İslam, insanın sadece bireysel hayatına dair hükümler getirmemiş; toplumu da ihmal etmemiş, sosyal hayatı düzenleyen ve özellikle “güven, emniyet, dayanışma, yardımlaşma, paylaşma” esaslı hükümler vaaz etmiştir. Kişinin aile, iş ve ekonomik hayatına dair bağlayıcı ve aldatmayı reddeden durumlar üzerinde ısrarla durmuştur. Hatta, birçok kavme İlahi azabın inişinde ölçü ve tartıda hile, faizli alışveriş, tefe, karaborsa gibi ticaret hileleri ve sapkınlıkları esas olmuştur.
ResûlüllahAleyhissalâtü vesselâm Efendimiz, insanlığa müstakil bir medeniyet getirmiş, Medine’ye hicreti ile fiile geçirdiği devletinin anayasasının ikinci maddesinde;
“Müslümanlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmettir!” diyerek bu hususu tespit etmiştir.
Öyle ise, İslamî hayatımızın her meselesinde kendimize has bir değerimiz, bir tarzımız, bir şeklimiz olacaktır. Mü’min ve Müslüman olan herkes, daima meselelerinin İslâm’a göre olanını bilmekle, bilmiyorsa arayıp bulmak ve onu tercih etmek ve onu hayata geçirmekle mükelleftir.
Ticarî hayatımız da öyle, onun da İslâm’a göre olanı vardır, olmayanı vardır. Sadece meslek erbâbı olan tüccarlar değil, her insanın, ticaretle uzaktan yakından ilgisi söz konusudur. Alışveriş, şehirde yaşayanların, memur olanların günlük hayatlarının kaçınılmaz bir parçasını teşkil etmektedir.
.................
Maalesef, bugün Müslüman bir toplumda “aldatma, hile, kandırma, ahlaksızlık” kaynaklı alış verişlere veya müşteri yönlendirmelerine şahit olmaktayız.
Büyük ölçekli düşündüğümüz zaman dindar bir kimlikle öne çıkan memleketimizde birkaç kuruş fazla kazanç adına “hile, aldatma, yanıltma...” gibi ticari işletmelerin başvurduğu haram/Allah’ın hoşuna gitmeyen ve toplumu rahatsız eden durumları dile getirmeyi ve bunu sizinle paylaşmayı bir görev bildik; çünkü bu vazifeyi bize Yüce Allah vermiştir:
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız...” (Al-i İmran: 110)
Ayet-i Kerime böyle buyururken bunu bir sorumluluk olarak da omuzlarımıza yüklüyor:
- Aldatma, haksızlık, yalan... yasaklanmış ve alış-verişin ahlâkî temelleri ortaya konulmuştur.
- Ticaretin temeli doğruluk ve iyiliktir.
- Alıcı ve satıcının gönül rızası, fiyat hususunda insaf ve itidal, karaborsacılık yapmama, haram ve helâle riayet; faizden, ölçü ve tartıda hileden, aldatmaktan, yalan yeminden, haddinden fazla pahalıya satmaktan kaçınılma... gibi kaideler, ticaret hayatının mühim şartlarındandır.
-Allah-u Teâlâ’nın helâl kıldığı meşru kâr, az da olsa çok da olsa elbette daha hayırlı ve feyizlidir.
- Ticari hayatta, kul hakkı da bahis mevzuudur. Bu ise şirkten sonra günahların en ağırıdır.
- Helâl kazanç için çalışıp kazanmak farz olduğu gibi, ticari muamele ilmini bilmek de farzdır.
- Ölçü ve tartıda hile yapanların şiddetli azap görecekleri Âyetlerdegörülmektedir:
“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir...” (Nisa: 29)
“(Öyle hakîkî er kişiler vardır ki) onlar, ne ticâret ne de alış-verişin, kendilerini zikrullahdan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı kimselerdir...” (Nûr: 37)
“Ölçü ve tartıda hile yapanların vay hâline!..” (Mutaffifîn: 1)
“Rızk’ın onda dokuzu ticarettedir.” (Hadis-i Şerif)
“ Emin ve doğruluktan ayrılmayan tüccar, Peygamber, sıddîk, şehîd ve sâlihlerledir...”(Hadis-i Şerif)
“Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!”(Hadis-i Şerif)
“İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, kişi malı helâlden mi, haramdan mı aldığına hiç aldırmaz.”(Buhârî, Büyû, 7, 23)
...
Konuyla ilgili ayet ve hadisleri burada tümüyle zikretmek mümkün değildir. Ticaretle uğraşanlar için belki de bir yol işareti olur diye zikredilen bu birkaç ayet ve hadisten sonra deriz ki;
1.Özellikle AVM’ler, konfeksiyonlar, bujiteri satış noktalarında içeriği tamamen gayri ahlaki olan, şehvete davetiye çıkaran, kadere isyan sözleri olan, bazen de dinimizi/değerlerimizi küçümseyen ve de bazen ne dediği dahi çalan/dinleyence bilinmeyen “pop, rock, arabesk..” türü müzikler çalınmaktadır.
2. Reklam panolarında ahlakî değerlerimizle uyuşmayan söz ve görüntüler boy göstermektedir. Özellikle kadını bir reklam malzemesi yapıp günün 24 saati insanlarımızın bakış özgürlüğü kısıtlanarak haram bakışlara maruz bırakılmaktadır.
3. Sonu 9,99 gibi fiyatlarla biten etiketlerle göz yanılgısı oluşturulmakta ve aynı maldan 1000 adetin satıldığı düşünülerek üstü verilmeyen 001 gibi kuruşlarla haksız kazanç elde edilmektedir.
4. Aynı malın aynı toptancı kurumlardan aldığı düşünülürse (Örneğin bir sıvı yağ veya elbise) farklı noktalarda bazen 5 TL veya 150 TL’ye varan fahiş farklarla müşteriye sunulmaktadır. Kar marjı, kira, masraf gibi süslü savunmalarla alım gücü satan sınırlı olan insanımız kandırılmaktadır.
Belki de daha söylenebilecek daha çok ticari hile, faizli satış, haram kazanç var; biz şu an bu kadarla yetinerek böylesi ahlakî ve İslamî olmayan satış/kazançları kabul ve tasvip edilemeyeceğini söylüyoruz!
En hakikatli hicretin haramlardan uzaklaşmanın olduğu hatırlatmasıyla ve Hüseynî bir kıyamın Yezidleşen zihniyetlere karşı İslam’ı ayakta tutmanın adı olduğu bilinciyle Hicri yılbaşınız ve Aşure Gününüz mübarek olsun!