Dünya Sosyologlar Derneği (DUSODER) Terörün Sosyal Siyasal Ekonomik ve Psikolojik Etkileri adıyla bir panel düzenledi.
Fatih-Süleymaniye Erol Güngör Kültür Merkezinde düzenlenen panele Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, DUSODER Başkanı Sosyolog Necdet Topçu, İktisatçı Yazar Yunus Ekşi ve Psikolog Betül Tan konuşmacı olarak katıldı.
Terörün dünyada herkesi ilgilendiren bir konu olduğunu, kimisinin terörü beslemeyle kimisinin de olumsuz etkileriyle ilgilendiğini belirten Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, "Eskiden eşkıyalık vardı. Bugün yine toplumdan kopanlar var. O günkü eşkıyalar da şimdikiler de toplumun başına belaydılar. Eşkıyaların etkinlik alanları dardı ama bugünkü terör çok daha sistematik. Terör kanser gibidir. Bazen vücudu tamamen etkisi altına alabilir. Teröristler toplumun dışına çıkarlar. Asıl hedefleri toplumun sistemini değiştirmektir." dedi.
"Fransa'ya mühendis olmaları için gönderdiğimiz öğrenciler Osmanlıyı çökerttiler"
Özyılmaz, "Bugünkü teröristlerin hiçbiri kendi başlarına değildir. Terör grupları uluslararası güçler tarafından kullanılırlar. Uluslararası güçler kendi konumlarını devam ettirebilmek için terör örgütlerini kullanırlar. Bize karşı uzun zamandır kullanılıyorlar. Buradan Fransa’ya öğrenci gönderdik. Onlar doğrudan terör faaliyetlerinde bulunmasalar da Osmanlıya karşı bir 'ur' olarak döndüler ve Osmanlıyı çökertmeye çalıştılar. Biz mühendis olmaları için, ilim öğrenmeleri için gönderdik ama oraya gittiklerinde oradaki ideolojik gruplarla bir araya gelip ardından Osmanlıyı çökerttiler." diye konuştu.
"Tamamen nefsani arzular peşinde koşan bir gençlik oluşturmak için uğraştılar"
"Ülkemiz ne zaman kendi tarihine, inancına dönmeye başlasa terör kamçısı ülkemizin üzerine yönlendirilir." diyen Özyılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Allah rahmet eylesin! Merhum Erbakan hocanın çalışmalarını küçümsemek için uğraştılar, bir yandan da ne olur ne olmaz iktidar olması halinde ülkenin ellerinden gideceğini düşündüler. Onun için sağ-sol çatışması başlatıp insanları birbirine düşürdüler. Ardından ciddi terör olayları başladı ve 12 Eylül darbesi oldu. 12 Eylül darbesiyle birlikte o çevreler birçok avantaj sağladı. Sonra ülkeyi uyuttular. Ne inanç ne sağcılık ne solculuk kaldı. Tamamen nefsani arzular peşinde koşan bir gençlik oluşturmak için uğraştılar. Allah’a şükür Mehmet Akif Ersoy ile başlayan, Necip Fazıl Kısakürek ile çok zorluklarla devam eden, Erbakan Hoca ile güçlenen İslami yürüyüş, Türkiye’de tek başına ortaya çıktı ve oyunları bozdu. Bugün eğer Türkiye terörizmin arzu ettiği bir konuma getiremediği bir ülke ise sebep bu akımdır."
Batının istekleri kabul edildiğinde terörün kalmayacağını belirten Özyılmaz, "Ancak ardında ülken sürekli emir altında kalır. Bizi bitirene kadar güderler ve sonra kenara atarlar. O zaman da iş işten geçmiş olur." dedi.
Panel öncesinde bir konuşma yapan eski siyasetçi Necdet Külünk, 1980 darbesinden bu yana gelişen tüm darbelere tanık olduğunu ve terörün bugün de yarın da var olmaya devam edeceğini söyledi.
Külünk, "7 milyar insanın yüzde 30’u açlık ve yoksullukla boğuşuyorsa, başta CIA, İngiliz istihbaratı, Alman istihbaratı yeryüzünde özellikle İslam coğrafyasında yeraltı zenginlikleri olması sebebiyle bu örgütler her zaman taşeron terör örgütlerini oluşturacaklar. Bu örgütleri İslam ülkelerine ve merkez ülke olan Türkiye üzerine salacaklar. DAEŞ gider yenisi gelir, PKK gider yenisi gelir, FETÖ gider yenisi gelir. Ta ki belimizi bükene kadar. O halde belimizin bükülmemesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
İLKHA