Özelde Diyarbakır ve genelde tüm bölgede hendek ve barikatlardan sonra öne çıkan en büyük sorun çatışma bölgesindeki esnafın ekonomik olarak gerilemesidir. Çukur kazarak ve barikatlar kurarak alan hâkimiyeti kazanma stratejisi devam ettiği müddetçe buna karşılık sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarında devam edeceği görülüyor. Dolayısıyla çatışmanın olduğu ilçelerde ve kısmen bölge genelinde ekonomik verilerdeki düşüş de devam edecektir.
Çatışmalar, kırsaldan şehir merkezine, halkın ve esnafın yoğunlukta olduğu sokaklara PKK tarafından bilerek taşındı. Halk birebir çatışmaların ortasına çekilmek istendi. Sur ve diğer kimi ilçeler adeta Suriye'ye dönüştürülmeye çalışıldı. Halkın boşalttığı evlere el konuldu. Bu evlerin içinde balta ve kazmalarla geçitler açıldı. Bu geçitler diğer ev ve sokaklara bir geçit olarak kullanıldı.
Hendek ve barikatlara karşı sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Hendekler kapatılırken ve barikatlar kaldırılırken çatışmalar çıkıyor. Halk bir anda kendini bir çatışma ortasında buluyor. Halk kimi zaman günlerce dışarı çıkamıyor. Günlerce fırına gidemiyor. Tüpünü dolduramıyor. Çoğu zaman su ve elektrik de kesik.
Esnaf günlerce işyerini açamıyor. Özellikle gıda, sebze, meyve ve et ürünleri satan çoğu esnafın malları ya bozuluyor ya da son kullanma tarihi geçiyor. Esnaf da, buralarda yaşayan tüm halk da perişan durumda ve tek çare göç etme kalıyor. Zorunlu bir göç... Sadece zaruri bir kaç eşyasını alarak çatışma ortamından kaçış...
Diyarbakır merkez ilçe esnafının % 20'si Sur İlçesinde faaliyet gösteriyor. İş yerleri açılamıyor, açıldığı günlerde ise dışarıdan her hangi bir müşteri gelmediğinden yapılan cironun yarısı bile yapılamıyor. Kiralar ödenemiyor. Tarihi gelen çek, senet ve kredi kartlarının ödemesi yapılamıyor.
Diyarbakır Sur'da yaşanan çatışmalardan dolayı şimdiye kadar 311 işyeri kapandı. 3 binin üzerinde kişi işsiz kaldı. Ticaret hacmi gün be gün düşüyor. Esnaf kan ağlıyor. Diyarbakır'ın tarihi dokusu ve merkezini oluşturan Sur ilçesinde on bine yakın esnaf var. Hizmet sektörlerinde bir simge haline gelmiş binlerce esnaf çare bekliyor.
PKK çatışma ortamından halkın kaçmasını istemiyor. Çünkü halkın çatışma ortamlarından kaçması canlı kalkanlarını kaybetmesi anlamına geliyor. Arkalarına saklanacakları kadın, çoluk çocuğun gitmesi demek oluyor. Bunun için halkın buraları terk etmemesi için her yolu deniyorlar. Ancak halk için başka seçenek de yok.
Bu kadar baskı ve zarar halkı uyandırır mı bilmiyorum. Bu halkın yıllardır kendisine zarar veren örgüte karşı yeter demenin zamanı çoktan geçti. Hala körü körüne savunan ve hakikatleri görmeyen binlerce insan var. Bunun tek sebebi taassup ve ırkçılık hastalığıdır. Buna karşılık bu siyasetin çok yanlış bir siyaset olduğunu ve bu yolla Kürt halkının hiç bir kazancının olmayacağını, tam aksine kaybettikleri değerlerin çoğalacağını dile getirenlerde azımsanacak kadar değildir.
Halkının sırtında bir kambur gibi duranlar, halkı için tutarlı bir siyaset üretemeyenler, halkının evlerini harabeye çevirenler, esnaflarını iflasa sürükleyenler, gençlerini batıl bir dava olan Komünizm ve Sosyalizm uğrunda insafsızca öldürtenler her iki elini bu halkın yakasından çekmelidir. Destek verenler de kendine gelip bu gaflet uykusundan uyanmalıdır.
Bu çatışma ortamında ciğerlerimizi en çok yakan tarihi Kurşunlu Camisinin yakılmasıdır. Din ve imandan yoksun Ebrehe yolunun yolcusu olandan başkası camileri yakmaz. Her kim bu camimizi ve diğer camilerimizi yakıyorsa dilerim Mevla'mdan Ebrehe ve ordusunun akıbetine uğramasıdır. Yine dilerim Mevla'mdan bu olayların bir an önce durması ve bu halkın uyanıp dünya ve ahiretine zarar verenleri yalnızlaştırmasıdır diyor ve sizi Allah'a emanet ediyorum.