Uzun süredir Türkiye'nin gündeminde olan ve birçok kesim tarafından feshedilmesi gerektiği vurgulanan İstanbul Sözleşmesi gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.
Son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kaldırılması gerektiğine yönelik beyanda bulunduğuna dair bazı haberlerin çıkmasıyla birlikte Temiz Toplum Derneğinden de İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yazılı bir açıklama geldi.
İstanbul sözleşmesi şiddeti önlemiyor
Sözleşmenin kadına şiddeti önlemediğini belirten Ay, "2011’de 121 olan kadın cinayeti sayısı, 2012’de 210’a, 2016’da 304’e çıkmış. 2017’de 353, 2018’de 280 ve 2019’da 299 olarak gerçekleşmiş. Yine bir platformun açıklamasına göre 2020 için bu rakam 300 olmuş. Görüldüğü gibi şiddet azalmamış aksine yükselmiş. Dün Dünya Sağlık Örgütü şiddetin gerekçesi olarak 24-25 madde sayıyor. En tepesine de alkol ve uyuşturucuyu yazıyor. Ancak bu sözleşme, bunlarla değil aileyle mücadele ediyor. Erkeği düşmanlaştırıyor. Şiddetin kaynağı olarak bir cinsi gösteriyor. Kendi değerlerimizi, kültürümüzü gösteriyor." dedi.
"İstanbul sözleşmesine de kadının nesne olarak kullanılmasına da karşıyız"
Türkiye’de çok sayıda kadın cinayeti işlendiğini hatırlatan Ay, "Sanki bu sözleşmeye karşı olanlar, kadına karşı şiddete taraftarmış gibi bir hava estiriliyor. Bu kesinlikle doğru değil. Biz kadına karşı şiddete de İstanbul Sözleşmesi’ne de kadının nesneleştirilmesine de karşıyız. Kadının ucuz işgücü olarak kullanılmasına, kadın cinselliğinin pazarlanmasına karşıyız. Ancak bu sözleşme sadra şifa değil. Türkiye’de kadın cinayeti denince akla gelen isimler, Özgecan Aslan, Emine Bulut gibi isimler, hep İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken katledilmiş. Ancak biz katildenler için adalet bekliyoruz." diye konuştu.
Evden uzaklaştırma sorunu çözmüyor
Erkekleri evden uzaklaştırmanın aile içerisindeki sorunları çözmediğine dikkat çeken Ay, "Erkekleri evlerinden uzaklaştırmak şiddeti önlememiş. Bunu biz değil rakamlar söylüyor. 2017’de 295 bin 618, 2018’de 358 bin 499 erkek evden uzaklaştırılmış. 2019’un ilk dört ayında ise 92 bin 219 olarak gerçekleşmiş. 2018 yılında 358 bin vakanın çoğunda fiziki şiddet yok. Tabiki şiddetin her türlüsüne karşıyız. Ancak sorunlar çözülmeye çalışılırken daha da büyütülüyorsa bu yanlış davranışta da ısrar etmenin bir anlamı yoktur." şeklinde konuştu.
"Mevzuat yeniden elden geçirilmeli"
Ay, "Bu sözleşmeyi kaldıracaklara da sözleşmenin karşısında olanlara da teşekkür ediyorum. Çünkü bu sözleşme kadınları korumuyor. Aileye zarar veriyor. Ancak, sadece kaldırmak yetmez. Bununla ilgili çıkan mevzuatın da yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. Başta 6284 sayılı kanunun tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Çünkü bu kanun doğrudan sözleşmeye atıfta bulunuyor." ifadelerini kullandı.
İstanbul sözleşmesi yerine aile mutabakatı
Sözleşmenin kaldırılmasının ardından yeni bir yol haritası çizilmesi gerektiğini vurgulayan Ay, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
"Yeni bir sözleşme, yeni bir yol haritasına ihtiyacımız var. Hem var olan sorunları çözmek hem İstanbul Sözleşmesi’nin tahribatını gidermek hem de daha iyiye doğru bir adım atmak için yeni bir yol haritasına ihtiyacımız var. Aileyi güçlendirmeye, kadına karşı şiddeti bitirmeye ihtiyacımız var. Bunun için de adına Aile Mutabakatı denecek, bizim değerlerimizi esas alacak bir sözleşmenin acilen tartışılmaya açılıp hazırlanması gerekiyor."