İnsanın kendisine veya başkasına zarar verecek şekilde hakkını kullanması taassuftur.
Kişinin hakkını şeriatın emrine uygun olarak kullanması vaciptir. Fert, cemaat veya bir devletin, başkalarına zarar verecek şekilde hakkını - zarar verme niyeti olsun veya olmasın- kullanma hakkı yoktur. Malından bir şey savurma veya telef etme hakkı da yoktur. Çünkü böyle bir tasarruf gayri meşrudur.
İnsanın kendisinin olmayan bir hakkı zorla kullanmasına taassuf değil tecavüz denir. Örneğin kiracının, evi zarar verecek şekilde kullanması taassuf, gasp ise cinayettir.
Devletin başındakilerin ve görevlilerin şeriatın sınırlarını, yetkilerinin sınırlarını çiğnemeleri –bazı malları gasp etmek, zalimce vergiler toplamak- taassuf değil hakka tecavüzdür.
Bakara süresi 231’inci ayeti celile de belirtilen kadının rici, talaktan sonra dönüş hakkının zarar verme kastı ile kullanılması, Nisa süresi 12’inci ayeti kerimede belirtilen varislere zarar verecek şekilde vasiyetin yapılması, Nisa 5’inci ayeti kerimede belirtilen malını rastgele savuran sefihe hacir konulması ve Resulullah’ın münker bir şeyi izale etmek hususunda varit olan gemi ile ilgili hadisi taassufun haramlığına dair delilerdir.
Hak sahibi, hakkını kullanmakta sınırsız hürriyete sahip değildir, bilakis başkasına zarar vermeme esasıyla sınırlıdır. Başkasının malına zarar vermeyi yasaklayan şer’i naslar, ihtikârın kılınması, muhtekir malının ihtiyaç halinde adına cebren satılması, cana, mala ve ırza tecavüzün haram olması -başkasına zarar vermemek kaydıyla- esasının delilleridir. İster bu zarar bir hakkı kullanmaktan ortaya çıksın ister sırf tecavüzden ortaya çıksın aynıdır.
Hususi mali haktan ortaya çıkacak maslahat, sadece sahibi ile sınırlı kalmaz, topluma da zarar verir. Çünkü serveti, çeşitli tehlikelere karşı hazır olmak için daima güçlü kalması gereken ümmetin servetinden bir parçadır. Hatta normal şartlarda cemiyetin hususi malda zekât, kefaretler, fitre vb. yollardan gelen farz bir nasibi; sadakalar, vasiyetler, vakıflar ve diğer hasenat ve hayır yoluyla gelen nafile bir nasibi de vardır. İşte bu günümüzde “hukukun ortaklığı” diye tabir edilen şeydir.
Cemiyetin fertlerin malında da bir hakkı olduğuna göre ferdin kendi malında zararlı bir şekilde taassufta bulunması haramdır. Çünkü bu hem kendi hakkına hem de toplumun hakkına tecavüz sayılır.
İnsan, hakkını kullanırken haktan matlup olan maslahatı değil de başkasına zarar vermeyi kastettiği zaman bu kullanışı haram bir taassuf olur ve bundan menedilmesi de vacip olur. Hastanın ölüm döşeğinde alacaklıları ve mirasçıları mahrum bırakmak için borç ikrar etmesi ya da mirastan mahrum bırakmak için hanımını boşaması buna örnek verilebilir. Bu durumda benzerlerine mani olmak için taassufla hareket eden hak sahibinin hâkimin uygun göreceği bir ceza ile tazir ve tazip ettirilmesi, iptali mümkünse yaptığı tasarrufun iptal ettirilmesi ve bu taassuftan doğan zararın tazmin ettirilmesi gerekir.
Kişinin hakkını kullanmaktan maksadı, haktan kastedilen maksada uygun olmayan gayri meşru bir gayenin gerçekleşmesi ise ve o kişi bu meşru hakkın ardına gizleniyorsa; alış veriş akdini faize yahut (meşru olmayan) bir çıkara vesile kılmak – beyul’ine – bunlardan biridir. Bu bir şeyi veresiye satın alıp sonra faiz getirsin diye aynı eşyayı aldığı fiyattan daha aşağı fakat peşin para ile aynı adama geri satmaktır. Bu, taassuf olup haramdır.
İnsan, haktan beklenen meşru maslahatı tahakkuk ettirmek kastıyla hakkını kullandığı zaman bu fiili başkasına haktan beklenen maslahattan daha büyük veya ona denk bir zarar getiriyorsa bu yolu kapatmak için kişi bu hakkını kullanmaktan menedilir. Meydana gelen bu zarar ister topluma isabet eden umumi bir zarar olsun isterse bir veya birkaç şahsa isabet eden hususi bir zarar olsun aynıdır. Buna göre, eğer hakkı kullanmak umumi bir zarar getirecekse – ki bu daima hususi zarardan daha ağır olur- veya hak sahibinin maslahatından daha büyük hususi bir zarar olacaksa veya hak sahibinin zararından daha ağır veya en azından ona denk bir zarara sebep olacaksa bu taassüf olur. Ama zarar daha az olur veya zarar kesin değil de muhtemel olursa hakkı kullanmak taassuf olmaz.
Dualarınızda bizi de unutmamanız temennisiyle Allah’a emanet olun.
Doğruhaber Gazetesi