Uzun süredir tarihi mezarlıklarla ilgili çalışmalar yapan Sanat Tarihçisi ve Arkelog Sedat Şahin, Palu ilçesinde şu ana kadar 8 bölgede tarihi mezarlıkların olduğunu ama bunlardan sadece bir mezarlığın "eski eser/kültürel varlık" kaydının bulunduğunu belirterek konuya ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Palu'nun tarihi hakkında bilgiler veren Şahin, tarihi kültürel varlıklarımızın korunabilmesi için restorasyon değil, kültürel varlıkların doğal haliyle korunması demek olan konservasyonun tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Define arayıcılarının eski eserlere karşı giriştiği tahribatlara da değinen Şahin, Palu'da eski eserlerin korunması ve "kültürel varlık" olarak kayıt altına alınması için kurumsal müracaatlarda bulunacaklarını belirtti.
Palu'nun 5 bin yıldan bu yana meskûn bir coğrafya olduğunun altını çizen Şahin, "Bu coğrafyada, tarihte bildiğimiz ve bilmediğimiz birçok medeniyet gelmiş geçmiştir. En çok bilineni Urartular… Urartulardan kalma kale ve onlardan kalma eserler kale üstünde mevcuttur. Ondan sonraki süreçte Artuklular, Selçuklular, Osmanlılar burada çok çeşitli medeniyetler ve eserler meydana getirmişler. Ancak Palu'nun bulunduğu coğrafyadan kopması ile birlikte, yeni yere geçmesi, taşınması ile birlikte, Eski Palu'daki tarihi kalıntılar da bir bir yok olmaya başladı." ifadelerini kullandı.
"Palu'da bulunan 8 tarihi mezarlıktan sadece birinin 'eski eser/kültürel varlık' kaydı bulunuyor"
Palu'daki eski mezarlıklar hakkında uzun süredir araştırmalarda bulunduğunu belirten Şahin, "Palu'da yaklaşık olarak 8 tarihi mezarlık olduğunu tespit ettim. Bu mezarlıklardan sadece bir tanesinin 'eski eser/kültürel varlık' kaydının olduğunu ama diğer mezarların herhangi bir kaydının olmadığını gördüm. Şeyh Yasin Mezarlığı, Kale Ardı Mezarlığı, Seyyid Sebir Mezarlığı, Salik Mezarlığı, Çarşıbaşı Mezarlığı, daha aşağıda Köprübaşı Mezarlığı gibi. Sadece Müslümanlara ait olan değil, diğer dinlere mensup olan insanların da mezarlığı var. Karşıda gördüğümüz yerin bir Ermeni Mezarlığı olduğu söyleniyor. Tabi çok izi kalmamış. Ancak şu arka tarafımızdaki Çarşıbaşı Mezarlığının üst tarafında bir Ermeni Mezarlığı halen mevcuttur. Mezar taşları görülebiliyor."
"Kendi babalarının, dedelerinin ve atalarının mezarlığında, altın arayan definecilerin harap ettikleri mezarlıklar görüyoruz"
Başka ülkelerde de araştırmalarda bulunduğunu anımsatan Arkeolog Şahin, özellikle gayr-i müslimlerin yaşadığı topraklarda, Müslümanların yaşadığının kanıtı olarak tarihi mezarlıkları ve Müslümanların yaşadıkları yerlerde bıraktığı diğer eserleri araştırdıklarını söyledi.
Yaşadığımız İslam coğrafyasında Müslüman mezarlıklarının durumunu "içler acısı" olarak özetleyen Arkeolog Şahin, "Kırılmış, atılmış… işin en kötü tarafı… kendi babalarının, dedelerinin ve atalarının mezarlığında, altın arayan definecilerin harap ettikleri mezarlıklar görüyoruz. Oysa Müslüman olan bir kimse hiçbir mezarı bozmaz. Mezar bozmak Müslümanlıkla bağdaşmayan bir durumdur. Ama maalesef defineciler işi öyle bir duruma getirmişler ki, kendi atalarının dedelerinin mezarlığında altın arar duruma gelmişler ve oraları tahrip etmişler." diyerek tarihi mezarların içinde bulunduğu trajik durumu anlattı.
"Kültürel varlıkların korunması için restorasyon değil, konservasyon gerekli"
Arkeolog Şahin, "Buradaki mezarlıkların korunması için kurumlar bazında müracaat edilerek Diyarbakır Kültür Varlıkları Koruma Müdürlüğü tarafından eski eser kayıtlarının oluşturulması talep edilecek. Ondan sonra bu mezarların ihyasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. Yüzeyde gördüğümüz 16'ncı-15'inci Yüzyıllara ait mezar taşlarını görmekteyiz. Bunun daha ötesinin de olduğunu düşünüyoruz. Artuklulara, Selçuklulara ait mezarlıkların olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Sadece mezarlıkları ile değil, Palu ilçesindeki tüm kültür varlıklarıyla ilgili bir çalışmanın bir an önce yapılması gerektiğinin altını çizen Arkeolog Şahin, "Bu kültür varlıklarının derlenip toplanması, kayıt altına alınması gerekir. Restorasyon demiyorum, konservasyon diyorum. Bunu, özellikle altını çizerek belirtiyorum. 'Restorasyon bir yapının başına gelebilecek en kötü şeydir.' sözünü de burada tırnak içinde belirteyim. Konservasyon yani mevcut doğal hali ile koruma. Gelenlerin, mevcut hali ile görebileceği, en güzel bir şekilde koruma yönteminin uygulanmasını talep ediyoruz." dedi.
İLKHA