Teknolojik gelişmeler toplum ve aile ilişkilerini olumsuz etkilerken, akrabalık ve komşuluk diyaloglarını bitirme noktasına getirdi.
Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar, özellikle uzun kış gecelerinde üç kuşağın bir araya gelerek paylaştıkları köy, mahalle ve cami odaları gibi ortak mekânlarda sohbetler eşliğinde çaylar yudumlanır, sevgi, saygı, muhabbet ve dayanışmanın en güzel örnekleri yaşanırdı.
Bingöl merkeze bağlı İncesu (Deranazîk) köyünde yaşayan 80 yaşındaki Mehmet Karakuzu, kendisini ziyaret eden misafirlerine hayatın tecrübelerinden kesitler aktarırken, televizyon gibi araçların çıkmasıyla komşuluk ve akrabalık ziyaretlerinin bittiğini dile getirdi.
"Komşu komşunun, akraba akrabasının evine uğrayamaz oldu"
Eski yılları, tecrübe ve anılarını misafirlerine anlatan Karakuzu, medresede okuduğu gençlik yıllarında ezberlediği kasideleri seslendirdiğini belirterek, ancak toplumu ayakta tutan bu geleneklerin yok olmasıyla, komşu komşunun, akraba akrabasının evine uğrayamaz olduğunu söyledi.
Evine gelen misafirlerine nasihatlerde bulunan Karakuzu, "Bu asırda televizyon çıktı. Televizyonun faydasından çok zararı var. Televizyonun hanelere girmesiyle haya-iffet kalkmış durumda. Fitneler başını aldı gidiyor. Eskiden insanlar bir aya toplanır zikir ederdi, hocaları ve bilen kişileri dinlerdi. Şimdi ise insanlar televizyonları dinliyor ve onlara göre hareket ediyor." diye yakındı.
"İnsanlar evde oturup televizyon izleyerek zamanlarını heba ediyorlar"
"Eski zamanlarda komşu ve akrabalar arasında sık sık ziyaretler ve sohbetler yapılırdı." diyen Karakuzu, "Televizyon her evde olduğu için kimse ziyaretlere gitmiyor. Ziyaret ve sohbetler geçmişte kaldı. Eskiden akşam oldu mu, komşu komşuya gider hal hatırını sorardı. Şimdi kimse bunu yapmıyor. İnsanlar evde oturup televizyon izliyor, zamanlarını boş boş heba ediyorlar. İnsanlar televizyonlar nedeniyle çok değişti." diye konuştu.
"Eskiden sohbet meclislerimiz kalabalık olurdu"
Karakuzu, "Eskiden köylerde bir araya gelir sohbetler yapardık. Sohbet meclislerimiz kalabalık olurdu. Sohbetlerimizin konusu Allah ve Peygamber olurdu. Ne kadar Peygamber varsa onların hayatını anlatırdık. Şimdi ise o eski muhabbet ve sohbetler kalmadı. Zamanla çok şey değişti." diye belirtti.
Televizyon ve sinema ile ilgili yaşadığı bir anıyı aktaran Karakuzu, "1963 yılında askere gittim. Askerdeyken bir gün sinema izletilecek denildi. Ben kendi kendime sinema nedir acaba diye düşünürken, askerleri bir araya topladılar. Duvarda bir şey vardı izletmeye başladılar. Ben izlememek için kaçtım. O günkü sinemanın yerini bugün televizyon almış ve her evde mevcut." dedi.
Televizyonun insanın hayatına girmesiyle fitne ve fesadın da çoğaldığını ifade eden Karakuzu son olarak, “Namaz vakitlerinde camiler boş kalıyor. Ben kendim tansiyon hastasıyım, devamlı camiye gidemiyorum. İstiyorum ki komşularımız bir araya gelsin, onlara nasihat edeyim ama kimse bir araya gelip sohbet dinlemiyor. Allah biz Müslümanları bu asrın fitnesinden muhafaza etsin.” şeklinde konuştu. (Nihat Kanat-İLKHA)