Tartışmak zorunda değilsiniz, tartışmamak zorundasınız

Özkan YAMAN

Evliliklerinin tartışmaktan ibaret olduğunu söyleyen bayan okuyucumuz şöyle diyor:

“Yedi yıldır evliyiz. İki çocuğumuz var. Bizim evde normal konuşma olmuyor. Her konuda birbirimize bağırıyoruz, tartışmadığımız hiçbir günümüz ve konumuz yok gibi. Biz tartışırken çocuklar artık parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. İlk başlarda annemlerin yanında konuyu çabuk kapatırdık, şimdi kim olursa olsun fark etmiyor, söylediğim en ufak bir şeyde hemen tepki veriyor, ben de kendimi tutamıyorum. İşin garip tarafı ne babam ne annem, ne de kayınvalidemlerden kimse bizi bu konuda uyarmıyor. Çoğu zaman öfkesinden kapıyı vurup çıkıyor. Ben de küsüyorum, birkaç gün konuşmuyorum. Sonra yine tartışıyoruz, bu duruma alıştık diyorum, ama bir gün kötü sonuçlanmasından korkuyorum.”

Hani bir fıkra vardır. Nasreddin Hoca'ya sormuşlar, ‘Hocam evlilik nasıl gidiyor' diye. O da; “İlk başta her şey iyiydi. Ben konuşuyordum o dinliyordu. Sonra hanım işi çözdü, o konuştu ben dinledim. Şimdi ise ikimiz konuşuyoruz, komşular dinliyorlar.”

Öncelikle aile de dahil, insanların birlikte yaşadığı her yerde illa ki, zaman zaman ses yükselebilir veya karşılıklı söz atışması mümkündür. Ancak bu sürekli değil, nadir olduğunda normaldir. Yoksa bir evlilikte her günü ve her haftayı bırakın, ayda bir dahi tartışma yaşanıyorsa orada çekişmenin sebepleriyle ve çözümüyle ilgilenmek gerekir.

Dilerseniz önce tartışma ile ilgili ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden bir kaçını hatırlayalım.

“Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.” (Kehf 54)

"Allah zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıktan söylenmesini sevmez…" (Nisâ, 4/48)

“Bunu sana ancak tartışmak için söylediler. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur.” (Zuhruf 58)

“Ayrıca Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46)  

“Şüphesiz ki bu haktır. Ateş ehlinin birbiriyle tartışması muhakkak olacaktır.” (Sad 64)

"Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk verileceğine kefilim." (Ebu Davud, Edeb 7; Tirmizî, Birr 158; Nesâî, Cihad 19; İbn Mâce, Mukaddime 7)

“Bir kul haklı bile olsa münakaşayı terk etmediği müddetçe imanın hakikatini tadamaz.” (Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, 2/352, 353, 364; İbn Ebü'd-Dünya, Kitâbü's-Samt, 139, 666)

“Kardeşinle münakaşa etme! Onunla alay etme! Ona, yerine getiremeyeceğin vaatte bulunma!” (Buharî, Edebü'l-Müfred, 394; Tirmizî, Birr, 58)

“Dilini Müslümanları kötülemekten çeken ve hata edeni gücünün yettiği en güzel bir üslupla ikaz eden mümine Allah rahmet etsin.”Hişâm b. Urve r.a. der ki: “Efendimiz (s.a.v) bu sözünü yedi defa tekrar etti.” (İbn Ebü'd-Dünya, Kitâbü's-Samt137; Deylemî, Firdevsü'l-Ahbâr, 3026)

Belki ömürlerinde bir defa olmuştur ama, Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın hafifçe tartıştıklarını ve Hz. Ali'nin bunun üzerine evden çıktığını da sahih kaynaklardan okuyoruz.

Şimdi gelelim okuyucumuzun sorusuna. Burada irdelenmesi gereken birkaç husus var.

Birincisi: Aralarındaki iletişim için kendilerini ‘tartışmaktan başka çaremiz yok' kutusuna kapatmış gözüküyorlar. Hayır, biriniz deli olduğunda diğeriniz veli rolüne girebilir, bu ise, çalışıldığı zaman başarılacak bir yöntem.

İkincisi: Tartışmaya yol açan suçlayıcı dili, genelleme yapmayı, negatif niyet okumayı, üstün gelme gayesiyle kendini belli eden kibri, gururu ve bencilliği terk etmenin iyi bir Müslüman ve iyi bir eş olmanın asgari şartı olduğu unutulmamalı. 

Üçüncüsü: Yapılan işin yanlışlığını bildiği halde, birilerinin uyarmasını beklemek, çok akıllıca gözükmüyor. Kaldı ki, tartışmanızın şiddetinden çekinen yakınlarınız, sizi uyarmıyor diye onlarla da tartışacakmış gibi bir hırs ve sınır tanımazlık iması var.

Burada kiminle olursa olsun çekişme/tartışma/kavga gibi insanın değerini düşüren fiillerin şeytandan olduğunu bilmek ve o anda bir euzü besmele çekmek şart.

Evet çok şey söylenebilir ki diğer yazılarımızda bu konu üzerinde inşallah yine durmaya devam edeceğiz. Bu köşeyi şununla bitirelim. İnsan fıtratında evet çekişmek isteyen bir damar var. Ancak bu şeytan, zalim ve nefsin heva ve hevesine karşı savaşmak için verilmiştir, eşe dosta, ahbaba karşı değil.

Dolayısıyla yaratılıştan veya sonradan nikah gibi bir akidle bağlı olduğunuz kimselere karşı eleştiri, cevap yetiştirme, kendi haklılığını ispatlama, ona mutlaka bir cevap verme gibi nefsani arzulara direnmeye mecburuz. Mevla refik ola..

Dua bekleriz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.