İnsanın sosyalleşmesinde ve toplumsal alanda aktif olmasında iletişim önemli bir unsur olmuştur.
İletişim yollarını güzel değerlendiren, iletişimdeki sihirli gücü fark eden, toplumsal artı ve eksileri topluma iletmede öncü ve etkin olanlar her dönemde siyasi, yönetsel ve yargısal erk üzerinde ya doğrudan ya dolaylı etkileyici olmuşlar. Ki iletişimin topluma dönük yüzü medyanın son iki asırda beşinci -hatta son yirmi yılda birinci- güç olması konunun kavranması ve bilinmesi açısından önemlidir.
İlk insandan bu yana “olumlu olumsuz, yalan doğru, iyi kötü, ümitlendiren korkutan, teşvik tehdit…” bilinmesi gereken haberler günün şartlarına endeksli en gelişmiş yol/metotlarla halkla iletilmiştir.
İletişim, sosyal bilimin bir dalı olarak gelişmiş. İyi, faydalı, birleştirici, geliştirici iletişimin nasıl olacağı konusunda uzmanlar yetişmiş, bu alanda ciddi çalışmalar yapılmış ve iktidarda bulunanlar, bu çalışmalar için büyük bütçeler ayırmış. Toplumsal inanma ve ikna iletişimdeki malzeme ve argümanlarla bire bir ilgilidir.
Peygamberler gayb ve gökler ötesi haberler/vahiy ile halklarına İlahi öğretileri iletirken “doğruluk, eminlik, sadakat” gibi kişilik yansımalarından, “belagat, fesahat, izah, ilzam” gibi dilsel etki öğelerinden, “Cennet, mükâfat, İlahi rıza” gibi teşvik/vaat unsurlarından, “mucize, hikmet, uruç/yükselme” gibi olağanüstü etkenlerden alabildiğine istifade etmiştir.
İdeolojilerin fikir babaları ve filozoflar da kendi “izm” ve felsefelerini kitlelere enjekte etme, toplumsal alanda kabul ve ağırlık oluşturma adına merak duygusu, okumamışlık, sosyal gruplaşmalar, toplumsal sendromlardan nemalanmışlar.
Hakeza zalim idareciler, güç klikleri, para ağababaları da halkı kendine mecbur etme, idare ve isteklerine koyun misali boyun eğdirme adına iletişim yolunun “tehdit, sindirme, iftira, karalama, ajite, yalan, kendini olduğundan daha güçlü/demir yumruk gösterme” adına basın, yayın, internet gibi iletişim silahlarından sonuna kadar arka almışlar. Bunlar kendi karalarını aklasın, yalanlarını doğrulasın; kibirli, gaddar, faşist, komünist duruşlarını halk için, kazanımlar içine çevirsinler ilgili mercileri diye para ve imkânlara boğmuşlar.
İletişimin sözle olsun, yazıyla olsun, reel alanda olsun sanal ortamda olsun gücü bu kadar ortadayken, bazı gelişmeler etkileyici bir tarzla habere dökülünce iktidarların devrildiği, Arap baharlarını getirdiği, işgallere yol açtığı göz önündeyken, “keçisi çalınan imamın ertesi gün keçi çalan(!) imam olarak afişe edildiği malumken hele hele son zamanlarda Nijerya’daki Boko Haram örgütünün yaptıkları nasıl ajite edildi,
Çocukları dağa kaçırmalar nasıl dramatize edildi.
Lice ve Dicle’deki olaylar sağlıklı analiz ve haber edilerek büyük bir fitnenin önüne geçildi.
Bu durumda iletişimi es geçmek, onu adalet sevdalılarının elinde sadra şifa bir ilaca dönüştürmemek akıl karı değildir.
İnternet ve bileşenlerinin; chat, facebook, twitter, share vs. zararlı yönlerini belki de İslamî duruşu muhafaza adına bilmek, dejenere eden yönünden uzak durmak lazımdır. Bu gücün ahlaksızlar, imansızlar, faydasızlar, cahiller elinde daha da tahrip edileceğini, zihinleri bulandıracağını, saf gönülleri yanıltan bir canavara dönüşeceğini de unutmamak lazımdır.
İletişimin günümüzde en gelişmiş ve önlenemez şeklini almış sosyal medya, sanal iletişimi bir nimete, tebliğ aracına, doğruları yayma, hakikatler etrafında buluşma/buluşturmaya dönüştürmek mümkündür ve küfrün, zulmün elinde imha edici bu silahı, iman ehli alırsa bunun hidayet vesilesi olan bir araca çevirebilir.
İletişimin en güçlü ayağı sosyal medyayı “çabuklukla, bilgece, birleşerek, doğrulukla, hikmetle” kullanmalıyız.
Bu noktadaki gevşekliğin yeni iftiralara, işgallere, imhalara yol açacağını, gayretinse yeni iknalara, fetihlere, imarlara vesile olacağını unutmayalım!