Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının köyden kente göçü önlemeyi amaçlayan projesini değerlendiren köylüler, projenin güzel olduğunu, fakat su ve mera sıkıntısı yaşadıklarını, bu sorunların çözülmediği takdirde elindeki hayvanları da satıp köyden göç etmek zorunda kalacaklarını söylediler.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba’nın, köyden kente göçü önlemeyi amaçlayan “Köyden şehre gitme. Hem maaşını al hem kendi işinin patronu ol” projesi olumlu karşılandı. Çiftçi ailelere 300 damızlık koyun, koyunlara bakanlara ise asgari ücret üzerinden maaş verilecek.
Söz konusu projeyi değerlendiren Mardinli besiciler, projenin iyi olduğunu, fakat her şeyden önce mera ve su sıkıntısı yaşadıklarını söyledi.
Kızıltepe ilçesi Gürmeşe (Badina) Mahallesi’nde hayvancılık yapan Mahmut Kesen, köyde yaklaşık 6 aydan beri su olmadığını, su ihtiyaçlarını çevre köylerden karşılamaya çalıştıklarını söyledi.
“Ya hayvan besleyeceğiz ya da buradan göç edip batıda ırgatlık yapacağız”
Köyün yüzde 90’ı hayvancılıkla uğraştığını ancak mera olmadığı için büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten Kesen, şunları söyledi:
“Hem mera hem de su sıkıntımız var. Eskiden köylüler yaylalara çıkıyordu, Olağanüstü Hal nedeniyle o da yasaklandı. Önümdeki mart ayında köyler yaylalara çıkmak zorunda çünkü bu köyün tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Ne ekilecek bir yer var ne de başka bir geçim kaynağı… Köyümüzde yaklaşık 15-20 bin küçükbaş hayvan var bunlar nereye gidecek? Meralarda yasak! Biz mahalle (köy) olarak Kızıltepe’ye bağlıyız ama Mazıdağı ile sınır komşuyuz. Meramız Mazıdağı’n içine kadar gidiyor ama Mazıdağı’ndakiler de ‘sizin ilçe sınırlarınız var’ diyor. Meralarımız var ama istifade edemiyoruz. Köy olarak çok zor durumdayız. Burada ya hayvan besleyeceğiz ya da buradan göç edip batı da ırgatlık yapacağız. Başkada alternatifimiz yok.”
“Mera var ama yasak!”
Hayvancılıkta işin uzmanı olduklarını ve Tarım Gıda Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın ‘köyden şehre gitme’ projesinin kendileri için çok iyi olduğunu söyleyen Kesen, “Kırsal da yaşıyoruz, yerimiz müsait ama tam olarak buna vakıf değiliz. Prosedür nasıl işleyecek, bizde düşen ne olacak, devlet tarafından ne gibi imkânlar sunulacak? Onu pek bilemiyoruz. Hayvanları alsak da nasıl besleyeceğiz? Köy hayvancılıkla geçiniyor, mera var ama yasak! Su da yok. Tarım Bakanının söylediği çok güzel bir şey ama ilk önce bizim mera ile su sıkıntımızın giderilmesi lazım. Köy şartlarının düzeltilmesi ve meranın genişletilmesi lazım yoksa bu hayvanları aldık hepsi ahırda beslenmez ki otlatmak için yayla ya götürülmesi lazım. Sadece hayvan vermek yeter değil bu imkânları da sağlamak lazım.” dedi.
“Bu asırda insan söyleyeme utanıyor ama suyumuz yok!”
Su kuyularının bozulmasından dolayı yaklaşık 6 aydan bu yana susuz olduklarını ve su ihtiyaçlarını çevre köylerden traktör veya eşeklerle karşıladıklarını belirten Kesen, bunun bir utanç olduğunu söyledi.
Kesen, “Bu asırda insan söyleyeme utanıyor ama köylü susuz, suyumuz yok. Eskiden kaynak suları, pınarlar vardı ama onlarda çoktan kurumuş. Bir su kuyumuz vardı o da bozuldu, yapan veya ilgilenen yok. Köylü kendi imkânlarıyla komşu köylerden traktörlerle tankerlerle, kimisi eşeklerle su taşıyor. Köyün içerisinde şu an şebeke suyu yok. Proje var su kulesi de yapılmış ama 6 aydan beri su deposuna bir damla su girmemiş. Borular hepsi kopuk bir damla su bile çıkmıyor. Başka bir yerde kuyu kazdılar orada su çıkmayınca onu kapatıp gittiler. Burada yaklaşık 2 bin nüfus yaşıyor ve su yok. İnşallah yetkililer sizin aracılığınızla bizden haberdar olur ve çektiğimiz su sıkıntısını görür ve bu sıkıntımızı giderirler.” diye konuştu.
“Su sorunu çözülmezse göç etmek zorunda kalacağız”
Su sıkıntılarının giderilmediği takdirde köyden göç etmek zorunda kalacaklarını söyleyen besicilerden Süleyman Dinler de şunları söyledi:
“Suyumuz, meramız yok. Yem çok pahalı ne yapacağımızı bilmiyoruz. Baharda meraya çıkmamız lazım. Gittiğimizde bizim meramız olmasına rağmen Mazıdağı köylüleriyle sıkıntı yaşıyoruz. Yetkililer mera sıkıntımızı giderse ve bize destek verseler çok iyi olur. 5-6 aydır suyumuz hiç yok. Traktörlerle komşu köylerden su getiriyoruz. Traktörü olmayan eşeklerle taşıyor. Su yoksa hayvanda beslenmez. Böyle devam ederse hepimiz buradan göç etmek zorunda kalacağız.”
“Bu asırda eşeklerle su taşıyoruz”
Eşeklerle su taşıdıklarını kaydeden besicilerden Davut Dinler, “Köyümüzde 15 bin küçükbaş hayvan var ve 6 aydır köyümüzde su yok. Bu asırda eşeklerle su taşıyoruz. Dört bir tarafımız dağlarla kaplı ilçe sınırlarımız ‘yasak’ bölge gidemiyoruz. Yaylaya çıktığımızda ilçe sınırını geçmek zorunda kalıyoruz gitmesek ne mera var nede su var. Gittiğimizde de ilçe sınırını geçtik diye sıkıntı yaşıyoruz. Fakıbaba’nın açıkladığı projede verecekleri hayvan karşılığı köydeki arazinin ipotek altına alınması güzel bir şeydir.” dedi.
“Sorunlarımız çözülmezse elimizdeki koyunları satacağız”
“Su sorunu çözülmezse bırakın yeni koyun almayı elimdekileri satacağım” diyen Dinler, sözlerine şöyle devam etti: “Bize 300 koyun verilecek diyorlar. Benim şu an 200 koyunum var ve yeterince sulamıyorum. Su olmadığında 300 yeni koyunu değil, elimdekini de satacağım. Değil 300, 500 koyun da verseler bu imkânlarla besleyemeyiz. Su yok, yem pahalı. Su ve mera olmasa hayvan sayısı 15 bin den 5 bine düşer. Bırakın yeni hayvan almayı elimizdekileri satmak zorunda kalacağız. Zorunlu olarak bu hayvanları otlatmaya götürmemiz lazım. Bunları evde besleyemeyiz. Arpanın kilosu bin 200-300 lira civarında samanın kilosu 500-600 civarı ne yapacağız? Hayvanların aşı sıkıntısı da var. Şap aşısı zamanı geldi normalde şap aşısı Türkiye’nin her yerinde bedavadır. Bu doğal olarak hayvan yetiştiricilerin hakkıdır. Onu da parayla almak zorunda kalıyoruz. İlçe Tarıma gidiyoruz. ‘Aşı bitmiş 2 ay sonra gelecek’ diyorlar. Aşı vakti geçtikten sonra aşı gelse faydası olmaz. Paramızla almak zorunda kalıyoruz.”
“El arabası ve eşeklerle komşulardan su çekiyoruz”
Besicilerden Hüseyin Dinler de hayvancılıkla uğraştığını eşi hasta olduğunu sularının akmadığı için kendisinin hayvanları sulamak için bidonlarla komşuların tankerlerinden su taşıdığını söyledi.
Adile Şeran da “Gördüğünüz gibi su yok perişan haldeyiz. Sabahtan akşama kadar ev ihtiyacı ve hayvanlar için el arabası ve eşeklerle komşulardan su çekiyoruz. Hangi çağda yaşıyoruz? Millet aya çıktı, bizde hâlâ bu haldeyiz.” diye konuştu.
İLKHA