Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine 38 kilometre uzaklıkta bulunan Taşıkara (Bıtik) köyünde yaşayan 70 yaşındaki M. Emin Tazefidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak köylerinde yaşadıkları sorunları anlattı.
Mektubunda, 2011 yılına kadar köylerine hiçbir siyasetçinin girmediğini belirten Tazefidan, “Hazreti Adem’den bugüne köyümüze bir vekilin uğramışlığı yoktu, ta ki eski bakanımız, Sayın Faruk Çelik Bey’in ziyaretine kadar. Vatandaş olarak bir vekili, kaymakamı, belediye başkanını ilk kez 2011 yılında gördük. Köyümüz şehirden 38 kilometre uzakta bir köy. Köy diyorum, gerçi büyükşehirle birlikte mahalle olduk. Nasıl olduysak onu da anlamış değilim. Ben nüfus dairesinde Taşıkara köyü diyorum; memur; ‘Amca hayır, Taşıkara Mahallesi’ de", diyor. Anlayacağınız zor iş. Köyümüze gelinip vaatler verilmeseydi belki de aklımıza bu tür şeyler gelmezdi. Yine bir hocadan dinlemiştim; soğuk kış günü nöbet tutan bir askeri denetleyen padişah, askere; ‘Üşümüyor musun?’der. Asker, ‘Hayır padişahım’ der. Padişah, ‘Tabii ki üşüyorsun; bekle, emir vereceğim sana kışlık kürkler getirsinler.’ demiş. Fakat padişah sözünü unutmuş. Büyük bir umutla bekleyen asker, soğuğa alıştığı halde o umutla yatıp kalktığı için, donarak ölmüş.”
“Gençlerimiz bir bir köyü terk ediyor”
Mektubunda 130 haneli köylerinde bulunan çeşmelerinin bilinçsizce vurulan sondajlar sonucunda 2012 yılında kuruduğunu belirten Tazefidan, “Eşeklerle, atlarla çevreden su taşımakta beli bükülmüş ihtiyarlarımız. İhtiyar diyorum, çünkü köyde genç kalmadı bu şartlardan dolayı. Bilinçsizce çevrede vurulan sondaj kuyu çalışmaları nedeniyle köyümüzün tüm suları kurudu. İtfaiye haftalık olarak köyümüze su taşımakta, hayvanlarımız susuzluktan kırılmaktadır. Gençlerimiz bir bir köyü terk etmekte, gecekonduları ve büyükşehirlerde kâğıt toplamayı köy hayatına tercih etmektedirler artık. İnsan, nasıl bırakır yaşadığı yeri? Ben bir türlü anlamış değilim? Ağacından meyve toplarken düştüğü bahçesini, kafasını yardığı kayaları, kuzuların ilk sesini, baharın rengârenk çiçeklerini, gözleri yeni açılmış köpek yavrularını, yağmurun sesini, sabah sessizliğindeki ezanı, taşan dereden balık avlamayı.” ifadelerine yer verdi.
“Tuvalet olmadan medeniyet olur mu?”
Mektubunda köy okullarındaki su ve tuvalet sorununa değinen Tazefidan, “600 öğrencisi olan bir okulda tuvalet kokusundan çocukların başı dönüyor, mideleri bulanıyor. Allah korkusu olan hiçbir idareci de yok ki buna bir çözüm bulsun. Büyükşehir olacaksınız, yolunuz, kanalizasyonunuz, okulunuz ve çeşmeniz yapılacak diye bize 7 yıldır söz veren Ankara’nın büyük büyük bakanları umudumuz olmuştu. Sabırla bu yedi yılı tükettik. Lakin ne kanalizasyon, ne su, ne de okulumuzun hiçbir eksikliğinin giderileceği yok. Yıl 2018 hedef 2023, tuvalet olmadan medeniyet olur mu? Su olmadan temizlik olur mu?” dedi.
"Ölmeden önce köyümde kanalizasyon, su ve tüm eksikliği giderilmiş bir okul istiyorum"
Cumhurbaşkanına seslenerek köy okullarındaki sorunların ölmeden önce çözülmesini isteyen Tazefidan, son olarak şu cümlelere yer verdi: “Sizde zorluklar içinde büyümüş bir hemşerimizsiniz. Sizde, Anadolu’nun elleri nasırlaşmış, yüzü güneşte kavrulmuş insanının cefa ve vefasını gördüğümden bu mektubu yazdırmaya karar verdim. Ölmeden önce, köyümde kanalizasyon, su ve tüm eksikliği giderilmiş bir okul istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Her sabah okula torunlarımı bırakıyorum bu köyde. Öğretmenlerin çaresizliği, durmadan sağa sola yazı yazıp yardım istemeleri ve benim bu fakir halimle onlara yardımcı olamamam, derinden üzüyor beni.”
İLKHA