Bulgaristan’da alındığı iddia edilen tüm tedbirlere rağmen camiilere yönelik saldırıların önüne geçilemiyor. Ülkede son 20 yılda 200 cami saldırıya uğrarken, İslam karşıtı ifadesiyle dikkat çeken aşırı sağcı Ataka Partisi’nin yükselen oyları, Camilerin camlarının kırılması, duvarlarına gamalı haç işareti yapılması, kabristanlardaki mezar taşlarının kırılması ya da sprey ile boyanması gibi, ülkedeki Müslümanları incitecek saldırılar halen devam ediyor. Bulgaristan başmüftülüğü genel sekreteri Ahmed Ahmedov “son 20 yılda yüzlerce caminin camlarının kırıldığını ve duvarlarına aşağılayıcı yazılar yazıldığını, dinî mekânlardaki tarihî yazılara ve mezar taşlarına da zarar verildiğini, son olarak Kazanlık bölgesinde bulunan bir caminin minaresine ateş edildiğini” ifade etti.
Dinî mekânlara yapılan saldırılar için ceza alan herhangi birinin olmadığına dikkat çeken Ahmedov, aslında bu türden suçların Bulgaristan yasalarınca “küçük holiganlık suçu” olarak değerlendirildiğini kaydetti. Ahmedov, 2 yıl önce Sofya’nın merkezindeki Başmüftülük binasının aydınlatma sisteminin kırıldığını, güvenlik kameralarından görüntüler olmasına rağmen suçluların hâlâ bulunamadığını söyledi. Benzer saldırıları ihtiva eden senelik raporlar hazırlayarak, Bulgaristan’daki ilgili müesseseleri bilgilendirdiklerini kaydeden Ahmedov, aynı şekilde sözkonusu raporları Avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı, BM ve uluslararası mahkemelere de gönderdiklerini açıkladı.
HÜKÜMETE YÖNELİK PROTESTOLAR KESİLMİYOR
Bulgaristan’da, Müslümanlara yönelik saldırıların yanısıra Plamen Oreşarski hükümetine yönelik protestolar da artarak devam ediyor. Bulgaristan Sosyalist partisinin iktidar ortağı olan ve üyelerinin çoğunluğunu Türkiyeliler’in oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi, protestolara rağmen hükümetin, faal sosyal icralarıyla ayakta kalacağını açıkladı. Yeni siyasi dönemde, özellikle muhalefet ile iktidar ilişkilerinin düzenlenmesi ve devlet kurumlarında yasallığın temin edilmesi için çalışacaklarını kaydeden parti lideri Lütfi Mestan, protestoları “politik olgunluğunun yeni ölçeği” olarak niteledi.
Hak ve Özgürlükler Partisi lideri Lütfi Mestan “Çok sıcak bir siyasi döneme girdiğimiz kesin. Toplum arasında bir kutuplaşma sözkonusu. Hükümet muhalifi protestolar devam ediyor. Aynı zamanda kabineyi destekleyen gruplar da eylem düzenliyorlar. Hükümetin ömrü, hangi kesimin daha güçlü ve fazla protesto ettiğine bağlı olmayacak. Hükümetin ömrünü muhalif veya destek, protestocular belirlemeyecek. Oreşarski kabinesinin ömrü ve uzunluğu, yönetiminin sosyal etkinliğine ve durgun Bulgar ekonomisini kalkındırma başarısına bağlı olacaktır. Bu protestoların tek bir hükümete karşı olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. Son 23 yılda birçok problem toplandı. Bugün bütün politik sistemi hedef alan protestolara şahidiz. Biz bu sesi duymalıyız.
İleride ülkede bütün politik sistemin yasallığını kaybetmemesi için, daha etkili ve adil, daha sorumlu bir yönetim olmalıyız. Mevcut sistemin başka bir alternatifi yok” dedi.
Bulgaristan’da kurumsal demokrasi hissinin yenilenerek, parlamentonun bir diyalog yeri olması gerektiğini söyleyen Lütfi Mestan “Fakat aynı zamanda her protestoyu, hükümetleri istifa ettirecek bir gerekçe olarak kabul edemeyiz. Bu demokratik devletin kurumlarının yasallığını tehlikeye sokacaktır. Mecliste iktidardan geçmemiş bir parti yok. Bundan dolayı, protestoların nedenlerini ele alırken, hem iktidar, hem de muhalefet kendi sorumluluklarını görmeli ve itiraf etmelidir” dedi. (ajanslar)