İşgal edilmiş Filistin topraklarında yaşananlar akılların alabileceği, dillerin anlatabileceği olaylar olmaktan çoktan çıkmış durumda. Siyonist rejim, işgal, gasp, işkence, saldırı, Yahudileştirme, alıkoyma esir tutma, katliam, sürgün, yıkma yakma, talan etme anlamında yaptığı etnik temizlik, soykırım ve insanlıkdışı tüm uygulamalarla Filistin halkına yönelik terör estirmeye devam ediyor. Siyonistler, işgal ettikleri İslam toprakları Filistin’de cürümler işlerken dışarıda ise dost-düşman ülkelere göre lobi ve terörist faaliyetlerde bulunuyor. İnsanlık suçu ve uluslararası savaş suçları kapsamındaki tüm mel’anetleriyle; Amerikan yönetimi dışında neredeyse tüm dünya ülkeleri ve halklarının nefretini kazanan işgalci israil’e yönelik yaptırım konusunda ise uluslararası sistem maalesef üç maymunu oynuyor.
İşgalcinin Gazze’ye uyguladığı ambargo, Hamas’ın 2006’da seçimleri kazanmasıyla 13 yılını dolduruyor. Bu 13 yıllık süre zarfında işgalci siyonistin 3 farklı zamanda Gazze’ye başlattığı büyük taarruzlarda 4 bin kadar insan hayatını kaybetmiş, ancak çetin bir mücadele ile karşılık veren İslami direniş hareketi Hamas, siyonist rejimin Gazze’ye girmesine fırsat vermeyerek Müslüman halklar ve vicdan sahibi insanların da takdirini kazanmıştır.
Dünya ölçeğinde küçük bir ilçe standardında bir büyüklüğe sahip olan Gazze’ye sıkıştırılan iki milyon insan dört bir yanı çevrili üstü gökyüzüne açılan kentte adeta açık hava hapishanesinde yaşıyor.
Denize açılmak isteyen balıkçılara sürekli taciz ateşi açan, Refah Sınır Kapısından yurtdışına çıkmak isteyenlere Sisi cuntasınca kapıları kapattıran siyonist israil rejiminin birincil amacı halkın direncini kırmak ve Hamas’a karşı kışkırtmak. Gıda ve en temel ihtiyaçlar ile ilaç ve tıbbı gereçlerin sayılı girdiği Gazze’de işsizlik yüzde 50’nin üzerinde, halkın yüzde 80’i fakirlik içerisinde yaşam sürüyor.
Neredeyse yılda bir iki sefer büyük çapta hava bombardımanının yapıldığı Gazze’ye bir de günü birlik yapılan hava saldırıları halkı canından bezdirmek ve kendiliğinden vatanını terk etmesi için izlenen siyonist planın bir parçası. Mesela bu hafta içinde Gazze Şeridi’ne birkaç kez saldırı düzenleyen işgal rejiminin saldırılarının birinde Gazze Şeridi’nin kuzeyinde Filistinli üç genç şehit oldu. İşgal rejimi yine dün (22 Ağustos Perşembe) erken saatlerde Gazze kentinin batısında direnişe ait bir alana iki ayrı hava saldırısı düzenledi. Yani saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
30 Mart 2018’de başlatılan ve 1. yılını geride bırakan barışçıl Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterilerinde 196 kişi şehid olmuş, 11427 kişi de engelli kalacak şekilde yaralanmıştı. Bu şehidlerin 41’i çocuktu, 8’i engelli, 2’si kadın, 3’ü sağlık çalışanı ve 2 tanesi de gazeteciydi. Bu, sadece Gazze’de barışçıl bir organizasyona rağmen gerçekleşen katliamlar.
Gazze dışında Kudüs ve Batı Yaka’da devam eden işgal ve zulümler ise farklı boyutlarda işliyor. Mescid-i Aksa’nın altında yaptıkları kazılardan bir şey elde edemeyen işgal rejimi, şimdilerde ise siyonist yerleşimci çetelerle baskın düzenleyerek daha önce Ramallah’ta bulunan Halilurrahman Camii’nde yaptıkları gibi zaman ve mekânsal anlamda Aksa’yı bölmek istiyor.
Kudüs sokaklarında Filistinli gençleri bıçaklı eylem iddialarıyla alıkoyarak esir etmek, taş atan çocukları alıkoyma, idari tutukluluk adı altında keyfi tutuklamalar yaparak yıllarca esir tutma gibi hiçbir hukuka sığmayan insanlık dışı uygulamalar yapmak, siyonist israil için sıradan işler. Ya da Doğu Kudüs’te Filistinlilerin evlerine el koyarak yıkmak veya Batı Yaka’da geniş Filistin arazilerini gasp ederek yeni yeni yerleşim birimleri inşa etmek siyonist rejimin olmazsa olmaz özel amaçlı projelerinden sadece biri
Ya Filistinli esirler… 300’ü çocuklardan oluşan 6 bine yakın Filistinli, türlü işkenceler süreciyle birlikte işgal zindanlarında bedenleri çürütülüyor.
Diğer yandan diasporada bulunan 8 milyon Filistinlinin dönüşüne(Büyük Dönüş Yürüyüşü) izin vermeyen ve bunun için katliamlar yapan siyonist rejim, Filistin topraklarında sürdürdüğü yıldırma politikasıyla da Filistin halkının göç etmesi için olmadık zulümler icra ediyor.
Tüm dünyanın mercek mercek izlediği bu soykırım; işgalci rejimin, her gün Filistinli birden çok cana mal olan saldırılarının ve parça parça kopararak gasp ettiği Filistin topraklarında devam eden işgalini yüzde yüze tamamlamanın resmidir.