Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyelinin umudu sığındıkları topraklarda yeşeriyor. Çok sevdiği gazeteciliğe ülkesindeki savaşın çıktığı 2011'de başlayan ve henüz yeni başladığı mesleğini kendi ülkesinde sürdürememenin burukluğunu yaşayan Suriyeli Firas Aldip (30), Suriye'den Türkiye'ye yaşadığı zorlu sürece rağmen mesleğini Gaziantep'te sürdürmenin mutluluğunu yaşıyor.
Suriye'de üniversite öğrencisi iken ülkesindeki savaştan dolayı okulunu son sınıfta bırakmak zorunda kaldığını, bir yıl gazeteci olarak çalıştıktan sonra 4 yıl önce Gaziantep'e sığındığını ve burada bir yerel gazetede çalışmaya başladığını belirten Aldip, her ne kadar ülkesinde uzakta olmanın acısını yaşasa da mesleğini icra etmenin sevincini yaşadığını belirtti.
Suriye'de savaşın başladığı dönemlerde ülkesinde ailesiyle kalmaya çalıştığını, ancak şiddetin artması ve hayat şartlarının zorlaşmasıyla mesleği gereği Gaziantep'e gelmek zorunda kaldığını belirten Aldip, "Normalde ben ziraat mühendisliğini okumuştum. Savaş başladığından dolayı ben de üniversiteyi son sınıfta bırakmak zorunda kaldım. Direniş sürdüğü sırada yaklaşık bir yıl medya işiyle uğraştım, savaş muhabirliği yaptım. Bir saldırıdan dolayı 4 yıl önce Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldım." dedi.
4 yıldır mesleğini Gaziantep'te günlük yerel olarak yayın yapan Referans Gazetesi'nde çalıştığını ifade eden Aldip, aynı zamanda farklı Arap televizyon kanallarında canlı yayın muhabirliği yaptığını belirterek, bazı haber sitelerinde ve gazetelerde de yazarlık yaptığını bildirdi.
Suriye'de gazetecilikten ziyade medya aktivistliğinin daha çok yaygın olduğunu bildiren Aldip, şunları söyledi: "Suriye'de zaten gazetecilik baskı altındaydı. Bir sıkıyönetimin baskısının altında 3-4 kamu gazeteleri vardı. Bunun dışında muhalefet diye bir gazete yoktu. Dolayısıyla basının önü kapalıydı. Suriye'de bu direniş başladığında da böyle bir ihtiyaç duyuldu. Suriye'de tüm bu olup bitenleri, dramları, savaşın maceralarını ve gelişen olayları kamuoyuna aktarabilecek takım veya bireysel aktivistler gerekiyordu. O yüzden Suriye'de medya aktivistliği gazetecilikten daha çok yayıldı. O dönemde biz de bu sektöre dâhil olduk."
"Suriye'deki dram zaten anlatmakla bitmez"
Suriye'de görev yaparken şahit olduğu olayları anlatan Aldip, "O dönemde ister istemez birçok drama şahit olduk. İster savaş anlamında ister sivil anlamda şahit olduğumuz katliamlar var. Gerçekten halen zihnimde kalan birçok acı kareler var. Bazen tanıdığımız ve tanımadığımız insanların ceset parçalarını topladığımız günler oldu. Çocukların cesetlerini görmek zorunda kaldım. Suriye'deki bu dram zaten anlatmakla bitmez." şeklinde konuştu.
Suriye'de iç savaş başladıktan sonra mesleği gereği ailesinden ayrılıp Halep'te görev yaptığını belirten Aldip, bir ara ailesini görmek için gizli bir şekilde gidip bir hafta evde kaldığını ve tekrar döndüğünde 17 arkadaşını düzenlenen bir saldırıda kaybetmenin acısını halen unutamadığını belirten Aldip, "Bu olay benim için gurbetten daha çok gurbet oldu. Bir yaşam tarzından başka bir yaşam tarzına geçince insanın sosyal bir alanı oluşuyor. O alanın yüzde 80'ini kaybetmek çok ağır oldu ve hiç unutulmaz. O arkadaşlarımı bazen rüyalarımda görüyorum." diye konuştu.
Suriye'nin coğrafik olarak küçük bir mekân olduğu için oradaki şartların yerel gazeteciliğe pek müsait olmadığını dile getiren Aldip, "Gaziantep'te ve diğer illerde gördüğümüz yerel gazetecilik, bizim için iyi bir tecrübedir. Ulusal anlamda da birkaç farklılık var. Türkiye'deki basın özgürlüğü ve diğer özgürlükler Suriye ile kıyaslandığında çok fark var. Buradaki basın özgürlükleri Suriye'ye göre bayağı geniş. Bazı kırmızı çizgiler olabilir. Ama Türkiye'de fikir özgürlüğü tamamen saklıdır. Bu çok önemli bir noktadır. Biz maalesef bunu Suriye'de hiç yaşayamadık." diye belirtti.
Ailesinin Suriye'de yaşadığını ve ailesinin kaldığı bölge PYD'nin kontrolünde olduğu için giriş-çıkışların zor olduğunu ve bundan dolayı ailesini göremediğini anlatan Aldip, ailesiyle ancak iletişim araçları üzerinden görüştüğünü kaydetti.
"Suriye'ye dönmem hiç de mümkün gözükmüyor"
Aldip, "Benim Suriye'ye dönmem hiç de mümkün gözükmüyor. Çünkü benim yaşadığım bölgeye dönmem ancak PYD'nin ortadan kalkmasıyla alakalı bir durum. PYD'nin maalesef kısa sürede ortadan kalkacağı belli değil. Ben aslen Diyarbakırlıyım. 1950'lilerde dedelerim Suriye'ye geçmişler. Çoğu akrabalarım da halen Diyarbakır'da yaşıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin kültürü, örfü ve âdeti bize yabancı değildir. Benim mesleğime göre ve şimdiki durumuma göre Türkiye'de yaşamımı sürdürmek, benim için daha istikrarlı olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Gaziantep'te mesleğini severek yaptığını belirten Aldip, "Bir meslekte başarı olabilmek için mesleğini severek yapmak gerekiyor. Bir mesleği sevmiyorsan bu alanda da başarılı olamazsın. Kişinin öncelikle yaptığı mesleği sevmesi lazım. Mesleğimi bir şekilde kendime sevdirmem lazım. Gazetecilik alanında çalışmayı seviyorum." dedi.
"3 yıldır tanıtım kartı için uğraşıyoruz"
Suriye'den gelen gazetecilerin basın tanıtım kartı gibi taleplerinin karşılanmasını isteyen Aldip, "Birçok nitelikli kesimler gibi gazetecilerin de nitelikli sayılması gerekiyordu. Ama maalesef gazeteciler olarak geride kaldık. 3 yıldır tanıtım kartı için uğraşıyoruz. Bunun için çabaladık. Ama bir sonuca da varamadık. Suriyelilere vatandaşlık kapısı açılınca aslında bütün Suriyeliler gibi biz de sevindik. Bize de gazeteciler olarak belki bu konuda rahat oluruz diye düşündük. Nitelikli, vasıflı kişiler rahat bir şekilde vatandaşı olabiliyorlardı. Ama maalesef gazeteciler hâlâ nitelikli olarak sayılmıyor. Bizim vasfımız yok. Suriyeli gazetecilerin yüzde 90'ı iletişim mezunu değil. Suriye'de de gazetecilik yapmıyordu. Gazeteciliği emir vaki olarak yaptık. Türkiye Cumhuriyeti de bize geçici gazeteci olarak bakıyor." diye konuştu.
Aldip, Suriyeli mültecilere 7 yıldır ev sahipliği yapan Türkiye ve halkına da teşekkür ederek, bu konuda Türkiye'nin çok büyük bir misyon üstlendiğini de sözlerine ekledi.
İLKHA