Gündem çok çabuk değişiyor. Bazen bir olay bir hafta bile sıcaklığını koruyamıyor. Çok kısa bir zaman diliminde, Mısır olayları, israilin Gazze’ye saldırısı, Suriye olayları, Gezi olayları, Soma Faciası, İŞİD, Kobani, Diyarbakır’da Kobani bahanesiyle çıkarılan olaylar, vb...
Gündem çok yoğun. Teknolojik gelişmelerle dünyanın her bir yanından haberdar olunabiliyor. Bu da gündeminizi daha da karmaşıklaştırıyor.
Daha beş buçuk ay önce Soma faciası yaşandı. 301 can verildi. Gündem çok hızlı gelişse de bu 301 işçinin kömür ocağında can vermesinin acısı devam ediyor. Bu acı daha unutulmamışken, Karaman’da kömür ocağına su baskını olduğu kara haberi geldi. 18 işçi mahsur, kurtarılmayı bekliyor.
Soma faciası sonrası birçok söz verildi. Kimisi yerine getirildi. Kimisi yerine getirilmedi. Maden ocakları için çeşitli düzenlemeler getirildi. Ancak öyle gösteriyor ki düzenlemeler can vermeye engel olamıyor.
İşçiler ağır şartlarda çalışıyor. Birçok riskle karşı karşıyalar. Bazen havasızlık, bazen grizu, bazen göçük, bazen zehirlenme, ama doğrusu su baskını belki ilk kez yaşanıyor.
Türkiye’de 1941 yılından bu yana 3 bini aşkın madenci kazalarda hayatını kaybetti. 100 binden fazlası da yaralandı. Yıl 2014, hala canlar verilmeye devam ediliyor. Elbet zor şartlardaki maden ocaklarında tamamen kazaların önüne geçmek imkânsızdır. Ama en aza indirilebilir. Denetimler yetersiz.
Getirilen yeni düzenlemelerden ise ocak sahipleri şikâyetçi.
Mesai saatleri günlük 8 saatten 6 saate indirildi. Dolayısıyla bu daha çok işçi ve daha çok istihdam anlamına geliyor. Vardiya sayısı üç iken dörde çıkıyor. Buda masrafları %25 oranında artırıyor.
Ocak kapalı kaldığı sürece maaşlar işveren tarafından sanki çalışıyormuş gibi ödenecek. Yaşam odaları zorunlu hale geliyor. Madenlerde robot sistemi olacak. Şartları yerine getirmeyen ocaklar açılmayacak.
Önemli olan ocağın yeni güvenlik tedbirleri çerçevesinde kurallara uymadığı tespit edildiğinde derhal kapatılması. En önemli tedbir budur. En modern, en az riskli teknoloji, dünyanın kullandığı her şey buraya getirilecek ve yasal olarak zorunlu hale getirilecek. Sevk fişi olmadan maden sevkiyatı tespit edildiğinde madene el konulacak. Madenin ocak başı satış bedelinin 5 katı tutarında idari para cezası uygulanacak.
Ruhsat olmadan ya da başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetler durdurularak, üretilen madene el konulacak. Bu eylemi gerçekleştirenler hakkında, üretilmiş olan ve el konulma imkânı ortadan kalkmış olan madenlerin ocak başı fiyatının 2 katı tutarında para cezası verilecek. El konulan madenler mülki idare amirliklerince satılacak. Bedeli il özel idare hesabına aktarılacak.
Maden işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılacak. Yeraltı üretim yöntemi ile çalışan işletmeler ile en az 15 işçi çalıştıran açık işletmeler asgari bir maden mühendisini daimi olarak istihdam etmek zorunda olacak vb.
En son getirilen torba yasa ile işçilere asgari ücretin iki katından az olmayacak kadar ödenecek. Kıdem tazminatları fon haline getirilip güvenceye alınacak.
Tüm bu düzenlemelere rağmen hala da ocakların cazip olduğu söylenemez. Yüzlerce metre yerin altında çalışılıyor. Her an tehlike ile karşı karşıyasınız. Önlem ve tedbirler yeterli değil.
Çoğu işveren ise bu düzenlemelere karşı direniyor.
Torba yasanın imzalamasının hemen ardından, Zonguldak ve Karaman Ermenek’teki özel kömür ocaklarında üretim durduruldu. Zonguldak’ta 4 bin 500, Karaman’da ise bin 500 işçinin çalıştığı toplam 31 özel sektör maden işletmesi, üretimi durdurma kararı aldı.
İşverenler dirense de kazaların ve can kayıplarının asgariye indirilmesi açısından yeni tedbir ve düzenlemeler gereklidir. Sadece tedbir ve düzenlemeler de yeterli değil, düzenlemelerin uygulanıp uygulanmadığı takip edilmelidir.
Yeni kaza ve can kayıplarının yaşanmaması temennisi ile Allah’a emanet olun.