Beyin, muazzam kompleks bir sistemle çalışan temel organlarımızdandır. Yaptığımız bütün amellerin, fiiliyatların asıl sorumlusudur. Şuan kalemi tutmamı sağlayan da, yazacaklarımı tasarlayan da, aynı anda sandalyeye oturuş biçimimi düzenleyen de ve bütün bunların yanında akşam yiyeceğim yemeği düşünüp ağzımı sulandıran da beynimdir.
Ve yine öyle bir organdan bahsediyoruz ki çalıştıkça aktifleşir, tembelleştikçe pasivize olur. Örneğin bulmaca-satranç gibi beyni aktive eden bazı uğraşların ciddi nörolojik rahatsızlıkların önüne geçtiği ispatlanmıştır. ABD'de Albert Einstein Tıp Koleji'nde yapılan bir araştırma, satranç oynamanın Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azalttığını göstermiştir. Hepsi 75 yaşın üzerinde ve akıl sağlığı yerinde 469 kişi üzerinde yapılan araştırmada beş yılın sonunda 124'ünde bunama görüldüğü belirlenmiştir. Görülüğü üzere ciddi hastalıkların temelinde beynimizin pasifleşmesi, tembelleşmesi yatar.
Hal böyle iken bu değerli organı korumak da her bireyin kendi sağlığı ve geleceği için temel görevidir. Zira bu can bize emanettir ve bu can sahibine tekrardan teslim edilecektir. Düşünün ki komşunuz, buzdolabı bozulduğu için dolabındaki etleri size emanet etmiş ve buzdolabı tamir edilene kadar sizde kalmasını istemiş olsun. Siz, size emanet edilmiş olan komşunun eti bozulmasın diye elinizden gelen gayreti, hassasiyeti ve titizliği göstermez misiniz? Peki Malik’ül Mülk olanın emaneti olan bu etten bedenimizi aynı hassasiyetle koruyor muyuz?
Madde bağımlılığı nedir, ne etkisi vardır?
Beynimizi pasivize eden, bununla yetinmeyip adeta yamyamlar gibi saldırıp onu çürüten bir diğer unsur ve belki de en temel unsur ‘madde bağımlılığı’dır. Beynimiz sinir hücrelerinden oluşur ve çevremizi algılamamız bu sinir hücreleri aracılığıyla gerçekleşir. Bağımlılık ise tam ifadeyle bir beyin hastalığıdır. Bağımlılık yapıcı maddeler olan sigara, uyuşturucu, esrar, kokain, alkol vb şeyler uzun süre kullanıldığında beyin hücrelerinde farklı etkilere ve değişimlere yol açmaktadır.
Bağımlılık, başta beynin ödül merkezi olarak bilinen alanı olmak üzere; öğrenme, duygular, dürtü denetimi, muhakemeden sorumlu alanlarını da etkileyen bir rahatsızlıktır. Temelde kişiyi madde kullanımına iten ve bağımlılık oluşumuna neden olan durum; psikolojik (kişilik yapısı, baş etme becerileri, vb), genetik yatkınlık, sosyal çevre (maddeye ulaşılabilirlik, arkadaş grubu), biyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olmakla beraber; maddenin türü, saflık derecesi gibi özellikleri de bu süreci etkiler. Bağımlılık yapıcı özellikte maddeyi alan her bireyde, bağımlı olma riski vardır. Bağımlılık, riskli bir oyundur. Kimin ne zaman ve kaç kullanımdan sonra bağımlı olacağını bilemeyiz.
Bir kereden bir şey olur mu?
Kişi madde kullanmaya başlamadan önce madde kullanımına karşı bir merak ve korku duyabilir. Madde kötüdür ve kişi bunun farkında ve korkusundadır ama merak korkuya galebe çaldı mı bağımlılık kaçınılmaz olur.
Madde bağımlılarının en büyük hatası ‘bir kereden bir şey olmaz’ mottosudur. Ancak unutmamalı ki bütün bağımlılar 1’den başlamıştır. ‘Bir defa tadıp merakımı gidereyim’, ‘Bu ilk ve son olacak’, ‘Ben mi? Asla alışmam’ sözleri bağımlı her kişinin bir zamanlar sarf ettiği cümlelerdir. Fakat işin sonu asla öyle olmamıştır. Kişinin, maddeden aldığı hazzın devamı için madde ile arasında kısır bir döngü başlar. Kısır döngünün ilk aşamalarında kişi ‘bağımlılık inkârı’ dediğimiz durumu yaşar. Bağımlılığını kabul etmez ve ‘Peh! Bunu mu bırakamayacağım’ gibi sözler sarf etmeye başlar. Fakat her kullanış bir pişmanlığı doğursa da pişmanlığın ardında yine bir haz ve istek duygusu kabarır ki kişi bu isteğin önüne geçemez. Artık katıksız bir bağımlı olmuştur.
Bağımlılık, iradesizlik midir?
Bu soruya evet cevabı vermek sığ bir düşünce olur. Zira iradesizlik çok daha genel bir kavramdır. Kişiye iradesiz diyebilmek için hayatının çoğu alanında iradesini devre dışı bıraktığını görmek gerekir. Örneğin sigara bağımlısı kişi günahlara dalma konusunda çok titiz ve dikkatliyse bu kişiye iradesiz demek haksızlık olur. Buna sigara bağımlılığı veya sigara içme kontrolünün kaybı demek en doğru ifade olacaktır. Sonuç olarak bağımlılık iradesizlik değildir ama iradesizlik bağımlılığa yol açar.
Madde bağımlılarına psikolojik destek işe yarar mı?
Bağımlılık ve psikoloji bir zinciri oluşturan halkalar gibidir. Çünkü madde bağımlılıklarının genelinin altında depresyon, anksiyete, huzursuzluk, çoğul kişilik bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yatar. Aynı zamanda kişi madde bağımlısı oldukça da kurtulamamanın getirdiği zorluk ve sıkıntılarla kendisini bu psikolojik rahatsızlıkların kucağında bulur. Dolayısıyla psikolojik yükü rahatlatmak ve bunun terapisini kişiye vermek belki de bu işin temel çözümlerinden olacaktır. Kişi maddeden kurtuldukça psikolojik rahatsızlıktan, rahatsızlıktan kurtuldukça maddeden kurtulacaktır inşallah.
Bağımlı bir kişiye nasıl yaklaşılır?
Her şeyden önce bağımlı kişi, sizin iyi niyetli olduğunuzu bilmelidir. Bunun için temel kaide de iyi bir öğüt verici olmaktan ziyade iyi bir dinleyici olduğunuzu ona hissettirmektir. Bağımlı kişinin en ihtiyacı olan şey de onu anlayan biridir. Bu sebeple asla yaptığına anlam veremediğinizi söylemeyin. Yaptığının yanlış olduğunu söylemekle beraber onu anladığınızı ona hissettirin. Ve ortak paydalarda birleşerek çözüm unsurları arayışına girin.
Madde bağımlılığı çözümsüz bir sorun mudur?
Dünyada hiçbir sorun yoktur ki çözümü olmasın. Madde bağımlılığı da asla çözümsüz değildir. Temel çözümümüz ‘eğitim’dir. Yani önce bağımlılığı engellemektir. Gerçekleşmiş olan bağımlılığın en temel çözümü ise sözel terapi ve bağımlı kişinin dünyevi veya uhrevi sorunlarına kalıcı ve mantıklı teklifler sunarak kişiyi tatmin etmektir.
Sonuçta toplum olarak şahidiz ki başta gençlerimiz olmak üzere nesillerimiz madde bağımlılığı karşısında eriyip gitmektedir. Her bireyin temel misyonu ise elini en yakınlarına uzatıp, sorunlarına çözüm olmaktır. Unutmayalım ki çözümsüz değiliz, çözüm biziz.
Daha temiz ve ‘bağımsız’ günlere kavuşma duasıyla…
Hüseyin Gülsever