İstanbul İbn-i Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda Mavera Gençlik Kulübü tarafından düzenlenen 'Çağın Değerler Problemi' adlı konferansa katılarak bir konuşma yaptı.
İnsanın iki katlı bir varlık olduğunu söyleyen Duralı, "Bir tarafı tamamıyla canlılığa dönüktür, bu onun beşer tarafıdır ve burada söz konusu olan bilimsel, biyotik yasalardır, kurallardır. Öbür tarafı ise kültür yönüdür. Tamamen farklı bir hadisedir kültür dediğimiz hadise. Dünyaya beşer olarak geliyoruz, beşer olarak dünyaya geldikten hemen sonra yetişmemiz kültür ortamında cereyan etmektedir. Bu kültür ortamında bizi ilk karşılayan eğitimdir. Eğitiliyoruz ve eğitimimizin başını çeken kadındır, annemizdir. İslam’da topluma anne çıkışlı, anne kucağından ortaya çıkmış bir topluluk gözüyle bakılır. İnsan dünyaya geldiğinde hiçbir hareket,i hiçbir tavrı ortada yoktur. Her şey öğrenmeyle karşımıza çıkmaktadır. Yürümeyi öğreniyoruz, okumayı öğreniyoruz, yemeyi, içmeyi ve hepsinden önemlisi dilimizi öğreniyoruz. Bunlar olmazsa öğrenmediğimiz takdirde hayatımızı idame ettiremeyiz, yaşayamayız. İnsanın ortaya koyduğu kendisine doğanın vermediği, doğadan almadığı nice değer varsa bunlar kültür başlığı altında toplanmaktadır." dedi.
Hiçbir zaman, hiçbir yerde insanın tek başına varlığını sürdüremeyeceğini belirten Duralı, varlığın ancak ve ancak topluluk içinde sürdürülebileceğini ifade etti.
Toplum içinde yaşayan insanın edep kurallarını bilmekle yükümlü olduğunu belirten Duralı, "Toplum içinde yaşayan insanın evvelemirde bilmekle yükümlü olduğu kurallar çizelgesi edeptir ve bunu belirleyen dindir. İster fetişist, ister totemci, ister çok tanrılı, ister tek tanrılı ne çeşit olursa olsun o din edebi ortaya koymakla yükümlüdür. Bu edebi, insan ötesi dünyayı aşan bir güce yahut güçlere bağlayarak ortaya koymaktadır. Dünyanın maddi yapısına bağlı olmayan bu yapıyı aşan âleme maneviyat diyoruz. Her din, kendisini maneviyata dayandırır." diye konuştu.
İLKHA