Tarihi İpek Yolunun geçmişteki önemli geçiş güzergâhlarından biri olan tarihi Pisyar Köprüsü, kendi haline terk edilmiş durumda.
Batman’ın Kozluk ilçesi Alıçlı (Norşen) köyü Garzan Çayı üzerinde inşa edilen Pisyar Köprüsü, geçmişte kervanların Garzan Çayı’nın Doğu’sundan Batı’sına geçmeleri için kesme taşlarla yapılmış bir geçiş güzergâhı görevini görüyordu.
Tarihi Pisyar Köprüsü'nün terk edilmesinin ve define avcılarının kaçak yollarla köprüde kazı yaparak tahribat oluşturmasının kabul edilemez olduğunu belirten vatandaşlar, bu durumun tarihe saygısızlık olduğunu ifade ediyorlar.
Köprünün kimi araştırmacılar tarafından Anadolu Selçuklu, kimi araştırmacılar göre ise Artuklulara ait olduğu söyleniliyor. Köprünün Batı Ayağının güney yüzündeki iki satırlık Arapça kitabe günümüze kadar ulaşabilmiş ancak son derece harap olduğundan kitabenin önemli bir kısmı okunamamıştır.
Yukarı ve Aşağı Alıçlı köyünün birbirine bağlantısını sağlayan köprü gerek beşeri gerekse de doğal yollarla büyük bir tahribata uğradığından köprünün büyük bir kısmı yıkık durumda. Garzan Çayı’nın doğu ve batı kısmında bulunan köylülerin, birbirleriyle daha da yakınlaşmak için yıkıma uğramış tarihi köprünün üstünde bir tel köprü yaptıkları görülüyor. Köylülerin ve hayvanlarının geçişi için yapılan tel köprü de zamanla yıkıma uğrayıp tehlike oluştururken köylüler tarihi köprüye el atılmasını istiyor.
Pisyar Köprüsü'nün Kozluk ilçesinde 3 kilometre uzaklıkta olan Alıçlı (Norşen) köyü Garzan Çayı üzerine kurulu olduğunu belirten Araştırmacı-Eğitimci Çetin Doyar, daha önce arkeologlar tarafından yapılan araştırmalarda tarihinin M.Ö 637 olduğu, M.S 1236 yılına tekabül ettiğinin öğrenildiğini söyledi.
“Kültürel miraslarımıza sahip çıkılsın”
Köprünün ayakta kalan her iki tarafında da kabartmalı fil figürlerinin olduğunu aktaran Doyar, “Yine yapılan araştırmalarda arkeologlar tarafından çekilen resimlerde köprünün şu anda ayakta kalan her iki yakasında kabartmalı fil figürlerini görmekteydik. 1980’li yıllarda çekilen eski fotoğraflara da baktığımızda köprünün bir kitabesi vardı fakat şu anda o iki yakasında bulunan fil figürleri ve kitabenin o yıllardan sonra koparıldığını ya da tahribata uğradığını görüyoruz. Bu köprü çok güzel bir kültürel mirasa sahip. Doğu ve Güneydoğu’daki kültürel miraslara sahip çıkılmadığı gibi bu köprü de yıkılmak üzere. Kültür Bakanlığımızın buna bir el atmasını istiyoruz. Bu tarihi ve kültürel miraslarımız birer birer yok olmak üzeredir. Arkamızda gördüğünüz yıkık köprü Artuklular döneminden 750 yıldır ayakta durmaktadır. Burada köylüler tarafından geçiş güzergâhı olmadığı için kendi imkânlarıyla çelikten bir köprü yapmışlar fakat bu köprü de zamanla bir yıkıma uğramış, tahribata uğramış ve çok büyük bir tehlike arz ediyor. Demek istediğimiz şudur ki; Kültürel miraslarımıza sahip çıkılsın. Bunun eski suuliyetine uygun olarak yapılmasını yetkililerden istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Alıçlı köyünde ikamet eden Hakkı Mingö ise şunları söyledi: “Bu Alıçlı (Norşen) köyü iki yakasında da evler bulunmaktadır. Köylülerin birbirlerini ziyaret edişinde herhangi bir köprü bulunmamaktaydı. Sonrasında köylülerin el birliğiyle orta kısmı yıkılan tarihi köprünün üzerinde gördüğünüz tel köprü yapıldı. Karşıdan karşıya geçmek için bu tel köprü yapıldı. Bu tel köprünün yapımı sırasında 3 köylü de köprüden düşerek yaralanmıştı. Bu köprü zamanla yıkılıyor. Köprünün acilen ya onarılması ya da Kültürel mirasımıza uygun bir şekilde yapılması gerekir. Kültür Bakanlığından en kısa zamanda bu köprümüze sahip çıkılması istiyoruz. İnşallah gecikmeden bu köprü onarılır.”
“Az tanınan bir Ortaçağ köprüsü”
Sanat tarihi alanında önemli çalışmalarda bulunan Prof. Dr. Hüseyin Rahmi Ünal, 2010’da Pisyar Köprüsü'nde yaptığı bir araştırma sonucundan köprünün "Az tanınan bir Ortaçağ köprüsü" olduğunu belirtti.
İşte Ünal’ın Pisyar Köprüsü hakkında yazdığı "Az tanınan bir Ortaçağ köprüsü" başlıklı yazısı:
"Köprü, Kozluk ilçesinin 7-8 kilometre güneydoğusunda, Norşin köyü yolunda, Dicle’nin kollarından Garzan Suyu’na karışan Norşin Deresi üzerinde yer almaktadır. Bugün sadece, Norşin Deresi’nin iki kenarına basan iki ayağı kısmen sağlam durumdadır. Köprü, derenin iki kenarının da sarp ve hayli eğimli olduğu bir noktada inşa edilmiştir. İki ayağı birleştiren kemerin, ayaklar üzerinde halen görülebilen kesimlerinin kavisi dikkate alındığında, köprünün tek bir kemere sahip olduğu kanısına varılmaktadır. Batı ayağı, doğu ayağına kıyasla daha sağlam durumdadır. Köprü üzerindeki Arnavut kaldırımlı yolun sağlam kalabilmiş bir kesimi, batı ayağı üzerinde görülebilmektedir. Ayakları birbirine bağlayan kemer, kemer ayakları ve yan yüzlerde, kemer kavisine yakın kesimler düzgün kesme taşlarla kaplanmıştır. Her iki ayakta da, kemer karnının zemine yakın kesimlerinde, yatay birer silme dikkati çekmektedir. Doğu ayağının güney cephesinin zemine yakın kesimi, yaklaşık 45 derecelik bir açı oluşturacak şekilde doldurularak pahlanmıştır. Bu dolgu, muhtemelen sonraki bir tarihte, köprü ayağını berkitmek amacıyla yapılmış olmalıdır.
Köprü üzerindeki yol seviyesinin hemen altında, ayaklar ve kemer üzerine binen yükü hafifletmek amacıyla inşa edilmiş dehlizler bulunduğu görülmektedir. Ayrıca batı ayağı üzerinde, 3m40cm x 7m25cm ölçülerinde ve 3m10cm yüksekliğinde bir de oda bulunmaktadır. Bu mekânın doğu ve batı duvarları sağlamdır. Kuzey duvarının 5m25cm.lik kesimi yıkıktır. Mekânın güney duvarı üzerinde mevcut, yaklaşık 140cm. genişliğindeki açıklığın doğu sövesi düzgündür. Bu da burada bir kapı (?) açıklığının bulunduğu şeklinde yorumlanabilir.
Köprünün doğu ayağı üzerinde bir, batı ayağı üzerinde de iki adet olmak üzere üç adet dehlizin kalıntıları halen görülebilmektedir. Köprü üzerindeki yola paralel, doğu-batı yönünde uzanan bu dehlizlerin, doğu ve batı ayakları üzerinde, köprüyü kuzey-güney yönünde enine kateden birer dehlize açıldıkları anlaşılmaktadır. Kuzey-güney yönünde uzanan iki ucu açık dehlizin sağlam kalabilmiş batı duvarı seçilmektedir. Doğu-batı yönünde uzanan bu dehlizlerden doğu ayağı üzerindekinin eni 75cm., bugünkü derinliği ise 5m60cm’dir. Dehlizin 2m50cm’lik kesimi, ana kaya oyularak oluşturulmuştur. Bu kesimin zemini, yaklaşık 1m30cm daha yüksektir. Kâgir olan 3m10 cm’lik kesim, tuğla ile inşa edilmiş bir tonozla örtülmüştür. Batı ayağı üzerindeki iki dehliz birbirine paraleldir ve yukarıda sözünü ettiğim, bu ayak içindeki odanın üstünde yer almaktadır. Dehlizlerden ilkinin sağlam kalabilen kesiminin ölçüleri 1m25cm x 9m00cm.dir (Bk.Res.7/B). Dehlizin kuzey duvarının batı ucu haraptır. Bu dehlizin kuzeyinde, ona paralel uzanan diğer dehlizin de batı ucu tahrip olmuştur."
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi’nin dilinden Pisyar Köprüsü
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi ise bu köprüleri Han olarak adlandırmakta ve yolcuların konakladığını beyan etmektedir.
Çelebi, “Bu kapıların iç kısmında, sağda ve solda, köprünün temeli ile aynı hizada, hanlar vardır. Gelenler ve gidenler, sağdan soldan geldiklerinde, (bu hanlarda) misafir edilirler. Köprünün kemeri altında, çok sayıda hücre vardır. Demir pencereli kapalı balkonlarda konukları eğlendirirler. Konuklardan bazıları kemerin karşı tarafındaki insanlar ile sohbet eder, bazıları da balık ağı ve oltayla balık avlarlar. Bu köprünün sağında ve solunda da çok sayıda pencereli hücreler vardır. Davranışları güzel üstad niyet ederek, köprünün kemerine ağırlık binmesin diye, bu örnek alınacak köprünün içini boş bırakıp, kat kat pencereli ve avlulu (?) hücreler inşa etmiştir. Bu köprünün sağındaki ve solundaki korkuluklar, Nahcıvan çeliğindendir. Demirci ustası, bütün gücünü harcamış, usta elinden çıkmış şebekeli korkuluklar yapmıştır. Böylece oymacılığın bütün hünerlerini ortaya koymuştur. Bu benzersiz köprünün Hazzo tarafındaki handa Hazzo Beyi’nin adamları, geçen tüccardan vergi alırlar. Meyafarikin tarafındaki handa (…) Beyi’nin adamları vergi alırlar. Ancak bu han dediğimiz binadan dışta herhangi bir iz yoktur. Köprünün iki ayağı altında büyük hanlardır.”ifadelerini kullanıyor. (Muhammed Said Aksoy-İLKHA)