Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum
Kobani ve çevresinde çatışmalar devam ederken PKK tüm bölgesel güçleri harekete geçirmek için her yolu denedi.
Solcu çevrelere Kobani’de oluşturulan “sosyalist kanton”un modelliğinden söz ettiler.
Avrupa ve Amerika’ya “radikal İslam” karşısında çağdaş değerlere sahip bir hareket olduklarını söylediler.
İran’a ve Alevilere “selefi ve cihadist bir örgüt” karşısında mücadele ettiklerini iddia ettiler.
Dünyayı kategorize etme yoluna gittiler böylece. Her yerde “ya IŞİD’e tarafsınız ya bize” sözünü dayattılar.
HÜDA PAR’a yönelik saldırılara giriştiklerinde, vahşi cinayetlere imza attıklarında yalan ve iftirada sınır tanımayarak “IŞİD’e karşı mücadele ettiklerini” iddia ettiler. Bu öyle bir yalan, öyle bir iftiraydı ki, onların bazı yöneticileri de gerçeği itiraf etmek zorunda kaldılar.
Gerçek ortaya çıktı; ama yalan makinesine dönüşmüş olan PKK sözcülerinde yüz yoktu ki! Bu kez de “Tamam IŞİD’e destek vermiyor olabilir; ama karşı olduğunu ve Kobani direnişine destek verdiğini ilan etmeliydi” deme yüzsüzlüğünde bulundular.
Alçaklıkta sınır yoktu.
“Mazlum Kobani’deki ve diğer yerlerdeki mazlum halka desteğe evet; ama farklı görüşe tahammül etmeyen ve Barzani yanlılarının şehri terk edip Güney Kürdistan’da muhacir olmalarına neden olan sosyalist kantonlara hayır” sözünün ne anlama geldiğini anlayamayacak kadar ideolojik bir körlük içindeydiler.
Aslında onları körleştiren biraz da “Türk solu”nun verdiği destekti.
İdeolojisi, mücadele heyecanı tükenmiş, zamanını entel barlarda geçiren dinozorlara gün doğmuştu Kobani bahanesiyle.
Bir süre önce ağaç duyarlılığıyla başlayıp vandallık ve yağmaya dönüşen “gezi kalkışması” sonuç vermemişti. Entel barlarında “gezi ruhu” diye diye yaşanan dünyada somuttan soyuta doğru evirilmeye başlayan garip bir tür vardı artık. “Çav bella”nın tınısı yavaş yavaş kayboluyordu.
İmdatlarına Kobani yetişti.
II. Dünya savaşında Almanya’nın yenilmeye başladığı şehir olan Stalingrad ismi ön plana çıkarıldı. Kobani=Stalingrad.
Çok sayıda çelişki vardı tabii.
O zaman saldıran dünyanın en büyük askeri gücü olan Almanya idi, şimdi ise yeni ortaya çıkmış bir örgüt olan IŞİD; ama olsun, faşizm faşizmdir öyle değil mi?
Stalingrad savaşında iki devlet vardı, şimdi kendini devlet ilan eden iki örgüt.
Meselenin Stalingrad ile bir benzerliği vardı tabii: PKK adlı Stalinist örgütün varlığı.
Marxist-Leninist bir örgütün Amerikan uçaklarının desteğinde savaşması bile kesmiyordu kimi solcuları. Karşı çıkan ve antiemperyalizmden emperyalizmle kol kola yürümeye giden süreci ve hâlihazırdaki olayı eleştirenler de vardı; ama azınlıktaydı.
Artık, belli aralıklarla Suruç’ta görünmek ve basına Kobani mesajı vererek varlığını hatırlatmak ruh sağlığı bozulmuş romantik solcular için bir terapi görevi görüyordu.
Varsın “gezi ruhu” tuz ruhu olup uçsun, şimdi Stalingrad önlerinde zafer türküleri söylemenin zamanıdır.
Her ne kadar sosyalizm, materyalist ve realist bir felsefeye sahipse de bırakın bu kadar romantizm de barındırsın.