Süresiz nafaka mağdurları: Taleplerimizin acil olarak karşılık bulmasını istiyoruz

Eşlerinden boşandıkları için sürekli nafaka ödemek zorunda kalan erkekler, ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm edilmelerinin adil olmadığını belirterek, taleplerine karşılık verilmesi gerektiğini söylediler.

Eşlerinden boşandıkları için sürekli nafaka ödemek zorunda kalan erkekler, yaşanan olumsuz durumun kendilerini ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm etmemesi gerektiğini ve bu durumun adil olmadığını söyleyerek, kanunun düzeltilmesini ve taleplerine karşılık verilmesini istediler.

Çiftlerin herhangi bir sebepten ötürü boşanmaları sonucunda erkeklere yüklenen yoksulluk nafakası ya da süresiz nafaka ödemeleri, erkekleri mağdur etmeye devam ediyor.

Boşanma sonrasında ödedikleri nafakaların kendilerine ciddi bir külfete dönüştüğünü belirten "Sürekli nafaka mağdurları" yaşadıkları mağduriyeti İLKHA'ya anlatarak sorunlarının adil bir şekilde çözüme kavuşmasını istediler.

Kısa bir evlilik süreci yaşadığını fakat boşanma süresinin ciddi bir şekilde uzadığını ve bunun taraflar için sorun teşkil ettiğini söyleyen Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu üyesi Nizamettin Doğan, kadın ve erkek eşitliği altında erkeklerin tamamen bastırılmaya çalışıldığını dile getirerek, "Kadının beyanı esastır" denilip mağdur edildiklerini anlattı.

Doğan, "Mahkemelerde taraflar kanunen aynı kusurda olsa bile erkek devamlı suçlanıyor. Biz, artık bu yükün erkeklerin omuzlarından kaldırılmasını bekliyoruz. Mahkeme tarafından belirlenen suçun oranına göre ceza verilmesini talep ediyoruz." dedi.

"Günümüzde hangi suç ömür boyu bir ceza ile sonuçlandırılıyor?"

Mahkemelerin sürekli olarak erkekleri suçlu bulduğuna dikkat çeken Doğan, "Erkek suçsuz olsa bile mahkemelerde devamlı suçlu durumuna düşüyor. Haberlerde sık sık gördüğümüz gibi kusur oranları eşit olsa bile erkeklerin süresiz nafaka veya tedbir nafakası ödemesi şeklinde karar veriliyor. Aile mahkemeleri her ne kadar erkeklere destek verse de dava Yargıtay'a taşındığında durum tam tersi oluyor ve Yargıtay kararı bozuyor. Burada erkeklerin tamamı haklı veya haksız şekilde mağdur oluyor. Haklı olan bir dünya erkek var. Biz, bunların haklarının verilmesini istiyoruz. Daha adil bir mahkeme olmasını istiyoruz. Bunun dışında erkeklerin çalışmadığı dönemlerde de sürekli nafaka ödeme ile ilgili borç yükümlülüğü taşımasından dolayı üzüntü içerisindeyiz. Çünkü aynı durumu yaşayan binlerce insan var. İşi, evi, belki de kalacak bir yeri yok ama insanlara ömür boyu nafaka biçiliyor. Kimisinin engellilik durumu var, kimisinin gözleri görmüyor, ayakları tutmuyor ama sürekli nafaka cezası kesiliyor. Suç işlememiş olan hangi insanın suçu ömür boyu nafaka ödeme olabilir? Hangi suç günümüzde ömür boyu bir ceza ile sonuçlandırılıyor? Sırf eşinizden boşandığınız için ömür boyu ceza alıyorsunuz. Bu adil değil, bunun hükümet tarafından düzeltilmesini istiyoruz. Taleplerimizin acil olarak karşılık bulmasını istiyoruz. Biz, özellikle sayın Cumhurbaşkanımızdan sadece danışmanlarının ya da kendisine yakın milletvekillerinin, aile bakanlığının değil STK'ların da aynı masada dinlenmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Baba çocuğunu görmek adına bir gün için bir maaş harcıyor"

Boşanma sonrası yaşanan çocuk haczine de değinen Doğan, "Herkesin cebinde yeterli miktarda para olmayabiliyor. 500 lira ödeme yaparak mahkeme dava açıp polisler eşliğinde, mahkemenin verdiği kararla 1-2 gün çocuğunu haciz etsin. Kimisi var başka şehirde oturuyor. Mahkemeye 500 lira verip sonrasında yol parası, çocuğunu görüp onunla zaman geçirmesi derken insanlar bir aylık maaşını bir günde harcamak zorunda kalıyorlar." şeklinde konuştu.

"Kadın sadece bir beyanla erkeği maddi, manevi ve kariyer olarak istismara uğratabilir"

Kadının beyanının şartsız, koşulsuz her türlü hükmün önüne geçmesinin doğru olmadığını vurgulayan Doğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Kadın ve erkek eşitliği altında erkekler tamamen bastırılmış durumda. Erkek hiçbir yerde sözü ve beyanına dayanılarak işlem yapılmıyor ama kadın sadece bir beyan üzerine hedef gösterdiği bir erkeği maddi, manevi ve kariyer olarak istismara uğratabilir. Bu işin ucu o kadar açık ki bir erkeğin kendisini savunacak konumda olduğunu düşünmüyorum. Yolda giderken, otobüste, dolmuşta her yerde bu başınıza gelebilir. Günümüzde toplu taşımalar çok kalabalık, gerektiğinde yakın temasta bulunmak durumunda kalıyorsunuz. Böyle bir durumda bile kadın, birisi için 'bana cinsel istismarda bulundu' dediğinde bunu ispatlayacak hiçbir delil olmasa bile direkt olarak hapis cezasına çarptırılıyorsunuz. Hangi devlette, hangi toplumda böyle adaletsiz bir düzenleme olabilir. Erkeklerin günden güne devlet tarafından sindirilmesine tahammül edemiyoruz. Her yerde kadın ve erkek eşitliğinden bahsedip her türlü kanunun erkekleri bastırmasını kabul edemiyoruz. Erkeklerin herkesin hayatında yeri olmasına rağmen topluma düşmanca yansıtılmasına anlam veremiyoruz. 'Kadının beyanı esastır.' kanununun bir an önce düzenlenmesinin gerekli yerlerde tartışılarak gerekenin yapılmasını istiyoruz."

"Boşanmadan nafaka ödemeye başladım"

Yaklaşık 11 yıldır nafaka ödediğini söyleyen "Süresiz nafaka mağduru" Fahrettin Erdoğan ise "2008 yılında başlayıp 2009 yılında biten bir evliliğim oldu. Yaptığım bu evlilikten bir çocuğum var. Ben eski eşime boşanma davası açmadan o bana nafaka talebinden dava açtı. Ben kendisiyle boşanmadan iki yıl boyunca nafaka ödedim. Daha sonra evi terk edip gittiğinde ben bunun olmasını istemedim, eve dönmesini istedim. Onu beklememe rağmen olmadı. İki yıl sonra boşanma davasını ben açtım. Boşanma davasını açtıktan sonra kendisinin evi terk edip gitmesi kusurlu bulunduğu halde ben kendisine maddi ve manevi tazminat ödeme zorunluluğu altında bırakıldım. Yaklaşık 11 yıldır ben kendisine nafaka ödüyorum ve ben boşanmadan nafaka ödemeye başlamış birisiyim." dedi.

"Boşanan erkeğe yaşama hakkı yokmuş gibi davranılıyor"

İlk evliliğinden olan çocuğunu boşandıktan bu yana hiç göremediğini belirten Erdoğan, "Bugüne kadar bu evlilikten olan çocuğumu da hiçbir şekilde göremedim. Çocuğumu görmek istediğimde icra ve mahkeme yoluna başvurmam istendi. Ben, kendi öz evladımı neden bir eşya veyahut mal gibi haczedeceğim? Boşandıktan sonra birçok sıkıntı yaşadım. Karşı tarafın nafakasını işsiz kaldığım için ödeyemediğimde beni hapisle, mahkeme açmakla tehdit etti ve bunların hepsini yaptı. Ben icralık oldum. Daha sonra bana davalar açıldı ve bana en son bundan 6 ay önce nafaka arttırma davası açtı. Bu davadan da kazandı. Ben suçsuz olduğum halde süresiz nafaka ödemeye mecbur bırakıldım. Bu cüzi bir miktarken artık beni zorlamaya başladı. Artık ben de bir yuva kurdum. Bir eşim ve bir evladım daha var. Kiralık evde oturuyorum, faturalarım var ve bunları ödemekte zorlanıyorum. Karşı tarafa 600 lira nafaka ödüyorum. Bu da asgari ücretle çalışan birisi için çok fazla. Ayrıca 2 bin 500 lira avukat parası da bana ödetildi. Tüm bunların üstüne birikmiş nafaka borcu ve mahkeme masrafları çıktı. Hepsini topladığımda aylık 950 TL ödüyorum. Ülkemizde Asgari ücret 2 bin lira. Tüm masraflardan sonra kalan parayla hangi ihtiyacımı karşılayacağım? Sonuçta ben de kendi hayatıma devam etmek zorundayım. Ben bu eşimden ayrıldım diye, bir daha yuva kurmayacağım, diye bir şey yok. Neden hep mağdur edilen erkekler oluyor? Yargıtay'ın en son vermiş olduğu kararda da biz bunu gördük. Sanki erkeğe, boşandıktan sonra hiç yaşamaya hakları yokmuş gibi muamele ediliyor. Bu ülkede erkeğe karşı bir zulüm var. Tekrar yuva kurmasın, evlenmesin, çocuk sahibi olmasın deniliyor." diye konuştu.

"Verilen sözlerin yerine getirilmesine kim neden engel oluyor?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 100 Günlük Eylem Planı'nda kendilerine verilen sözün hâlâ yerine getirilmediğini de hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Her zaman bir seçim sonrasına erteleniyoruz. Artık bizim yaşamdan ümidimiz kesilmeye başladı. Bizimle birlikte eşimiz, çocuğumuz, anne, baba, kardeşlerimiz var. Sadece biz değil, bunlar da olumsuz etkileniyor. Herkes huzursuz oluyor. Yani tamam, kadın mağdur edilmesin ama erkek de hiç yokmuş muamelesi görmesin. Biz, devlet yetkililerine sesleniyoruz. Artık gerçekten bu zulme ve işkenceye son versinler. Kimsenin artık buna dayanacak gücü kalmadı. Verilen sözlerin yerine getirilmesine kim neden engel oluyor? Bu ülkenin bekası için aile kadar önemli ne var? Ama her şeyden geride kaldı. Bir poşet ya da cam filminden bile geride kaldık. Sonuçta ailenin bozulmasıyla toplumun ahlakı da bozuluyor. Bu yüksek nafaka ve tazminatlar insanlara kötü örnek teşkil etmeye başladı. Evlilikler artık maddiyat yüzünden yıkılmaya başladı. Yani bir gün bile evli kalsan karşındakine maddi manevi tazminat ödemek zorundasın. Ömür boyu bir borçla yaşamak zorundasın. Bu insanın kaldırabileceği bir yük değil. Cumhurbaşkanımıza bu bir teyzemiz tarafından da söylendi. Sonuç alınamadı. Artık dayanacak gücümüz kalmadı."

İLKHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

HÜDA PAR Milletvekili Dinç'ten siyonizm ile topyekûn mücadele etme çağrısı
Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!