Son zamanlarda TGRT diye bir televizyon kanalı yeni göreviyle!? ifşaatlara başladı. Bu kanal ilk kurulduğunda da bir proje idi. İnsanımızın uyutulması ve hakikatleri öğrenmemesi için yayına başlamıştı. 1980'lerdeki Tevhidi uyanışın önünü kesmek, hakikatin üstünü örtmek için devreye alınmıştı. Yalan dolan yayınlar, çektiği dizi ve filmlerle ve içi boşaltılmış uyduruk menkıbelerle gerçek İslam'ın anlaşılmaması için özel gayret sarf etmişti.
Son zamanlarda el değiştirdi. Tabi yeni sahibi ona yeni görevler verdi. Bu yeni görevi, artık bayatlayan eski görevi yani 'uyduruk menkıbelerle insanları uyutmanın' işe yaramadığını, bundan sonra İslam'a ve kurumlarına direkt saldırma şeklinde belirlemiş durumdadır. Yeni sahibinin yabancı biri olduğunu ve hatırı sayılır bir medya patronu olduğunu hatırlatalım.
Şimdilerde Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez'i hedef tahtasına oturtmuşlar ve her fırsatta saldırmaya çalışmaktadırlar. Görmez hocanın Diyanet İşleri Teşkilatına getirmiş olduğu yeni soluk ve bu teşkilatı asli mecrasına taşıma gayreti, anlaşılan 'bidatler' üzerine kurulu bir anlayışın mensuplarını ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle halkın özlemini çektiği, camilerin asli görevlerine kavuşması noktasında hocamızın gösterdiği gayret ciddi anlamda destek buldu.
Hele 'Çocuk Dostu Camiler' gibi takdire şayan uygulamalar, hepimizin beklentilerine cevap verecek çalışmalardır. Kur'an-ı Kerim'in öğrenilmesi için camilerin her zaman açık olduğunu açıklaması ve camilerin bir resmi daire şeklinde değerlendirilmemesi gerekir yönündeki yaklaşımı ise bir İslam âliminin söyleyebileceği en gerçekçi söz olarak hafızalarımıza yerleşti.
İşte bu ve benzeri icraatları gerçekleştirmeye çalışan Sayın Görmez Hoca'ya aniden saldırılar başladı. Bu saldırının TGRT tarafından gerçekleştirilmesi ise manidardır. İlk olarak makam aracı üzerinden saldırıya geçtiler. Kutlu Doğum mevlitlerinin bir FETÖ projesi olduğunu iddia ederek, Peygamber efendimizin gündem edilmesinin önüne geçmeye çalıştılar. Bununla da epey kin ve nefretlerini dışa vurdular. Kutlu Doğum Mevlitlerinin bidat olduğundan dem vurarak, ekranlarına çıkardıkları malum şarkıcı ve müptezellerle adeta dindar halk ile alay ettiler.
Anlaşılan kin ve nefretleri onları o kadar sapkın hale getirmiş ki, çocukların camiye teşvik edilmesi için başlatılan bazı çalışmalar onları adeta çileden çıkarmıştır. Osman Ünlü adında bir piyon/görevli 'çocukların camiye gelmesi, camileri kerhaneye çevirir' şeklinde akla ziyan bir açıklamada bulundu. İbadet mekânlarımız olan camilere ve dindar çocuklara yönelik yapılan bu düşmanca saldırı ve hakaret, aslında bize bir projenin yürürlükte olduğunu göstermektedir.
'Dindar bir nesil istiyoruz' şeklindeki 'ulvi bir özlem'e karşılık, özellikle çocukların camiye gelmesini hedefe koymanın hinliğini görmek gerekir. Çocukların cami ile buluşmasını ve camilerin manevi atmosferinin yaşanmasını isteyen Görmez hocanın vizyonu yeni neslin dindarlaşarak hem dünya saadetini, hem de ahiret saadetini elde etmelerini teşvik etmektir. Buna karşılık, Osman Ünlü gibi birileri de, karanlık mahfillerden aldıkları yeni emirlerle, çocuklarımızın 'dindar' bir şekilde yetişmelerini engellemek için her türlü taklayı atmaktadırlar.
Bu mübarek Ramazan ayında, bu sapkının yaptığı bu açıklama geçiştirilmemelidir. Camilere yaptığı bu hakaret ve düşmanca saldırının arkasındaki projeyi görmek gerekir. Bu saatten sonra maskeleri düşmüş çirkin ve kara yüzleri ortaya çıkmıştır. Ama bu maskeyi, o kara yüze takan karanlık ve lanetli eli de görmek gerekir.
Şimdi Mehmet Görmez hocanın şu sözünü dikkatinize sunuyorum: "Camide cemaatle namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun. Bundan dolayıdır ki hiçbir mümin, hiçbir çocuğun gönlünde ve muhayyilesinde, cami ile ilgili kötü anı oluşturabilecek bir söz ve davranış içerisinde olmasın." Bir de TGRT' deki görevlinin hezeyanlarını yan yana getirin projeyi net olarak görürsünüz.
Bu iğrenç projeleri sonuçsuz bırakmanın en güzel yolu ise, bu oruç ayında ve sonrasında özellikle çocuklarımızı camiye götürelim. Camileri çocuklarımızla şenlendirelim. Biz ve çocuklarımız caminin manevi atmosferinden mahrum kalmayalım.