SORU: Bir arkadaşın daha önce Allah inancı yoktu. Şu an namaz kılmaya başladı. Sünnetlerini de kılıyor. Şafii mezhebine göre kazası olan insan sünnet kılamaz. Dolayısıyla bu arkadaşın kazalarını (namaz, oruç) kılması gerekir mi? Sünnetlerini devam etsin mi? İmam Şafii ve imam Ebu Hanife’ye göre açıklayabilir misiniz?
CEVAP: Malumdur ki Allah’a inanmayan dinsizdir. Memleketimizdeki dinsizlerin geneli Müslüman bir ana ve babadan olduğu için asli kafir olmayıp mürted sayılırlar. Mürted bir insan Hanefi Mezhebine göre mürtedlik zamanında yerine getirmediği ibadetlerinden Hac hariç diğerlerini kaza zorunluluğu yoktur. İmam Şafii’ye göre ise kaza etme mecburiyeti vardır. Şöyle ki:
İmam Şafi’ye göre: Kişinin üzerinde kaza namazı varsa o kimsenin bütün vakitlerini kaza namazı ile geçirmesi lazımdır. Eğer kaçırdığı namaz Cuma namazı ise öğle namazı olarak kaza etmesidir.
Özürlü kişi üzerinde geçen namazların acele kaza edilmesi sünnettir. Örneğin: Uyku veya unutmadan dolayı kaçırılan namazların kazasında acele etmek sünnettir. Ancak kasıtlı namaz kaçıran kimsenin namazını acele kaza etmesi vaciptir.
Kişinin bütün vakitlerini kaza namazları ile geçirmesi lazımdır, dedik. Ancak zaruri ihtiyaçlarını karşılaması için çalışma, yeme, içme vb. durumlar bundan müstesnadır.
Bu anlattıklarımızdan da anlaşılıyor ki, kaza namazlarını bitirmeden kişi sünnet namazını kılamaz, aksi halde günahkâr olur. Vakitli sünnetlerin (Namaz revatipleri, Duha, Evvabin, iki bayram namazı vb) kazası da sünnettir.[1]
Aslı kâfir ise ittifaken kafirlik sürecinde yapmadığı ibadetleri kaza etmez. İslamiyet ona kefaret olur.[2]
SORU: Samimi, namazında niyazında komşumuzun bir oğlu var. Bunun bir kız arkadaşı var. Kız burada değil. Ayrıca bazıları gibi elele-kolkola dolaşmıyorlar. Ailelerinin de haberi yok. Fakat mektuplaşıp, telefonla görüşüyorlar. İkisi de evlilik konusunda ciddidirler. Fıkhi yönü nedir, dinimizce caiz midir?
CEVAP: Mahrumiyet olmayan genç bir kız ve erkek arasında bu tür diyaloglar caiz değildir. Çünkü bu tür diyaloglar uzayınca çoğu zaman harama yol açıyor. Hele hele fitnesi yaygın ve takva ruhu çok zayıf olan asrımız gibi bir asırda bu tür şeylere fetva yoktur. Fıkıh âlimleri fitneye ve harama yol açabilecek şeyleri de haram saymışlardır. Bunların örnekleri fıkıh kitaplarında çoktur. ‘Sedd−üz Zerai’ adında bir kaide vardır.[3]
Elhasıl, kışta değil kapıları açmak belki pencereler bile kapatılır.
“Korunmaya alınan sahanın etrafında sürüsünü otlatan çobanın yasağı çiğneme ihtimali yüksektir”[4]
Evlenmeye gelince; birbirleriyle evlenmek isteyen iki şahsın evlenme rızaları (Şafii’ye göre kızın velisinin rızası), şahitlerin bulunması, mehir gibi durumlara riayet etmeleri ve fıkıh usulünde küfuv (denklik) bulunması gerekmektedir.
Yine usulu fıkıhta ‘Def-i mefasit celb-i menafiden daha evladır’ yani görüşme yapıldığı zaman fitne ve fesada mahal verilmemeli İslami ahlak ve terbiye çerçevesinde olmalıdır.
SORU: Kadınlar hayız günlerini azaltmak için ilaç kullanabilirler mi? Ya da kocasının zoruyla ilaç kullansalar günah olur mu?
CEVAP: Hayız kanı fıtri olmakla beraber bir hastalıktır. O kanın kesilmesi hastalığın bitmesi demektir. Hastalığı gidermek için tedavi yapmanın caiz olmadığını söyleyen hiçbir İslam fıkıh âlimine rastlanmamıştır. Dolayısıyla tıbbi yönden zarar olmazsa hayız müddetini kısaltmak caizdir. Çünkü hayız hali kadının sıhhati içindir. Yine de Doktor tarafından bir sakıncası görülmezse ilaç kullanabilir.
Ancak kadın ilaç kullanımında zarar görecekse ilacı kullanmayacağı gibi bu durumda kocasının zorlaması da caiz değildir. Şayet kocası zorlarsa günahkâr olur kadının bir mesuliyeti olmaz.
SORU: Hanefiler diş dolgusunu yaptıklarında hangi mezhebe tabi olmaları gerekir?
CEVAP: Diş dolgusu Hanefi mezhebine göre ne abdeste ne de güsl’e bir engel teşkil etmediğinden herhangi bir mezhebe uymaları icab etmez. Diş ve burunlarını yapan birçok sahabe vardır.
Seyyid Sabık, fıkhüssünne adlı eserinde; “Kişi ihtiyaç olduğunda burnunu ve ağzını altından yapabilir,” demiştir.
Tırmizi ibn-i Sad’tan rivayet etmiştir ki; “Kilab (savaş ismi) gününde burnum kesildi. Gümüşten bir burun yaptım. O da koku verdi. Resulullah (sav) bana şu emri verdi. “Kendine altından bir burun yap”
Yine imam Tırmizi rivayet etmiştir ki; “Birçok kişiden rivayetle; sahabelerden birçoğu dişlerini altınla kaplama yapmışlardır.”[5]
İnzar Dergisi
[1] Tenvirül Kulub Sh.: 170, Muğni Muhtaç c:1, s:329
[2] İbn−i Abidin C: 2 S: 75/ Muğni Muhtaç C: 4 S: 133,142/ İslam Fıkhı Ansiklopedisi C: 2 S: 255
[3] Usul−ül Fıkh−ül İslami, Vehbe Zuhayli C: 2 S: 918/Şeceret−ül Maarif el İzz b. A. Selam S: 400/Nihayet−ül Muhtaç Remeli C. 6 S: 187
[4] Buhari−Müslim Riyüz−üssalihin Hadis No: 588 S: 244
[5] Seyyid Sabık Fıkhüssünne c:2 sh.364