Suriye konulu üçlü zirve sonrasında Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi, yaşanan kanlı çatışmaların önüne geçilmesi ve ülkenin geleceğinin yeniden inşası konusunda anlayış birliği içindeyiz. Yaşanan krizin ve çatışmaların kaybedeni Suriye halkıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konulu üçlü zirve sonrasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani, basın mensuplarına zirveye ilişkin açıklamalarda bulundu.
Suriye’de güvenliğin, huzurun ve barışın tesisi yönünde verdikleri çabaların bir ifadesi olan bu zirveye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl kasım ayında Soçi’de gerçekleştirdikleri zirveden bugüne Suriye’de önemli gelişmelerin yaşandığına işaret etti.
Bugünkü zirvede, önümüzdeki döneme ışık tutacak istişareler gerçekleştirdiklerini ve atılacak adımları belirlediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerginliği azaltma bölgeleri konusunda Türkiye’nin, sorumluluklarının gereğini hassasiyetle yerine getirdiklerini söyledi.
İdlip’te tesis edilen sekizinci gözlem noktasıyla Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye konusunda, şu hususun tüm dünya tarafından dikkate alınmasını bekliyoruz; Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi, tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır." diye konuştu.
"Zeytin Dalı Harekâtı’yla da, aynı mücadeleyi, Suriye’nin bütünlüğünü ve geleceğini tehdit eden bir başka terör örgütü olan PYD/YPG’ye karşı veriyoruz" diyen cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki harekâtta şu ana kadar 4 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli hâle getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: "Biz bu bölgelerde sadece güvenliği sağlamakla kalmıyoruz. Kontrol altına aldığımız yerleri altyapısıyla ve üstyapısıyla, bölgenin asli sahipleri olan Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hâle getiriyoruz. Bilindiği gibi ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Cerablus-El Bab Bölgesine şu ana kadar 160 bin Suriyeli kardeşimiz geri dönerek, vatanlarında kendilerine yeni bir hayat kurdular. Afrin bölgesindeki patlayıcı madde taramasını bitirdikten ve altyapıyı ayağa kaldırdıktan sonra, bu bölgeye de yüzbinlerce Suriyeli misafirimizin dönmek için beklediğini biliyoruz. Tel Fırat bölgesini de, oraya dönecek Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hâle getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla ile birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız. Mümbiç başta olmak üzere, PYD/YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hâle getirene kadar durmayacağımızı, bir kez de burada tekrarlamakta fayda görüyorum."
"Sınırlarımızı ve tüm Suriye’yi bu cendereden çıkartmakta kararlıyız"
Türkiye’nin PYD/YPG ile mücadelesinin, Suriye’de DEAŞ’la mücadeleyi engelleyen veya aksatan değil, tam tersine tamamlayan bir mahiyete sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "DEAŞ ile PYD/YPG’nin aynı amaca hizmet etmediğini kabul etmeyen hiçbir anlayışın, Suriye’de kalıcı barışa ve istikrara hizmet edebilmesi mümkün değildir." açıklamasında bulundu.
İki örgütün, sahada birbiriyle çatışıyor gibi görünmesine rağmen, aslında sürekli birbirini besleyen, destekleyen ve önünü açan bir anlayışla hareket ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ’ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesiyle PYD/YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Bu arada, ülkenin geleceği için mücadele eden Suriye’nin gerçek kahramanları sürekli ezilmekte, örselenmekte, katledilmektedir. Biz, kendi sınırlarımızı da, tüm Suriye’yi de bu cendereden çıkartmakta kararlıyız." dedi.
"Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz" vurgusunda bulunarak, Türkiye’nin, 911 kilometre sınırının bulunduğu Suriye ile akrabalık bağının olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bakımdan Suriye’de yaşananların anlamı ve önemi, bizim için çok ayrı bir yere sahiptir. Türkiye olarak Suriye’de yürüttüğümüz tüm operasyonlarda, gereken her fedakârlığı yaparak, sivil kayıpların yaşanmasının önüne geçtik." sözlerine yer verdi.
"Yaşanan krizin ve çatışmaların kaybedeni suriye halkıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Bizim operasyon yürüttüğümüz şehirlerle, benzer müdahalelerle kontrol altına alınan diğer şehirlerin görüntüleri yan yana konduğunda, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. DEAŞ ve YPG’li teröristlerden temizlediğimiz bölgelerdeki Suriyeli kardeşlerimiz, şu anda hayatlarına huzur içinde devam ediyor. Buna karşılık, terör örgütünün etkinlik yürüttüğü bölgelerde sürekli bir gerilim, sürekli bir çatışma potansiyeli olduğu açıkça görülebiliyor. Burada bulunan garantör ülkeler olarak, Suriye’nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi, yaşanan kanlı çatışmaların önüne geçilmesi ve ülkenin geleceğinin yeniden inşası konusunda anlayış birliği içindeyiz. Yaşanan krizin ve çatışmaların kaybedeni Suriye halkıdır. Kazanının kimler olduğunu ise, hepimiz de gayet iyi biliyoruz."
Önlerinde zor; ancak başarı ışığı giderek kuvvetlenen bir yol olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne Suriye’nin, ne de bölgemizin geleceğinin üç-beş terör örgütünün tasallutu altında kararmasına izin vermeyeceğiz. Garantör ülkeler olarak, tuzaklara, tezgâhlara, oyunlara, provokasyonlara asla itibar etmeden, mutabık kaldığımız hedeflere doğru kararlı bir şekilde yürümeyi sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.
"Uluslararası toplum, Suriye’de çözüm gayretlerine destek olmalı"
Bu konuda, Türkiye, Rusya ve İran’ın yanı sıra tüm uluslararası topluma da önemli görevler düştüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumu, Suriye’deki sorunun, adil ve uygulanabilir bir siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırdı.
Yaptıkları istişarelerin ve aldıkları kararların Suriye ve Suriyeli mazlumlar için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani’ye, özverili çabaları dolayısıyla teşekkür ederek açıklamalarını tamamladı.
Ruhani: Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir
Toplantıda konuşan İran Cumhurbaşkanı Ruhani ise "Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye'nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir" ifadelerine vurgu yaptı.
Putin: Ortak karar Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasından yana
Rusya Devlet Başkanı Putin de "Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak kararı Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanadır." diye belirtti.
İLKHA