Suriye’ye muhtemel askeri bir müdahale son günlerde daha çok konuşulur olmaya başlandı. Her şey Suriye’de kimyasal silahların kullanıldığı haberlerinin Batı basınında sıkça işlenmesiyle başladı. ABD ve peşinden Batılı müttefikleri Fransa ve İngiltere istihbaratlarının servis ettiği bu haberlerin Batı basınında öne çıkmasından sonra, Obama’nın kimyasal silahların kullanılmasını “kırmızı çizgileri” olarak ifade etmesi yakın bir zamanda Suriye’ye bir dış müdahalenin kapıda olduğu ihtimalini öne çıkardı.
Batı basınında son günlerde Suriye’de Esed rejiminin muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığı yönünde birden ortaya atılan bu iddialar on yıl önce Irak’ın ABD tarafından işgali öncesinde Irak’ta kitle imha silahlarının olduğu yönündeki asılsız haberleri hatırlattı ve Suriye’ye askeri bir müdahale için kılıf arama girişimi olarak değerlendirildi. Peki gerçekten, Esed rejimi kimyasal silahlar kullandı mı? Bu yöndeki iddialar en azından şüpheli. Ortada bunu belgeleyen bağımsız bir araştırma yapılmamışken böyle bir iddiayı doğrulama imkanımız da yok. Aslında kimyasal silah kullanımı ve Amerikanın “kırmızı çizgileri” vs bunlar işin hikayesi. Suriye’de şimdiye kadar yüz bin insan hayatını kaybetti ama Amerika ve Batı dünyası kılını bile kıpırdatmadı. Kimyasal silah kullanımının gerçekleştiği ortaya çıksa bile değişen bir durum olmayacaktır.
Görünen o ki Obama, ABD’nin Suriye’ye direk askeri bir müdahale konusunda duyduğu tereddütleri taşımaya devam ediyor.
Müdahale etme konusunda Kongreden gelen yoğun baskıları hafifletmek dışında bir şey yapacağını da sanmıyorum. Bilindiği üzere Amerika’daki siyonist lobi, Obama yönetiminin İran nükleer programını engellemek için de Askeri bir müdahalede bulunması konusunda baskılarını devam ettirmektedir. Obama yönetimi Suriye’ye müdahale konusunda bu baskılara dayanamayıp direk bir müdahale kararı alabilir mi? Veya Libya örneğindekine benzer bir çözüm olabilir mi? Üst düzey yetkililer bütün seçeneklerin masada olduğunu söyleseler de, Suriye’ye askeri bir müdahale konusunda Obama yönetiminin ciddi endişeler taşımaya devam ettiği gizli bir şey değil. Amerikan kamuoyunun büyük çoğunluğu da böyle bir müdahale istemiyor.
Devam eden ekonomik kriz de bir askeri müdahale ihtimalini azaltan sebeplerin başında yer almaya devam ediyor.
Hem ABD için Eset rejiminin yıkılması değil, sonrasında oluşacak durum asıl önemlidir. Diğer yandan bugünün Orta doğusu on yıl öncesinin Orta doğusu değildir. Suriye’ye askeri bir müdahale ciddi tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Esed rejimi hala büyük oranda silah cephanesine sahip bulunmakta, Rusya ve İran’dan askeri yardım görmeye de devam etmektedir. Bu açıdan Suriye Libya’ya da benzemez.
Suriye muhalefetinin dağınık durumu ile küresel güçler arasındaki ihtilaf, Baas rejiminin hala güçlü durmasını sağlayan ana nedenlerdir. ABD, Rusya ve Çin’e rağmen bir müdahale yapmak istemez. Aslında Obama yönetiminin bu savaşa seyirci kalmayı tercih etmeye devam edeceği belli. Seyirci kalmak demek, kayıtsız durmak değildir. ABD işin başından beri Suriye’deki durumu yakından takip ediyor.
israil aleyhine bir durum ortaya çıkmadığı sürece direk müdahalede bulunmayacaktır. Diğer yandan İslami gurupların rejimi devirecek güce kavuşmaları da direk müdahale sebebi olur. Yani, ABD’ nin kırmızı çizgileri iki tanedir: israil’in güvenliği ve Cihadi gurupların Baas’ı devirecek seviyeye gelmeleri. Bu iki durum dışında her ne olursa olsun Amerika Suriye’ye bir müdahalede bulunmayacaktır.
Obama yönetimi Suriye’ye direk bir askeri müdahalenin kendisine nelere mal olacağını çok iyi biliyor ve bu konuda israil ve siyonist lobinin Kongre üzerinden yaptığı baskılara karşı duruşunu sürdürmeye çalışıyor. Obama’nın yapabileceği tek şey, güvendiği Suriye muhalefetine nitelikli silahlar vererek üzerindeki baskıları hafifletmek ve muhalefet güçlerini birbirine düşürerek korktuğu Cihadi gurupları zayıflatmak olabilir ancak. Her geçen gün daha da kötü bir sürece girmeye aday Suriye krizi Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın, Hz.Zeynep(ra)’in türbesini korumak için güçlerini görevlendireceği yönündeki kararıyla daha da tehlikeli bir duruma gelmiş bulunmaktadır.
Hizbullah, siyonist israil’e karşı duruşuyla kazandığı haklı itibarını Eset rejimine fiili destek sağlayarak tüketirse yazık olacaktır.