Türkiye'de bağımlı sayısının hızla arttığına ve bu konuda yeterli çalışma yapılmadığına dikkat çeken Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, bağımlılık, bağımlılık çeşitleri ve Türkiye'deki bağımlı sayısına ilişkin yazılı açıklamada bulundu.
Bağımlılığın kişinin bedensel, ruhsal ve toplumsal yaşamını olumsuz etkileyen, anlık ve sahte haz sağlayan bir durum olduğunu söyleyen Ay, "Bağımlılık, bir beyin hastalığıdır. Nüksedicidir. Psikiyatrik bir sendromdur. Korunmak için geniş bir halk sağlığı çalışması gerekir. Daha büyük adımlara ihtiyacımız var." dedi.
"Türkiye'de 26 milyon bağımlı var"
Bağımlılığın kişilerin olduğu kadar toplumun da bir sorunu olduğunu ifade eden Başkan Ay, "Bağımlı sadece kendisine değil ailesine ve çevresine de zarar verebiliyor. Sadece üzüntü, kaygı gibi durumları düşünmeyin. Bağımlılık bağımlılığı, bağımlılık suçu tetikliyor. Bugün, Türkiye'de pek çok sahada 26 milyon civarında bağımlı var. Hem kendi saha çalışmalarımız hem de yapılan çeşitli araştırmalardan gördük ki ülkemizde, 2 milyon uyuşturucu, 3 milyon teknoloji, 2 milyon sanal kumar, 2 milyon alkol bağımlısı var. Buna 17 milyon sigarayı da eklediğimizde sayı 26 milyonu buluyor. Tabii ki bunun içinde mükerrer yani birden fazla bağımlılığın tek kişide görüldüğü durumlarda var. Örneğin, uyuşturucu kullananların yüzde 57'si aynı zamanda alkol de kullanıyor. Özetle her ailede bir bağımlı var desek, abartılı bir tespitte bulunmuş olmayız" dedi.
"Ailelerin birlikte geçirdiği zamanın yüzde 60'ı televizyon başında"
Dizi ve televizyon bağımlılığının sağlık yönünden de insanlara zarar verdiğini belirten Ay, "Belki, bilimsel olarak tam bir bağımlılık tanımı kapsamına girmiyor ama asla masum olmayan bir şans oyunları meselesi var. Bu oyunu oynayanların sayısı 15 milyonu buluyor. Yine dizi ve televizyon bağımlılığı da bu çerçevede zikredilebilir. Sezon sezon dizi izlemek, tüm günü televizyon karşısında geçirmek, hafife alınmayacak hadiselerdir. Dizi ve televizyon bağımlılığı yetişkinlerle analitik düşünceye zarar verirken çocuklarda ise beyin gelişimine ciddi zararlar verebilir. Ailelerin birlikte geçirdiği zamanın yüzde 60'ı televizyon başında. Öğrenciler senede bin saat derse girerken, bin 500 saat televizyon ve bilgisayar başında zaman geçiriyor. Başka bir örnek daha vereyim. Hepimizin bildiği, dizi film yayını yapan bir dijital platform dünya internet trafiğinin yüzde 15'ini oluşturuyor." diye konuştu.
"Dünya Sağlık Örgütü online oyun bağımlılığını hastalık olarak kabul ediyor"
Ay, "2018 yılı için 30 milyon olan Türkiye'deki oyuncu sayısı 2019'da 32 milyona çıkmış durumda. Sektörün büyüklüğü 5 milyar lirayı aşıyor. Bu oyunların öncelikle, sokaklarda, evlerde oynadığımız klasik oyunlar gibi faydalı olmadığını ifade etmek gerekiyor. Hemen ardından, intihara sürükleyen oyunların varlığı da aşikâr. Bunların yanı sıra ister çocuklarda ister erişkinlerde sağlık ve sosyal sorunlara yol açtığını uzmanlar belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü de online oyun bağımlılığını resmen bir hastalık olarak kabul ediyor." şeklinde konuştu.
"Bağımlılıktan kurtulmak için toplumsal bilinç oluşturulmalı"
Her bağımlılıkla ilgili sağlıklı istatistiklere erişmenin mümkün olmadığını hatırlatan Ay, "Bağımlılık sorununun bir tek kişi bile yaşasın istemiyoruz. Ancak, bağımlılık tablosunun geneline baktığımızda 26 milyon rakamının gerçekçi olduğu ve yukarılara çıkabilmesinin de mümkün olduğunu görebiliyoruz. Bağımlılıklarla devlet, STK'lar, öğretmenler ve aileler birlikte bir mücadele ortaya koymak durumundayız. Tüm bağımlılıklardan korunmak, önleyici tedbirleri almak, gerekli toplumsal bilinci oluşturmak durumundayız. Gözlerimizi kapattığımızda tehlike geçmeyecek. Harekete geçmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
"Bağımlılar dışlanmadan tedaviye yönlendirilmeli"
Bağımlılıkların tedavi edilebildiğini söyleyen Ay, "Bağımlılıklardan kurtulmak elbette ki mümkün. Asla umutsuz olamayız. Bununla birlikte, kimi bağımlılıkları da önemsiz göremeyiz. Mutlaka uzmanlardan yardım almalı, bu işi ciddiye almalıyız. Bağımlılığın bir hastalık olduğunu asla unutmadan bağımlı kişileri dışlamamalıyız. Onları tedavi noktasında yüreklendirmeliyiz." dedi.