28 Şubat'ta meslek liselerine vurulan darbelerin yegâne amacı İmam Hatiplerin önünü kesmek değildi. Ülke yönetimine el koyan sınıfın yoksul ve orta kesimin önünü kesmeye dönük bir hamlesiydi yaşanan.
Son on beş yıl içinde ağır aksak da olsa meslek liselerine yönelik yapılan teşvikle o hamleyi kıran harika adımlar atıldı. Her biri, ayrı ayrı teşekkürü ve büyük ödülleri hak ediyor.
Ama aynı süreçte iktidara “sızan” sağcı-kapitalist zihniyet, direnişini sürdürdü; dün şirket danışmanı generallerin eliyle yaptığını bugün parasıyla Meclis'e giren müteahhitlerin eliyle yapıyor; hükümet üzerinde hegemonyasını kurarak eğitimde yoksul ve alt sınıf aleyhine adımlar attırmaya devam ediyor.
Yoksul ve orta sınıftan bir öğrenci, yeteneği ve gayretiyle Tıp veya Hukuk fakültelerinin kapısına kadar gidip eşikte çakılı kalırken milyoner çocukları, paraları şakır şakır verip zorlu bir eğitim gerektiren tıbba yanaşmasalar da Hukuk Fakültelerine ya da dengi okullara girdiler. Bir memlekette para yoksulun hâline hayıflanmasına yol açacak fırsat eşitsizlikleri doğuruyorsa o memlekete kapitalizm hâkimdir. Eğitimde bu yönde atılan adımlar, kapitalist adımlardır. Bu işin başka izahı yoktur.
Kapitalist mantığın, eğitimdeki en büyük yansıması kendisini merkezi sınav sisteminin zayıflatılmasında gösteriyor.
Merkezî sınavlar, dershane-yayın desteği gibi fırsat eşitliğini zedeleyen yan unsurlara rağmen, her zaman yoksul ve orta sınıfın lehinde, ülkedeki yeteneklerin ortaya çıkmasında önemli bir işleve sahip ölçme-değerlendirme araçlarıdır.
Merkezî sınavlar, bütün mahsurlarına rağmen yoksul ve orta sınıfın ülkede yükselme imkânının garantisidir; parası olmayıp yeteneği ve gayreti olanın güvencesidir.
Bu sınavları zayıflatmaya dönük her hamle, bu parasız ama gayret ve yetenek sahibi kesimin ayağına takılan birer kelepçe, kanatlarına takılan birer taştır.
TEOG sisteminin getirilerek okul ortalaması ağırlığının liselere girişte öne çıkması, bu yöndeki en ağır hamlelerdendir.
Zavallı mahalle çocuğu, gecesini gündüzüne katıp iyi bir liseye yerleşmek için çalışırken özel okulda parasını basan, notunu yükseltiyor, elini kolunu sallaya sallaya dilediği okula kayıt olurken o gayret ve yetenek sahibi mahalle çocuğu kapıda kalıyor.
Bu işini ideolojik kayırması da cabası… Özellikle İmam Hatiplerde bazı öğretmenlerin çocukların ortalamasını düşürmek için onlara müzik-beden eğitimi, iş teknik gibi performans ölçümüne dayalı derslerde düşük not verdikleri bilinen bir hakikattir.
Bu konuda hiçbir şikâyet iş görmediği gibi bunu ciddiye alacak bir yapı da yoktur.
Buna karşı tek tedbir, mevcut merkezî sınavlar, yazılıların bile bir bölümünün merkezi sisteme bağlanmasıdır.
Merkezi sınav sistemi, her tür riski en aza indirebilecek şekilde geliştirilmeye uygundur; buna karşı iddialar yersizdir.
Okul ortalaması ağırlıklı sistemin, esasta memuriyete alımda mülakattan farkı yoktur. Mülakat ne anlama geliyorsa okul ortalaması ağırlığının karşılığı odur: Kayırma, hormonlu puanlar…
Merkezî sınav sisteminin alternatifi, okul ortalaması ağırlıklı sistem değildir, daha iyi bir merkezi sistemdir.
Mevcut hâliyle TEOG'da okul ortalaması ağırlığı kayırmanın kapısı ve hormonlu notların sebebiydi. TEOG'u da kaldırıp tamamen not ağırlığına yönelen bir sistem, daha çok kayırma, daha çok hormonlu not demektir.