Sosyal medyanın hayatın bir parçası olduğu ve kullanımının toplum arasında günden güne yaygınlaştığı bir dönemdeyiz. Akıllı telefonu olan insanların çoğununun muhtemelen sosyal ağlarda hesabı var. Kimi WhatsApp'ı çok kullanıyor, kimi Instagram'ı, kimi de diğer sosyal medya uygulamalarını.
Her sosyal medya kullanıcısı kendine özgü bir ‘sosyal medya dünyası' oluşturuyor. Kullanım çok olunca sosyal medya ağlarının bütün özellikleri öğrenilmiş oluyor. Tabi böyle olunca da sosyal medyada geçirilen zaman bir hayli fazla oluyor. Bu da yapılması gereken diğer önemli işlerin önüne geçiyor ve beraberinde hem bireysel hem de toplumsal birçok sorunu getiriyor.
Sosyal medyanın gelişen zamanın bir gücü olduğu doğrudur ve bizler de bunu kabul ediyoruz. Elbette toplumun ıslahını hedefleyen, davaya hizmet düşüncesiyle hayatı idame ettiren Müslüman bireyler de bu alanda olacak, bu alanın gücünden faydalanacaklar ve toplumu değerlerinden uzaklaştırma çaba ve gayretinde olan kişi ve kesimlere karşı mücadelelerini en üst düzeyde sürdürecekler.
Ancak bunun nasıl ve ne şekilde olacağı, ne kadar zaman ayrılarak yapılacağı çok önem arz ediyor. Sözün burasında, şu hususun altını ehemmiyetle çizelim: Hassasiyet sahibi hiçbir Müslüman, sosyal medyayı ahiret hesabı yapmayan, dünyevi arzulardan başka hedefi olmayan ve özellikle de iradesini başkalarına teslim eden birilerinin kullandığı gibi kullanamaz! Onlar gibi vaktinin çoğunu sosyal medya ağlarında bir şeyler yazarak, paylaşımlar yaparak, sağa sola sataşarak harcayamaz!
Derdi ve hedefi rıza-i ilahi olan Müslüman bireyler, her zaman ve her yerde kendilerine yakışan ve kendilerinden beklenen işleri yapıp toplum tarafından örnek gösterildikleri gibi sosyal medya kullanımında da topluma örnek olmak durumundadırlar. Sosyal medyada bulunan inançlı insanlar bu alanı Müslüman'ca kullandıklarında elbette aynı şekilde insanlar tarafından hem takip edilecek ve hem de topluma örnek olarak gösterileceklerdir.
Müslüman'ın sosyal medya kullanımındaki hedefi; dünyevî arzuları tatmin etme, kendini birilerine ispat etme, beğendirme veyahut sırf zaman geçirme olamaz, olmamalıdır. Sorumluluk sahibi Müslüman bir şahsiyet, mücadele alanı olarak sadece sosyal medyayı göremez, görmemelidir. Şu mutlaktır: Doğru, bilinçli ve programlı kullanıldığı zaman bir Müslüman için sosyal medya mücadelenin, davaya hizmetin küçük bir kısmını oluşturabilir ama asla tümünü oluşturamaz. Bu hakikati sürekli akılda tutarak faaliyetlerde bulunmak gerekir.
Sosyal medya bir Müslüman için hayatın olmazsa olmazı durumuna gelmemelidir. Evet, hayatın bir gerçeğidir ama Müslüman'ı öncelikli faaliyetlerinden, aslî görevlerinden, Allah'a kulluk vazifesini yerine getirmekten etmemelidir. Derdi toplumun ıslahı, hedefi rıza-i ilahi olan Müslümanların sosyal medya kullanımı mutlak surette programlı ve bir amaç doğrultusunda olmalıdır. Eline telefonu aldığında ya da bilgisayar başına geçip sosyal medya hesabını açtığında ne yapacağını bilmelidir. Böyle olmadığında hedeften sapma ve asıl amacı ikinci plana atma tehlikesi söz konusu olabilir.
Asıl amacın öncelikler arasından çıkarılması, ikinci üçüncü plana itilmesi bir Müslüman için söz konusu olamaz. Bir Müslüman için asıl ve öncelikli amaç; Allah'a karşı olan görev ve sorumluluklardır, mensubu olmakla iftihar ettiğimiz aziz İslam'ın belirlemiş olduğu çerçevede hayatı sürdürmektir.
Eğer sosyal medya bir Müslüman'ın vaktini gereğinden fazla alıyorsa, onu aslî işlerinden alıkoyuyorsa bu demek oluyor ki o Müslüman'ın öncelikleri değişmiştir. Bu da istenmeyen ve tehlikeyi haber veren bir durumdur. Böyle bir durumda olan her Müslüman vakit geçirmeden ciddi bir muhasebe yapmalı, dünya ve ahiretine yarar sağlayacak, Cenabı Allah'ın rızasına ulaştıracak işleri mutlak surette öncelikleri arasına koymalıdır.