Batılıların, Somali konusunda işledikleri cürümlerin ayaklarından birisini de, yapmış oldukları asılsız propagandalar oluşturmaktadır.
Somali’deki Şebab Hareketi’nin insani yardımları engellediği ve Somali halkını açlığa mâhkum ettiği yalanı uydurulur. Bu yalanın iç yüzünü öğrenmek için Batılıların niyetine bakmak gerekir.
Batılı menşeli yardımların (Özellikle de gıda ve ilaç) çoğunun son kullanma tarihlerinin geçtiği ortaya çıkmıştır. Çoğu zaman halka bozuk gıda maddeleri dağıtılmıştır. Şebab Hareketi; Somali’de gıda yardımı ve tıbbi yardım sunan Kızılhaç’ı; depolarının, Somali halkına dağıtılmak üzere stok edilen bozuk gıdalarla dolu olması nedeniyle kovdu. Kızılhaç, depolarındaki gıdaların ve ilaçların bozuk olduğunu kabul etmiş ve özür dilemişti. Bu da yetmiyormuş gibi farklı ülkelerden gelen yardımlar bin bir türlü bahane ile bekletilmiş ve bu gıdalar sağlıklı bir şekilde dağıtılamamıştır.
BM depolarına gelen yardımların çoğu ABD’nin baskısı nedeni ile dağıtılamadığı gibi depolarda çürüyor.
Şebab Hareketi, yayınladıkları bir bildiride; hâkim oldukları bölgelerde Kızılhaç’a tabi depo ve ambarlarda yapılan sıkı inceleme sonucunda dağıtıma hazır yiyeceklerin yüzde yetmişinin bozuk olduğunun ortaya çıktığını, bunun üzerine hareketin son kullanma tarihi geçmiş yaklaşık iki bin metreküp nohudu yaktığını vurgulamıştı. Şebab Hareketi, daha önce de BM tarafından dağıtılan zehirli gıdaları imha etmişti.
Somali krizi başladığından beri, BM ile alakalı basına sızan gerçekler; BM`nin neden İslami kesim tarafından yasaklandığını gözler önüne seriyor. BM görevlileri kisvesi altında Batılı istihbarat teşkilatları, Müslümanlara karşı ajanlık ve misyonerlik çalışmalarını da yürütüyor. Yani bunların yardımla pek bir alakaları yok. Yaptıkları yardımların da astarı yüzünden kat be kat pahalı. Bu kulvarda çalışanlar, işgalin saç ayaklarından birisini oluşturmaktadırlar.
Ve belki de dikkat çekilmesi gereken en önemli husus; Somali’nin organ kaçakçılığı üssü haline geldiği gerçeğidir. Bu yüzden insanlar hastanelere gitmekten çekindikleri zaman da “Tedavi olmayı reddediyorlar” diye propaganda yapılmaktadır.
“Çocuklarınız öldü” diye teslim edilen cesetlerin nerdeyse hepsinde dikiş izlerine rastlanıyor. Bu dikişlerin sebebi sorulunca da “Otopsi yapıldı.” veya “İncelenmek üzere doku örneği alındı” gibi cevaplar veriliyor. Somali halkı da bunu araştıracak imkâna sahip olmadığı için, teslim edilen cesetleri sessizce gömüyor. Bazen de tedavi edildi diye çocukların böbrek gibi organları alınıp hastalar, sahiplerine teslim ediliyor. Ve bunların tamamı ya BM bünyesinde çalışan doktorlar tarafından yapılıyor veya onların onayı ile gözleri önünde yapılıyor.
Ey uyuyan Ümmet!
Somalili çocukların organları çalınıyor! Hava alanlarına kargo uçakları yerine sürekli küçük özel uçaklar iniyor ve her uçak en az dört “organ çantası” ile kalkıyor. BM izliyor. Bu uygulama her gün neredeyse rutin bir hal almıştır. Büyük bir insanlık suçu işlenmektedir bu mazlum coğrafyada, melek maskeli cani iblisler tarafından.
İnsani yardım malzemelerinin bu uçaklarla taşınmadığını, kargo uçaklarının bu işte kullanıldığını herkes bilir. Nice haberciler, içerisinde organ taşınan kutular uçaklara yüklenirken bu insanlık suçunu fotoğraflamışlardır. Somali’de 1993 yılında Mogadişu Havalimanına inen 18 doktor, organ kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle kurşunlanıp öldürülmüşlerdi. O zaman, Batılılar, bu olayı teröristlerin insanları tedavi eden doktorları ve yardım görevlilerini öldürdükleri şeklinde yansıtmışlardı.
Diğer bir cihetten Batılıların yardım palavralarına bakıldığında, tamamen Somali iç siyasetine müdahale amacı taşıdığı görülmektedir.
Yardımlar; kukla iktidarın cazibesini artırmak ve Batı’nın nüfuzunu yeniden tesis etmek için yapılıyor. Çoğu bölgelere yardım faaliyetleri bahanesiyle, Şebab’ın etkinliğini kırmak için yardım görevlileri kimliği ile ajanlar ve sivil kılıklı paramiliter güçler sevk ediliyor. İşte Şebab’ın engellediği yardımlar(!); bu türden Batı menşeli yardım kılıflı örtülü operasyonlardır. Sonra da çıkıp bu komploları boşa çıkaran Şebab’ı sivillere yapılan yardımı engellemekle suçluyorlar. Yani Batı’nın Somali’ye yardım girişimi insani kaygılardan tamamen uzaktır. Masum insani değerleri, meşum emellerine alet etmek istiyorlar. Burada açlıktan kırılan insanların bu imtihanını ve mahrumiyetlerini ranta dönüştürmeye çalışıyorlar. Ekmek ile Somali halkının onur ve iradelerini teslim almaya çalışıyorlar. İşte Batı’nın gerçek yüzü budur. Hakikatte, Batı, yardımda bulunmuyor; kapsamlı bir yardım dağıtım faaliyeti ağının kurulmasına izin vermiyor. İddia edilenin aksine Şebbab ise kıt imkânlara rağmen, ellerindeki her şeyi halk için seferber ediyor.
Bu gün Batılıların müdahaleleri ve sömürüleri olmazsa; kuraklığa rağmen, Somali, sahip olduğu imkânlarla kendi kendisine yeterli olabilecek durumdadır. Kuraklık da Somali’nin tamamında değil bir kısmında geçerlidir. Ama istikrarsızlık ve tamamen iflas etmiş ekonomi, kuraklıktan kat be kat daha fazla şiddetli bir şekilde insanları etkiliyor. Yani var olan kaynaklar, burada yaşayan Müslümanlar için kullanılamıyor.
Doğruhaber Gazetesi