Kaç gündür Zeytin Dalı/Afrin Harekâtı'ndan dolayı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) konuşuluyor. CHP'li, HDP'li siyasetçilerin yanında solcu kimlikleri ile bilinen yazarlar da ÖSO'nun kimliğini sorguluyor, mensuplarının karıştıklarını iddia ettikleri istenmeyen eylemlerinden söz ediyorlar; CIA ile ilişkili olduğunu ispatlama derdine düşüyorlar.
Öyle ki 1174'te ahirete irtihal etmiş, İslam âlimleri tarafından adaleti Hz. Ömer ve Ömer bin Abdülaziz'in adaletiyle kıyaslanacak kadar büyük, zühd ve takva ehli Nûreddin Mahmud Zengi Hazretlerini dahi CIA ajanlığıyla itham edecek kadar ileri gidiyorlar.
Nûreddin Zengi ki, Allah rahmet eylesin… Vefatından on yıl önce Halep'te en değerli ahşap ustalarına bir minber yaptırmış, ‘Kudüs'ü fethettiğimizde bunu Mescid-i Aksâ'ya yerleştireceğiz' diyerek. Müslümanlar arasında Kudüs'ün fetih umudunu ihya etmiş ve bütün siyasi-askeri hareketlerini Kudüs'ün fethi için seferber etmiş, Kudüs'ün fetih zeminini hazırlamıştır.
Selâhaddîn-i Eyyûbî Hazretleri, 1183'te Kudüs'ü fethedip Mescid-i Aksâ'yı Haçlı kalıntılarından temizleyip onardığında Mescid-i Aksâ için mihrap yaptırıyor ama minber yaptırmıyor. Halep'teki minberi Nûreddin Zengi'nin yüce hatırası için getirtip Mescid-i Aksâ'ya koyuyor. O minber 1969'da bir siyonist tarafından yakılıncaya kadar orada bulunuyor. Günümüzde ise Ürdün hükümeti tarafından tanınmış mühendislere yaptırılan bütün özellikleri aynı üretilen minber Nûreddin Zengi hatırasına Mescid-i Aksâ'da duruyor.
Bunların derdi ne ÖSO'dur ne Nûreddin Zengi… Bunların derdi İslam'dır. Dün Sovyetlerle birlikte İslam karşıtlığı çalışıyorlardı. Bugün bizzat ABD ve dolayısıyla CIA ile… Kimi daha azılı bir İslam düşmanı olarak buldularsa ona gittiler, yarın kimi bulurlarsa ona gidecekler.
Üstelik akılları çeldiren propagandaları ile hâlâ emperyalizm karşıtlığı iddiasında bulunuyorlar ya, şuur ehli insanı asıl sarsan da budur.
Ne var ki biz bu propagandaya çok yabancı değiliz. 1990'lı yıllarda Diyarbakır'da, Batman'da, Mardin'de on kat fazlasını yaptılar da “Solcu dürüst insandır” diye üretilmiş imajdan dolayı kimi muhafazakârlar bile o propagandalara inanmak istediler, daha doğrusu “farklı sebeplerle” kendilerini inandırmak için zorladılar.
O gün ABD ve israil adına Kürtleri İslamsızlaştırmak için çalışıyorlardı. Fransız istihbaratı ve CIA ile bağlantıları vardı. Onların gelecekte yapacakları için zemin hazırlıyorlardı. Bugün, dün yaptıklarının devamını getiriyorlar.
“Şimdi ne oluyor?” diye hayrete düşmek yerine bundan sonra İslam karşıtı profesyonel propagandayı tahlil etmek ve kitlelerin bundan etkilenmemesi için üretimde bulunmak icap ediyor.
Bunların dertleri ne şu Müslüman ne de diğeridir. Dertleri, mevcut dünya düzeninin İslam'a karşı başlattığı savaştır.
Domino taşı misali, bir yeri devirip arkasından diğerini getiriyorlar. ABD, Suriye'de bir proje geliştirdi, bugün o proje üzerinden Türkiye'yi vurmak istiyor:
Türkiye, ABD'nin girişimlerine sessiz kalsa topraklarının bir kısmı Arz-ı Mev'ud projesi doğrultusunda Siyonizme verilecek; diğer kısmı ise belki de aç tavuk-darı ambarı misali Bizans hayalleri canlananlara ısmarlanmaya çalışılacak.
Türkiye, gelişmelere müdahale ettiğinde komşularını işgalle suçlanacak, komşularından müttefik bulsa terörü destekleyen ülkeler listesine alınacak.
Artık uluslar arası güçlerin kültür-sanat kolu hâline gelen Sol çevreleri bu iş için tepe tepe kullanıyorlar.
Ne yazık ki Türkiye'de pek çok kültür kuruluşu ve sınıf farkının göstergesi kurumlar hâlâ bu kimliğe sahip kişilerin elinde tutuluyor.
Geçmişte kardeşleri ile ilgili olarak sol propagandaya inananlar, “ikna edici bir özeleştiri” yapmalı.
Sol propaganda artık ABD hedefleri doğrultusunda değerlendirilmeli, kimi nostaljik solcular bir yana bırakılıp emperyalizme hizmet eden solcuların bağlantıları teşhir edilmelidir.