Bu millet tanklara karşı oldum olalı çok soğuktur, tanklardan çok çekmiştir, kendi tanklarından, kendi vergileriyle alınan tanklarından. Çünkü namluları hep kendine çevrili olagelmiştir.
Evet, resmi bayramların geçit törenlerinden tutun bütün durumlarda tankların namluları hep kendi halkına çevrili olmuş, her on yılda bir şehirlerin caddelerinde arz-ı endam etmiştir bu tanklar.
Sincan’dan sonra en son 15 Temmuz’da ciddi anlamda tanklarla karşı karşıya gelmiş ve canı pahasına kışlalarına püskürtmüştür.
Şükür şu son üç dört yıldan bu yana tankların namluları dışarıya çevrilmiş, insanımız rahat uyuyabilmiştir.
Bu millet son zamanlarda tanklardan başka bir de belediyelerin iş makinalarıyla tanışmıştır. İş makinaları denilince hepimizin aklına iş gelir, hızlı hizmet gelir, çalışmak gelir.
Fakat doğu ve güneydoğunun bazı yerlerinde iş makinaları denildiğinde insanımızın gözünün önüne bir zamanların tankları gelmektedir. Yapan değil yıkıp deviren, yol açan değil yol kapatan, hendekler açan, silah taşıyan, kısacası görüldüğünde insanımızı sevindiren değil, korkutan, tedirgin eden kepçeler, dozerler, kamyonlar gelmektedir.
Şu son zamanlarda tanklardan yana güven içinde olan insanımızın iş makinalarıyla tehdit edilme ihtimalinden söz etsem abartmış mı olurum?
Tanklarla köprüleri tutanların eline bugün belediyelerin kepçeleri ve dozerleri de geçmiş durumda.
Benden söylemesi, belediyelerin iş makinalarına karşı teyakkuzda olunması gerektiğini tavsiye ederim. Önemli güzergâhlarda, ülkenin idari noktalarında, can damarının attığı yerlerde vakitsiz ve gereğinden fazla iş makinaları gördüğünüzde mutlaka uyanık olmanızı tavsiye ederim.
İnsanımız tanklara nasıl karşı koymuşsa Allah’ın izniyle bir takım belediyelerin iş makinalarına da aynı şekilde karşı koyacak, hangarlarına, garajlarına tıkacaktır.
Şu ilahi kuralı hiç bir zaman unutmayalım; fesatçılar ne zaman yönetime gelseler ifsat ederler, ellerindeki bütün imkanları bunun için kullanırlar. Hele bu konuda daha önce tecrübeleri varsa.