Şeytanın sağdan yaklaşması yöntemini biliriz. Hassas duyguların okşanarak suiistimal edilmesi çok tehlikelidir. Keyfiyeti itibarıyla güzel, birleştirici, yapıcı olan, bu nedenle de toplumun neredeyse tamamı tarafından benimsenen duygu ve anlayışlar, bir anda suiistimal edilerek anarşinin, fitnenin, kaosun en önemli saikleri haline dönüştürülebilmektedir. Bu tür mühendislikler, bam telidir. Hızlı gelişir, tahribatları büyüktür.
Türkiye'de toplum mühendisliği, en ucuz, ama en keskin, dolayısıyla da en tehlikeli yöntemler üzerinden yapılıyor. Bu durum, neredeyse gelenek halini almıştır. Meseleye bu perspektif ile bakıldığında fırtına öncesi, anarşinin mukaddimesi olan küçük çaplı olay ve gelişmelerin taşıdığı tehlikeyi okumak mümkün olabilmektedir.
Milli ve dini duygular, toplumumuzun en hassas olduğu, bu cihetlerden yaklaşıldığında en hızlı tepkinin ortaya konulduğu konulardır. Toplum mühendislikleri bu nedenle çoğunlukla bunlar üzerinden yapılmak istenmektedir.
Darbe sonrasında çok hızlı bir şekilde oluşan o güzel tablo, ilk etapta hepimizi heyecanlandırarak sevindirdi. Emperyalist darbe girişimine karşı toplumun ortaya koyduğu birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu yüz yıldan beri özlemi ile tutuştuğumuz bir güzellikti. Toplumun bütün kesimleri aynı çatı altında birleşmiş, tam anlamıyla bir toplumsal mutabakat oluşmuştu. Bizim tam da buna ihtiyacımız vardı.
Ancak sonrasında bunun suiistimal edilerek evirilmesi, dini kardeşlikten öte, etnik kardeşliğe dönüştürülmesi işin rengini değiştirdi. Bu gün gelinen nokta itibarıyla toplumun tüm kesimlerini birleştirip bütünleştiren o ruh, bu defa toplumu ayrıştıran, ötekileştirici, dağıtıcı bir şekil aldı.
Milliliği toplumu oluşturan etnisitelerden sadece bir tanesine hasrederek daraltan bu tehlikeli gidişat, ana arterleri ellerinde bulunduranlar tarafından tehlikeli bir şekilde, toplumun damarlarına zerk edildi, büyütüldü. Şimdi neredeyse herkesi aynı şekilde düşünmeye zorlayan dayatmacı bir seviyeye geldi.
Ayrıştıran hassasiyetlerin bu kadar revaç bulması, toplumsal tecrübelerle de sabittir ki çok tehlikelidir. Kaynağı dışarıda, bu hassasiyetin tetikçiliğini yapan marjinal tetikçilerin türemesi, kaçınılmaz bir sonuç olmuştur hep. Dolayısıyla da manipüle edilmeye, ortalığı küçük bir kıvılcım ile tutuşturmaya çok müsait bir zemin oluşmaktadır. Erzurum'da Mehmet Göktaş hocanın üniversitede verdiği konferansta yaşananları hep beraber gördük. Saldırgan tarafın tam anlamıyla tetikçilik yaptığı bu olay, ancak diğer tarafın yapıcı ve sağduyu ile hareket etmesiyle yatıştırılabilmiştir. Bu olay, işin geldiği tehlikeli noktayı anlatması itibarıyla çok önemlidir.
Bu tehlikeli sürecin devamında ısrar edilmesi çok gariptir açıkçası. Çok kırılgan, çok tehlikeli bir zeminde yürüyoruz. Gücünü hükümetten ve siyaset mekanizmasından alan bazı odaklar, ateşe benzinle gitmekte ısrar ediyor.
Türkiye'nin dış politikada devasa projelerle boğuştuğu bir dönemde, içerdeki bu odakların birlik ve beraberliği sabote etmeye çalışmasını anlamak mümkün değildir.