki soğanların çıkarılması isteniyor. Bu depolama ancak İç Anadolu'daki kış aylarının çok sert ve soğuk geçtiği bölgelerde yapılabilir. Siz bu soğanları, elmaları, patatesleri depolardan çıkardığınız zaman, 15 günde, 20 günde tamamı bozulur. Dolayısıyla biz bir ay sonra sizlere satabilecek soğanı ne de patatesi buluruz. Siz 8 liraya, 9 liraya soğan ararsınız ama elinize soğan geçmez.” şeklinde konuştu.
“Karaborsacılık ile stokçuluk, depoculuk birbirine karıştırıldı”
Birçok konuda vatandaşların yanlış bilgilendirildiğini, terimlerin yanlış kullandığına dikkat çeken Akbaş, “Maalesef bu konu hakkında yanlış bilgilendirmeler yapılıyor. Karaborsacılık ile stokçuluk, depoculuk birbirine karıştırıldı. Yanlış olan, olmaması gereken, spekülasyona neden olan karaborsacılıktır. Stokçuluk, çiftçimizin ve bu ticareti yapan tüccarlarımızın, hasat mevsiminde, mallarını depoya koyarak peyderpey satmalarıdır. Karaborsacılık; bu işin ticaretini yapmayan, bu işle alakası olmayan, sağdan soldan getirmiş olduğu kirli, kara paraları getirip, 'Bu soğan yükselecek bu sene soğan azdır.' diye alıp yüklü miktarda depolara koyup, depolara kapatanlardır. Bunlar karaborsacıdır, bunlar piyasanın yükselmesini isteyen o şekilde mücadele veren insanlardır. Hükümetimizin, karaborsacılar ile ilgili atacağı her adımda biz hükümetin yanındayız. Ama ne olur, Allah rızası için, yıllardır babadan, dededen bu iş ile uğraşan, bu işin ticaretini yapan insanlara zarar vermeyelim, bu insanları suçlu ilan etmeyelim. Çok üzüntü vericidir. Bu işi bilmiyorlar. Mardin'de 30 ton soğan yakalanmış, adama ceza kesiliyor. Bu bir cinayettir, bu ülkenin ticaretini bitirmektir. Bu işin uzmanlarıyla bu işi konuşmak lazımdır.” dedi.
“Bizleri size suçlu olarak gösteriyorlar”
Yaşadıkları sıkıntılar ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Akbaş, “Sayın Cumhurbaşkanım! Ne olur, biz yıllardır sizden yarım saat bir randevu istiyoruz, Türkiye Haller Federasyonu olarak, Türkiye hal camiası olarak bir türlü bizi sizle görüştürmüyorlar. Bizim derdimizi, sıkıntılarımızı size anlatmamız lazım, ancak derdimize siz çare olursunuz. Bizleri suçlu olarak sizlere gösteriyorlar. Domates pahalı oldu, suçlusu komisyoncudur. Domates tarlada kaldı, suçlusu yine komisyoncudur. Biz her zaman günah keçisi ilan edilmekten yorulduk. Ağır şartlarda bu mesleği icra eden, bu mesleğin üyeleriyiz. Maalesef bütün mücadelemize rağmen sesimizi size duyuramadık. Bizi size anlatanlar da yanlış anlattılar.” dedi.
“Kim uçuk fiyatı sergilemişse onlara ceza kesin”
Etrafı kalın duvarlarla kapalı, bir girişi, bir çıkışı olan hallerin mensupları olduklarını belirten Akbaş, “Bu hallerin denetimi hükümetimiz tarafından, Tarım İl Müdürlüğü tarafından, belediyelerimiz tarafından sürekli yapılmaktadır. Biz sizin kontrolünüzdeyiz. Bizi gerçekten denetleyin. Bu işi speküle eden varsa bu işi gerçekten halkın pahalı bir şekilde sebze, meyve yemesine sebep olacak olanlar varsa en ağır şekilde cezalandırın. Ama her gün öğle zamanı üretici bölgelerinde sebze piyasası açıklanır. Bu piyasalara bakın, gelin hallerdeki fiyatlara bakın, eğer bir uçuk fiyat söz konusu ise kim uçuk fiyatı sergilemişse onlara ceza kesin. Emin olun biz burada maliyetlerine yakın bir maliyetle malları satamıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Eğer fiyatları yükseltmek elimizde olsaydı biz bugün mandalinayı yükseltirdik”
Hal pazarı esnafı olarak işlerinin iyi olmadığını kaydeden Akbaş, “Bugün cumartesi, saat 11.00 olmuş, halk pazarında mallar satılmıyor. Eğer fiyatları yükseltmek elimizde olsaydı, biz bugün mandalinayı yükseltirdik, salatalığı yükseltirdik. Ama elimizde değil, domates düştü, şu anda yükseltebiliyor muyuz? Hayır, yükseltemiyoruz. Bunun tek çözüm noktası, önce üretimi dengelemek. Hangi ayda ülkemizin ne kadar domatese ihtiyacı var, bunu tespit etmek. Bu ürün en kaliteli en yüksek rekolte ile hangi illerimizde elde edilir, bunları tespit ettikten sonra bu bölgelere o ürünle ilgili destekleme vermek, çiftçiyi o alana yönlendirmektir.” dedi.
“Çiftçimiz, milli piyango sistemi ile bu ürünleri ekiyor”
Türkiye’deki tarım politikasına ciddi eleştirilerde bulunan Akbaş, “Türkiye'mizin tarım envanteri lazım, halen tarım envanteri çıkartılmamış. Biz hangi ayda ülkemizin ne kadar ürüne ihtiyacı olduğunu bilmiyoruz. Bu ürünler nereden elde edilir bilmiyoruz. Çiftçilerimizi serbest bırakmışız. Çiftçimiz, milli piyango sistemi ile bu ürünleri ekiyor. Bir sene herkes domates ekmiştir, domates 50 kuruşa tarlada kalır, ertesi sene kimse domates ekmemiştir, 5 liraya domates ararız, domates ele geçmez.” dedi.
“Üretici bölgelerinde düşük faturalar kesiliyor”
Üretici bölgelerde düşük kesilen faturalardan sitem eden Akbaş, “Gaziantep örneğinde, halka yutturulan, 70 kuruşa domates almış, 5 liraya satılmış örneği bir saçmalıktır. İnternete giren, her gün öğle zamanı, üretici bölgelerindeki toptan fiyatlar açıklanır. Siz oradaki fiyatları gördüğünüz zaman bunun bir hikâye olduğunu bileceksiniz. Dünyanın hiçbir yerinde 70 kuruşa alıp 5 liraya satmak yoktur. Âmâ bu maalesef ve maalesef daha önce defalarca şikâyet etmemize rağmen bir sonuç elde edemediğimiz üretici bölgelerinde düşük kesilen faturalardan dolayıdır. Bir liraya almış olduğunuz ürünlerin faturasını 20 kuruşa bize kesiyorlar. Biz başımızı her taşa vurduk bir türlü çözüm bulamadık. Biz bu konuyu bakanlara şikâyet ettik yine bir çözüm bulamadık. Üretici bölgelerinde düşük faturalar kesiliyor. O düşük faturalara istinaden ben yüksek fatura kestiğim zaman tamamı bana vergi olarak çıkıyor. Piyasadaki arkadaşlar gerekli vazifelerini yapsınlar, denetimlerini yapsınlar. Ama maalesef birileri kendi eksiklerini bize mal etmesinler. Bizler artık yorulduk. Tekrar ediyoruz biz kimseyle değil hiç kimseyle değil, Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyoruz.” dedi.
"Soğanı 2 liraya satıyoruz"
Şanlıurfa Sebze ve Meyveler halinde esnaf olan Mehmet Tanrıverdi soğanın maliyeti ve satış fiyatları ile ilgili bilgiler vererek, “Soğanın bize geliş maliyeti bir lira 70 kuruştur. Bunun kirası var, bir lira 85 kuruşa mal ediyoruz. Sattığımız fiyat bir lira 90 kuruş ile 2 lira arasındır. Bunu aldığımız zaman çürüğü var, bozuğu var, vergisi, maliyesi, belediyesi var. Bunlar üzerine geldiği zaman 2 liraya mal oluyor. Soğanın bu sene yüksek olmasından dolayı soğanın içinde bozuk var. Şu an sattığımız beyaz soğanının içinde siyah var, ikiye böldüğümüz zaman içerisi siyah çıkıyor. Onun için maliyetler biraz yüksek. Ama abartılacak gibi değil, 4 lira, 5 lira değil; 2 liraya veriyoruz.” dedi.
İLKHA