Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, bir yerde beklemek, durmak ve kendini orada hapsetmek anlamlarına gelen itikâf ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. İtikâfın Hz. İbrahim zamanına kadar giden bir ibadet çeşidi olduğuna dikkat çeken Coşkun, “İtikâf geleneği, cahiliye döneminde de bilinmekteydi. Nitekim Hz. Ömer, henüz İslam’a girmeden önce Mescid-i Harâm’da itikâfa gireceğine dair adakta bulunmuştu. Müslüman olduktan sonra bunu Hz. Peygambere sormuş, o da adağını yerine getirmesini söylemişti.” dedi.
Ramazan ayı ve oruçtan söz eden ayetlerde itikâfa girildiği günlerde eşlerle cinsel ilişki yasaklandığını dile getiren Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü; “Resûlullah (sav) itikâfta kendi çadırındayken bazı kişilerin seslice Kur’an okuduğunu işitince çadırın perdesini açıp onlara, ‘Dikkat edin! Hepiniz Rabbinizle konuşuyorsunuz. Birbirinizi rahatsız etmeyin! Kur’an okurken ya da namazda seslerinizi fazla yükseltmeyin!’ uyarısında bulunmuştu.”
İtikâf ibadetine Hz. Peygamber kadar hanımları ve ashabının da önem verdiğini kaydeden Coşkun, “Hatta Resülullah’ın vefatından sonra hanımları itikâf geleneğini sürdürmüşlerdi. Nafile bir ibadet olmasına rağmen ashaptan da itikâf yapmaya gayret gösterenler olmuştu.” dedi.
Müftü Coşkun, “Ramazan ayını en güzel şekilde değerlendirmeye özen gösteren Allah Resulü, Ramazan’ın son on gününe daha da önem verir, ibadet hususunda başka zamanlarda göstermediği gayreti gösterirdi. Allah Resûlü’nün itikâf için gösterdiği bu hassasiyetin ardında yatan sebep, bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesini ihya etme düşüncesiydi. Resûl-i Ekrem, son on günü itikâfta geçirmekle, âdeta bu kadirli geceyi, gece gündüz ibadetle, tefekkürle geçirmek istemekteydi. Nitekim Cebrail (as) tarafından Kadir gecesinin Ramazan’ın son on gününde olduğu kendisine bildirilene kadar Hz. Peygamber, önce Ramazan’ın ilk on gününde, sonra ortasındaki on günde itikâfa girmişti. Resülullah, bundan böyle Ramazan’ın son on günü itikâf edeceği yere çekilmiş ve ashabına da Kadir gecesini, Ramazan’ın son on gününde aramalarını söylemişti.”
İtikâfın modern hayatta gündüzleri iş güç, geceleri televizyon gibi pek çok oyalayıcı nedenden dolayı tefekküre daha doğrusu kendisine zaman ayıramayan Müslüman için bulunmaz bir fırsat olduğunu vurgulayan Coşkun, “Kişinin nereden geldiğini ve nereye gittiğini derinlemesine tefekkür ederek hedeflerine daha emin adımlarla ilerlemesi için tamamen kendine ayırdığı vakitlerdir. Bireyin kendini hatırlamasıdır, Rabbini hatırlamasıdır, hakikat aynasına bakıp kendine gelmesidir.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)