ŞANLIRFA – İlke Haber Ajansı’na konuşan Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi, 191 bin civarında Kobanilinin ilçeye giriş yaptığını, mültecilerin geçici merkezlerde misafir edildiğini söyledi. Kış hazırlıkları kapsamında 20 bin kapasiteli çadır kentin kurulması için çalışmaların başlandığını açıklayan Çiftçi, söz koşunu çadır kentin 30 bine çıkartılabileceğini söyledi. Kobani bahanesiyle çıkarılan olaylara anlam vermenin mümkün olmadığını dile getiren Çiftçi, Kobani’yi kesinlikle Suruç’tan ayrı görmediklerini söyledi.
“IŞİD’TEN KAÇANLAR PYD’YE GİTMEK İSTEMEDİ”
18 Eylül’den itibaren yaşanan olayları anlatan Kaymakam Çiftçi, “Olayı baştan anlatmak gerekirse geçtiğimiz ayın 18’i yaklaşık on bin kişilik bir gurup sınırımıza geldi. Sınırın mayın bölgesinde beklemeye başladılar. İlk aşamada onları hemen içeri almadık. Kobani’ye geri dönmeleri için onlarla konuştuk. Ancak pek geri dönme niyetleri olmadı. Daha sonra Enver Müslim, İbrahim Kürkoğlu’nu sınıra çağırarak bir görüşme yaptık. Onlar de kitleyi ikna edemediler. Kitlenin endişeleri vardı aslında… Kitle, ‘IŞİD’ten kaçıyoruz, PYD’ye de geçmek istemiyoruz.’ şeklinde bir düşünceleri vardı.” dedi.
“CAN HAVLİYLE MAYINLI BÖLGEYE HAREKET ETTİLER”
Sınır hattında bir gün bekledikten sonra ertesi gün ayın 19’unda sınırdaki kitle artmaya başladığını ifade eden Çiftçi, insanların sınıra akın akın gelmeye başladıklarını söyledi. Çiftçi, “Öğle saatlerinde saat 13.00 gibi ISİD Karambuk köyünün sırtlarında görünmeye başlayınca kitle karşıda bekleyenlerle beraber can havliyle araçlarıyla beraber mayın bölgesinin içerisine doğru hareket etmeye başladı. Sınırlarımıza gelmeye başladılar. Artık ISİD’in bu kitleye ulaşıp zarar verme durumuyla karşı karşıya olduğunu değerlendirdik ve durumu yukarıya ilettik ve bu kitlenin alınması kararı çıktı.” diye konuştu.
“KOBANİ’DEN 191 BİN CİVARINDA İNSAN GELDİ”
İlk etapta Dikmetaş Mezrası’nda 11 bin civarında insanın Türkiye’ye geçtiklerini belirten Çiftçi, sözlerine şöyle devam etti: “Sınırların açıldığını gören diğer Kobanili halkta sınırın yaklaşık on noktasında geçme talebiyle geldiler ve sınır birliklerin kontrolünde yaklaşık on noktada geçişler sağlandı. Birinci gün geçişlerde yaklaşık 60 bin kişi ülkemiz sınırlarına kabul edildi. İkinci gün yine bu on noktadan 65 bin kişi geçişi ülkemize sağlandı. Daha sonra nokta sayısı ikiye indirildi. Yumurtalık ve Aşağıkendirci noktası olmak üzere ve o noktalardan bu insanları ülkemize kabul etmeye başladık. Tabi ilk iki gün büyük kalabalıklar daha sonraki günler azalarak devam etti. İlk iki gün 60-65 bin insan alırken daha sonraki günlerde 12 bin, 15 bin, 6 bin bu şekilde devam etti ve bu güne kadar sınırlarımız içerisine 191 bin civarında insan aldık.”
“ASIL KİTLEYİ HALKIMIZ KUCAKLADI”
Çiftçi, “Can havliyle ülkemize gelen bu insanların ihtiyaçlarını gidermesi konusunda daha önce aldığımız tedbirlerle nerelere bunların yerleştirileceği noktasında bir çalışma yapılmıştı. YİBO okulumuz, okulun yurdu, okul binasını ilk planda kulandık daha sonra inşa edilen çadırlarla beraber bu insanları orda istidam etmeye çalıştık. Bunun yanında Süleyman Şah Parkı’nın içerisinde 3 bin 600 kişilik çadır merkezi oluşturuldu. Yine 11 Nisan Jandarma’nın bahçesinde bir çadır merkezi oluşturuldu. Bunun yanında tabi asıl kitleyi halkımız kucakladı, onları evlerine misafir ettiler ve bu kitlenin erimesinde bize yardımcı oldular. Suruç halkı bu noktada kendine yakışanı en iyi şekilde yerine getirdi ve bu insanlara bağrını açtılar bizim de yükümüzü de hafiflettiler.” dedi.
“ÜÇ AYRI MERKEZDE İAŞELERİ SAĞLANIYOR”
AFAD ekipleri ve diğer sivil toplum kuruluşların gelmesiyle beraber daha güçlü ve daha koordineli bir şekilde çalışmaların yürütüldüğünü dile getiren Çiftçi, “Şükürler olsun bu kadar insan herhangi bir can kaybı yaşanmadan herhangi önemli bir yaralanma yaşanmadan ülkemiz sınırlarına kabul edildi. Aileler bölünmedi, herhangi bir kimse kaybolmadı ve bu insanların bu şekilde ülkemize kabulü sağlandı. Şuan itibarıyla da AFAD tarafından oluşturulan üç ayrı merkezde iaşeleri sağlanıyor. Birinci günden itibaren oluşturduğumuz lojistik merkezimizde gerek AFAD ve Kızılay olsun ve gerek se diğer sivil toplum kuruluşları tarafından getirilen yardımlar burada tasnif ediliyor ve belirlenen ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Çadır merkezlerin içinde ve dışında kalanları ki su ana kadar en uzak köyümüzdeki Suriyeli misafirlerimize dahi ikinci üçüncü defa ulaşmış durumdayız.” ifadeleri kullandı.
“SURUÇ’TA HAYAT NORMALE DÖNDÜ”
İlk başta sadece Suriyelilerin sayısını tespit ettiklerini ancak bunun yeterli olmadığını dile getiren Çiftçi, “Şuan demografik nüfus sayımı gibi köylerde, mahallelerde, kalan insanların sayılarını cinsiyetlerini çocuk sayısını tespit ediyoruz ve ihtiyaçlarını alıyoruz. Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan aileye gidip ne ihtiyacınız var deniliyor ve ertesi gün o ihtiyaçlar gideriliyor. Şu ana kadar gerek sayın valimiz, vali yardımcılarımız ve bizim burada sağlanan koordinasyonla yine yerel yönetimlerin sağladığı destekle bu insanların tamamı başını sokacak bir yere kavuştular. Suruç’ta çok şükür hayat normale döndü. Büyük bir krizi insanlarımızın yardımıyla aşmış durumdayız.” dedi.
“HER ÖĞÜNDE 30 BİN SICAK YEMEK ÇIKIYOR”
Çadır merkezlerinin tamamının geçici merkezler olduğunu, 30 binlik kapasiteli bir çadır merkezinin kurulması için çalışmaların başlandığını açıklayan Çiftçi, “Önümüzdeki kışa yönelik ciddi tedbirler almamız gerekiyor. Bunun çalışmalarını daha önce belirlemiştik. Suruç içerisinde en az 20 bin kapasiteli, ama 30 bine çıkartılabilen bir çadır merkezi çalışmaları başladı. Tahmini 45 gün içerisinde çadır merkezi faaliyete girmiş olacak. Çadır merkezinin tamamlanmasıyla insanların mağduriyeti minimuma inmiş olacak. Çünkü çadır merkezi içerisinde gerek eğitim alanları, spor olanları, TV odaları, WC, duş imkânları kısacası aklınıza gelecek tüm imkânlar düzenli bir şekilde sağlanmış olacak. Bunların sağlanmasıyla gelen insanlarımızın ihtiyaçları çok büyük oranda karşılaşmış olacak. Tabi şu an gerek AFAD, Kızılay, yerel yönetimlerinin ilgisi devam ediyor. Ben bu noktada gerek sivil toplum kuruluşlarına, yerel yönetimlere, AFAD, Kızılay ve bu krizin aşımında katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Şu anda ilçemizde her öğünde 30 bin sıcak yemek çıkıyor.” dedi.
“KOBANİ BAHANE EDİLİP ÇIKARILAN OLAYLARA ANLAM VERMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Kobani bahanesiyle bölgede yaşanan olaylara da değinen Çiftçi, sözlerini şöyle tamamladı; “Zannedersem Kobani’ den gelen ve köken itibariyle Kürt olan bu insanların Türkiye Cumhuriyeti tarafından kucaklanmasının birilerinin hoşuna gitmemiş. Bu insanlar bizim akrabamız, kardeşimiz, komşumuzdurlar. Birileri istedi diye biz bu insanları mağdur edecek değiliz. Bu insanları kucaklamaya ve yardımları ulaştırmaya devam edeceğiz. Bu sürede bu insanlara yardım götürürken bazı kişi ve gruplar bu insanlara yardım götüren AFAD’tan Kızılay’ına kadar yine belediyelere ve diğer sivil toplum kuruluşlarına önemli sıkıntılar çıkarttılar, ancak bu geldiğimiz noktada anlaşıldı ki bu samimi bir davranış değildi. Suriye’den gelen mültecilere hiçbir katkısı yoktu. Bu kargaşa çıkarıp durumu provoke etmeye çalışan gruplar umuyorum ki durumu anlamışlardır. Çünkü bu kriz durumlarında olay çıkartmak, gösteri yapmak zamanı değil, bu insanlara yardıma koşmak zamanıydı. Biz öyle yaptık, öyle yapmayanlar da bunun doğru olmadığını anlamışlardır. Çünkü Kobani bahane edilerek çıkartılan provokasyonların hiç bir geçerli alt yapısı yok. Ben 14 aydır Suruç’ tayım, 14 aylık süre içerisinde Suruç kadar Kobani’ ye de vakit harcadım. Ve Kobani’ den gelen hiçbir hasta hiçbir yaralı kapımızdan geri çevrilmedi. Üç tarafı IŞİD tarafından çevrilmiş olan Kobani’nin tek hayat damarı burası kalmıştı. Bu güne kadar 850 TIR yardım gönderildi Kobani’ ye… Bu Kobani ölçeğinde bir yer için çok büyük bir yardım. Keza elektrik ve su alt yapısı için gerekli olan yardım gönderildi. Matbaasından jeneratörüne kadar ihtiyaç olan bütün malzemeler buradan gitti. Bütün bu yardımlar yapılırken Kobani bahane edilip çıkarılan olaylara anlam vermek mümkün değil. Çünkü biz Kobani’yi kesinlikle Suruç’tan ayrı tutmadık. Suruç’a ne kadar hizmet götürdüysek Kobani’ye de aynı ölçüde hizmet götürmeye gayret ettik. Kobani’nin yüzünün, yönünün Türkiye’ye dönük olduğunu biliyoruz. Oradaki halkın bizim kardeşimiz, halkımız olduğunu biliyoruz. Bunlar üzerinden Türkiye’ de karışıklık çıkartmaya çalışanların da iyi niyetli olduğunu ben düşünmüyorum. Kobani’ ye ne kadar yardım yapılırsa yapılsın birileri memnun olmayacaktır. Ama bunlar bizi engellemez, bu insanlar bizim kardeşimiz ve biz bu insanların hizmetinde olmaya çalışacağız. Bu hem ülkemizin hem bölgenin barışı için önemli.” (Salih Keskin/Adnan Oğuz/Cihat Şayık - İLKHA)