PKK terörü yokken devlet terörü vardı
Numan Kurtulmuş, terörün Türkiye’ye maliyetini hesaplamış: 2 trilyon 345 milyar TL. Dudak uçuklatan bir rakam. Terör olmasaydı bu rakamla Türkiye’de yapılacak bazı yatırımları ve de bu ülkenin sahip olabileceklerini de sıralamış. Her ailenin bir ev ve bir arabaya sahip olacağını, İstanbul-Ankara hızlı tren hattı gibi 150 tanesinin daha yapılabileceğini vs belirtmiş.
Düz mantıkla bakıldığı zaman hesap doğru gibi görünüyor. Ama Türkiye gerçeğiyle bakıldığında, maalesef kazın ayağının hiç de öyle olmadığı anlaşılacaktır.
Terör olmasaydı, Türkiye’nin bu devasa parayı kaybetmeyeceği tartışılmayacak bir doğrudur. Ancak bu para her aileye bir ev ve arabaya veya daha başka yatırım ve zenginliklere dönüşür müydü? Bu soruların cevapları ne kalay ne zor! Terör olmasaydı Türkiye’nin bu ekonomik zarara uğramayacağı tartışılmaz bir gerçek olduğu kadar, yine terör olmasaydı elde kalacak bu paranın öyle iddia edildiği gibi her aileye bir ev ve arabaya dönüşmeyeceği de tartışılmayacak bir gerçektir. Denilecek ki zaten mesele bu; teröre bu para harcandığı için bunlar yapılamadı.
Türkiye 90 yıllık bir cumhuriyet ve Türkiye’de terör 28 yıldır var. 28 yıl önce Türkiye’de bu anlamda bir terör yoktu. 28 yıl öncesine kadar bu ülkede her ailenin bir evi ve arabası vardı mıydı? Ülkenin sahip olduğu ekonomik güç yatırıma dönüştürüldü mü?
Malesef, PKK terörü olmadığı halde halk daha sefil ve ülke daha geri durumdaydı. Refah ve özgürlük içinde yaşayan sadece Kemalist zümre idi. Ülkenin zenginliklerinden beslenen bu zümre oldu. Daha yakın tarihte, köyün tek ceketine sahip köylülerin şehre inerken sırasıyla bu ceketi giydikleri gerçeği yaşadı, bu ülke ve o dönemde de bugünkü terör yoktu. Bugünkü terör yoktu ama daha büyük terör; devlet terörü yaşanıyordu bu ülkede. Devlet terörünün bu ülkeye maliyeti, maddi ve manevi olarak çok daha ağır oldu. Bir de bu maliyet bir çıkarılsa...
Eğer bir hesap yapılıyor ve terör zararının yatırıma dönüşme tablosu çıkarılıyorsa buna devlet terörü de eklenmelidir.
O zaman bakın nasıl bir tablo çıkacak ortaya.
28 yıllık terör olmasaydı, Türkiye’nin katrilyonları zayi olmazdı, 40-50 veya 100 bin insan ölmezdi. Bu doğru. Ancak 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet terörü olmasaydı, kim bilir Türkiye ne kadar zengin olur ve kaç yüz bin insan can vermezdi. En azından Dersimler, Zilanlar yaşanmazdı. Devlet terörü olmasaydı, PKK ve terörü de olmaz, bugün yapılan maliyet hesabı da yaşanmazdı.
İlginçtir, kısa bir süre önce de (Atatürk) “olmasaydı...” tartışması yaşandı. Arkasından terör olmasaydı hesabının çıkarılmış olması anlamlı bir tevafuk oldu. Terör olmasaydının hesabını, kısa bir süre önce yaşanan “Atatürk olmasaydı” –ona bağlantılı olarak da Kemalistler olmasaydı- tartışması ile birleştirmek lazım. Yani PKK terörü ile devlet terörünü beraber ele almak daha doğru, adil ve anlamlı olur. PKK terörünü görürken, devlet terörünü görmemek veya devlet terörünü görürken PKK terörünü görmemek ideolojik körlüktür. Devleti ve PKK’yi kutsamaktır.
Ak Parti iktidarı ile birlikte devletin bir kısım evrim geçirdiği bir gerçek. (Şu veya bu sebeple, Barzani’nin Diyarbakır’da devlet başkanı düzeyinde ağırlanması bile bunu gösteriyor.) Ancak aynı şeyi PKK/BDP için söylemek çok zor. PKK/BDP, bütün zulümlerin müsebbibi devletle her şeye rağmen barış masasına otururken, Kürtler içinde ise faşizan bir tutumla çatışma, iç savaş çıkarmaya gayret ediyor. Kendileri dışında bir varlığa tahammül etmiyorlar. Malesef PKK/BDP’nin beraber yaşamaya dair bir ideolojisi yok.
Numan Kartulmuşla başladık, devlet-PKK terörüyle devam ettik, Selahattin Demirtaş’la bitirelim. BDP Eş Başkanı öyle bir laf etti ki evlere şenlik: “Barış çift taraflıdır. Karşı tarafı yok sayarak olmaz...”
PKK/BDP’ye sormak lazım; Kürtler içinde barışı düşünmediğiniz ve Kürtlere barışı çok gördüğünüz için midir, karşı tarafı veya farklılıkları yok sayıyor ve yok etmeye çalışıyorsunuz? Biraz samimiyet veya yüz kızarıklığı lütfen!
Dershaneler üzerinden verilen kavga, üslup, düşülen seviyeye bakıyorum da camiamızın bu kadar zulüm, saldırı, bedel ve acılara rağmen sergilediği olgun ve sabırlı duruşun ne kadar anlamlı olduğunu daha bir takdir ediyorum.