Taşlı-sopalı dördüncü dünya savaşına doğru!

Yasin DEMİR

“Üçüncü dünya savaşı nasıl olur bilemem, fakat olacaksa dördüncü dünya savaşı kesinlikle taşlı-sopalı olacak…” diyor bir bilim adamı. Kastı, olası bir üçüncü dünya savaşının ulaşılan mevcut medeniyeti tamamen bitireceği ve insanlığın ilk dönemlerine döndüreceğidir.

Çin ve İran'a savaş tehdidini de icraat ajandasına ekleyen Trump, zücaciyeci dükkânına dalan fil gibi daldı dünya siyaset arenasına…

ABD'nin olası bir Çin-İran sataşması ya da çatışması, fiili üçüncü dünya savaşının fitilini ateşlemek olacaktır. “Dünya savaşı” nitelemesi boşuna değildir. Günümüz dünyasında başat ülkelerin bir haritalardaki müstakim sınırları vardır, bir de dünya coğrafyasında karşılığı olan “etki alanları” vardır. Küresel bir çatışmada ABD-israil ve müttefikleri de tahmin ediliyor, Çin, İran, Rusya eksenine dâhil olacak coğrafi aktörler de…

Aslında olası bir üçüncü dünya savaşının öncü cepheleri hali hazırda kurulmuş durumdadır. Ana aktörlerden ziyade, ara aktörler, yerel yapıların düşük ya da orta yoğunluktaki çatışmaları şeklinde mevzi tahkimi yapmakta ve birbirlerini ölçmektedir.

Maalesef olası bir savaşın merkezi ise  “ İslam coğrafyası” olarak gözüküyor. Bununda ispatı, şu an bütün İslam ülkelerinin bir şekilde ve değişik boyutlarda fiili çatışmada ve savaşta yer almasıdır. Kimi Irak, Suriye, Libya, Sudan gibi fiili iç savaş sunucu bölünmüş durumdadır. Kimi İran, Türkiye, Suudi Arabistan gibi hem iç bölünmeyi engellemek, hem de etkinliğini göstermek için sınırları dışında cephe açmış durumdadır. Kimileri de Afganistan, Somali, Yemen, Pakistan, Mısır gibi iç çatışmalardan siyasetin iflasın eşiğindedirler. Uzak Asya'nın da (Malezya, Endonezya vs.) sorunları kendi ölçülerinde ve kendi coğrafyalarında…

Nasrettin Hoca'nın deyişi ile “gerçek kıyamet ne zaman kopar bilmem, ama benim kıyametim benim ölümüm ile olacak” bunun gibi, İslam coğrafyası üçüncü dünya savaşına kalmadan “kendi dünya savaşını” başlatmış durumda ve sonu hayrola… ! Maalesef bu savaşın bitirici bir şeklide alevlenme riski gün geçtikçe artıyor. Çünkü uluslararası hesaplama bu bölgede birleşiyor. Çünkü Müslümanlar kendi “kavmî”, “mezhebi,” vs. menfaatlarını , “İslam i ümmetin” –ki hepsinin menfaatini ihtiva eder.–  menfaatlerinin üstünde tutuyorlar. Bu yüzden ALLAH' a güvenmek yerine, her birisi himayesine sığınacağı birer “Hami” devlet razı etme çabasındadırlar. Oysa müminler ancak müminlerin hamileri, velileridir. Kâfirler de birbirlerinin… Kur'an-ı kerim böyle bir ölçü koyuyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Müslüman âlemin bu kaostan sıyırılma imkânı halen mevcut… Hatta krizlerin fırsat içermeleri hükmünce, bu İslam coğrafyasındaki kaos ve kriz; umut verici fırsatlara dönüştürülebilir. İslam ve Müslümanlara karşı tuzak kuranlara yönelik Allah'ın da hesapları vardır. Basiretli Müslüman öncülerin Allah'ın mutlak galipliğinden şüpheleri olmaz… Bu durumda üçüncü dünya savaşı hesabında olan müstekbirler kesinlikle en fazla kaybedenler ulur. Ve olası taşlı- saplı bir dördüncü dünya savaşının galibi de önceden bellidir. Varlıkta sağlanamayan savaş belki yoklukta sağlanır. Basiret ve uyanış duası ile Allaha emanetsiniz…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.