Sohbet sahamızdan mahalle aralarına kadar gönülleri fethedebilmek

Hasan YILMAZ

Günümüzde ortaya çıkan problemlere baktığımızda ya da içine düştüğümüz girdapların mantıksal boyutunu düşündüğümüzde çoğu meselenin tarihsel ve sosyolojik arka planını iyi analiz etmediğimizi söyleyebiliriz. Sebeplerini irdelediğimizde yanlış modellerin referans alınması ya da doğru modelleri referans alarak modele uygun davranamayışımızın sonuçları olduğunu düşünebiliriz.

Modelini doğru seçenler, danışma kültürüyle hareket edenler çıkan sonuca bakmaksızın sıkıntılar içinde de olsalar mutlu olmayı bilmişler. Bu konuda bizim hangi aşamada olduğumuzu, davranışlarımızın ne kadar sağlıklı olduğunu birlikte irdeleyelim.

Hz. Ali (RA), Peygamber Efendimizin ashabıyla oturuşuyla ilgili olarak şöyle der: ‘'Hz. Peygamber beraber oturduğu herkesle yeteri kadar ilgilenirdi. Efendimiz, oturduğu herkesle ayrı ayrı ilgilenirdi. Öyle ki o mecliste bulunanlardan her biri ‘'Hz. Peygamber en çok beni seviyor'' diye düşünürdü. Zulme girmedikçe kimsenin sözünü kesmezdi. Ashabına hitap şekli de onların gönüllerini fethedecek güzellikteydi. Güldüklerine gülüyor, hayret ettikleri şeye hayret ediyordu.''

Mahalle aralarında oyun oynayan çocuklar bile ‘'O''nun geldiğini fark edince oyunlarını bırakıp yanına koşuyorlardı. O, bütün çocuklarla tek tek ilgileniyordu, başlarını mübarek elleriyle okşuyordu. Bu arada bir sıkıntısı olduğunu fark ettiği çocuklara yardım ediyordu. Ashabından birinin elini tuttuğunda elini çeken asla o olmuyordu.

Karşısındakini incitmekten, yanlış anlaşılmaktan endişe ediyordu. O, çölden gelmiş bedevileri kaba davranışlarını bile hoşgörüyle karşılayan ve sorularını sabırla dinleyip cevaplayan tam bir rehber öğretmendi. Eğer bizler de böyle bir şahsiyeti gerçekten örnek alırsak etki alanımız farklılaşacaktır.

İnsanlar yaratılışları gereği birbirlerinden etkilenirler. Özellikle çocukluk ve gençlik evrelerinde insanlar, mutlaka bir ya da birkaç kişiye hayran olurlar, onların hayatlarını yakından takip ederler. Bizler, kendisine örnek alacağı çocuklarımıza, öğrencilerimize güzel örnekler gösteremez ve onlara örnek olamazsak onlar, bizim davranışlarını ve düşüncelerini tasvip edemeyeceğimiz kişilerin peşinden koşabilirler.

Çocuklar ve gençler örnek alacağı kişilerin davranışlarını, kullandıkları kelimeleri hatta giydikleri elbiseleri bile yakından takip ederler. Öyleyse bizler alan bilgimiz yanında ahlâkımızı da güzelleştirmeye çalışarak çocuklarımızın ve öğrencilerimizin gönüllerinde birer ışık olmalıyız. Öyleyse Peygamber Efendimiz' in ahlâkı ile ahlâkımızı güzelleştirmeli ve bizlerden etkilenen insanlara da örnek olarak bu ahlâkın bütün zaman ve mekânlara taşınmasına katkıda bulunmalıyız.

Katkıda bulunmamız için de ya güzel hasletleri göstermeli ya da davranışlarımızda değişiklikler yaparak davranışlarımızı uygun hale getirmeliyiz. Neden değişiklik acaba? İlk kendi nefsimi katarak çünkü hitap şeklimiz kaba, insanlarla olan ilgimiz yeterli değil konuşmaya başladığımızda kimseye fırsat vermeyerek karşıdakini iknâ ettiğimizi düşünürüz. Oysaki konuşmasına izin vermeyerek karşımızdakini incittiğimizi sünnete aykırı davrandığımızı düşünmeyiz.

Bu sıkıntılarımız, sohbet sahamızdan mahalle arasındaki sahamıza kadar yansımıştır. Recep İvedik dahi mahalle arasındaki çocukları kendi tarzıyla sevebiliyorken neden bizler kendi mahallemizden geçerken çocuklar bize ilgi duymaz, bizlere koşmaz, bizim sevgimize ihtiyaç duymaz; komşularımız, mahalledeki küçük esnaf bizleri tanımaz. Bu örnekleri derinlemesine incelemek gerekir. Çok yoğunuz diyerek geçiştirmeyelim, bizler dünyaya yoğunlaşırken mahalle aralarında buharlaşmalar, dumanlar kaçınılmaz oluyor.

Selam ve dua ile...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.