Sur'daki olayların arkasında sadece öz yönetim veya özerklik düşüncesi mi var? Yoksa Sur ilçesinin kamulaştırılıp yerine yeni binaların inşa edilmesine karşı pay sahibi olma düşüncesi mi?
Sur halkı evlerine zorla giren PKK'lilerin ve bunlara karşı operasyon yapan güvenlik güçlerinin iki ateşi arasında kalmamak için, çareyi eline alabildiği bir kaç parça eşyasıyla kaçmakta buluyor. Boşalan evlerine PKK'liler yerleşiyor. Karşılıklı iki ateş arasında evleri harabeye dönüyor ve eşyaları harap oluyor. Evinden kaçanların kimi geri dönmek, kimisi de geri dönmemek üzere çatışma bölgesinden ayrıldı/ayrılıyor. Geri dönmeyi düşünmeyen ve eli darda olanlar, evlerini çok komik fiyatlarla karşılarına çıkan fırsatçı ve çoğu PKK'li olan emlakçılara satıyor.
Emlakçı görünümündeki PKK'liler, Sur'da göstermelik sözleşmelerle ev alıyor. Sadece bir emlakçı, Sur'da hiç görmediği yedi daireye 40 bin lira ödediğini belirtiyor. Emlakçılar, buranın kamulaştırılacağını ve yeni bir kentsel alan oluşturulacağını bu yüzden buradaki bina ve parsellerin çok kıymetleneceğini iyi biliyor. Belediye de bunu iyi biliyor. Bu yüzden daha fazla pay sahibi olmak için çabalıyorlar.
Ev sahipleri ise zor durumda ve buranın kıymetleneceğinden çoğunun haberi ya yok. Ya da günü kurtarma derdinde. Evlere, çatışmalar nedeniyle normal fiyatını kimse vermiyor. Eli darda olan ve gittiği yer ve mahallede ev kiralayıp iş kurmak için göç edenler, evlerini fiyatının yarı fiyatından çok daha aşağısına satmak zorunda kalıyor.
Sur'da yaşanan olaylar tüm kenti etkiledi. Sur ilçesinin yanı başında bulunan Yenişehir'de de geçen yıl 230 bin liradan alıcı bulan evler şu an 150 bin liraya düştü. Bağlar'da 150 ile 180 bin lira arasında satılan geniş avlulu konak evlerin fiyatı da 100 ile 120 bin liraya kadar indi.
Sur ilçesi, Diyarbakır'ın tarihi ilçesi ve eski Diyarbakır evlerinin, hanların ve kültürel yapıların yoğun olduğu bir yer. Sur'daki kentsel dönüşüm uzun süredir tartışılan bir konu. 2010'da Sur'daki Alipaşa ve Lalebey mahallesinde TOKİ, Bakanlık ve Belediye işbirliğindeki kentsel dönüşüm kapsamında 850 yapının 330'u yıkıldı. Halkın tepkisini çeken bu süreç 2013 yılının sonunda belediye tarafından durduruldu. 2012'de ise Bakanlar Kurulu'nun kararıyla riskli alan ilan edildi. Çatışmalarla beraber kentsel dönüşüm yeniden gündeme geldi.
2012 yılı sonunda çıkan riskli karar ilanıyla bütün yetki bakanlığa geçmişti. Ancak halkın bir önceki projeye tepkisi nedeniyle bugüne kadar bir ilerleme sağlanamadı. Sadece Ulu cami etrafında birkaç binayı yıkabildiler. “Bugüne kadar riskli alan kararına dayanarak yıkılan binalar kamulaştırılarak TOKİ'ye devredildi.
Sur'daki çatışmalar sonrasında kentsel dönüşüm kapsamında mahallenin yıkımı hızlıca sağlanacak ve 4 bin konutluk kentsel dönüşüm uygulanacak. Tarihi yapıları saran ve ömrünü tamamlayan 8 bin konutun yüzde 50'si, kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçerken, Sur'da yaşayan vatandaşlar için ilk etapta 1600 konutluk yer tespit edildi. Evleri yıkılacak vatandaşlar, yeni yapılacak konutlara yerleşecek. Ayrıca 2009'da da TOKİ'nin bu yönlü tamamlanamamış bir çalışması olduğu biliniyor.
Çevre ve Şehircilik bakanlığının yetkileri geniş olduğundan Sur'da yapılacak kamulaştırmayı tek başına yürütebilir. İşte belediye de bundan korkuyor. Sur'dan daha fazla pay sahibi olabilmek için tüm kozlarını kullanacak. Gerekirse toplumsal muhalefet yapmak için halkı sokaklara dökecek, dökmeye çalışıyor.
Burada asıl olan Sur halkının paniklememesi ve mümkünse şu anda elindekini yarı fiyatından aşağı fiyatlara satmamasıdır. Sur değerlenecek ve gün gün fiyatı artacaktır. Önemli olan şu anda sabretmek ve olayların seyrini takip etmektir.
Vesselam..